İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre; bir süredir geçimsizlik yaşayan O.A. ile H.A. çifti boşanmak için 4. Aile Mahkemesi’ne başvurdu. Davacı O.A., eşinin asılsız yere başka erkeklerin kendisine baktığı yönünde sözler söylediğini, bu takıntıları nedeniyle arkadaşları ve komşuları ile arasının açıldığını öne sürdü. Ailesine sert ve kırıcı davrandığını, ortak konuta gelmelerini istemediğini, ilk eşinden olma oğluna kötü davrandığını, hakaret ettiğini dile getirdi. Davalı H.A. ise tüm iddiaları inkâr ederek, davacının annesinin kendisine hakaret ettiğini, baskı uyguladığını, davacının ilk eşinden olan oğlunun da aynı şekilde saygısız davrandığını, kötü söz ve davranışlarda bulunduğunu, hakaret ettiğini, davacının ise tüm bu olanlara sessiz kaldığını ve boşanmak istediğini belirttiğini ileri sürdü. Aylık 750 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 20 bin TL maddi, 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini savundu.
4. Aile Mahkemesi, davalı kadın eşin davacının çocuklarıyla anlaşamadığı, yemek yerken çocuklara karşı agresif tutumlar sergilediği ve davacıya hakaret ettiği, böyle olunca boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, kadın eş yararına 250 TL tedbir nafakası ödenmesine, ancak tam kusurlu olması nedeniyle yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine karar verdi. Davalı kadın kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, “Davalı kadının, boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurunun bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin sabit olduğunu, davalı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, davalının davacıya nazaran daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle, davalı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddinin doğru olmadığını ve bozmayı gerektirdiğini” belirterek gerekçesiyle Aile Mahkemesinin vermiş olduğu yoksulluk nafakası ve tazminat talebinin reddine kararını bozdu.
Aile Mahkemesi, boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşin kusurunun bulunmadığı, kadın eşin ise tam kusurlu olduğu gerekçesiyle ve yasa gereği davalı eş yararına yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verdi. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilince bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı’nda; şöyle denildi:
“Yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde değildir. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki maddede açıkça belirtildiği gibi kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır. Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir. Somut olay değerlendirildiğinde; boşanmaya sebep olan olaylarda mahkemece de sabit kabul edilip davalı kadına yüklenen kusurlu davranışların yanında, davacı erkeğin de eşini baba evine bırakıp sonrasında bir daha gelmesin diyerek evden göndermek ve tekrar istemediğini söylemek şeklinde gerçekleşen olaylara göre eşit kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkinse dosyada mevcut 2013 yılı araştırma sonuçlarına göre, kadın eşin ortaokul mezunu, ev hanımı olduğu, ailesinin yanında yaşadığı, mal varlığı ve gelirinin bulunmadığı buna karşılık erkek eşin üniversite mezunu olup sınıf öğretmenliği yaptığı, aylık 2 bin 500 TL gelir elde ettiği, kendi evinde oturduğu bu nedenle kira giderinin bulunmadığı, adına kayıtlı bir ev ve aracının olduğu görülmüştür. Yasa gereği tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilemeyeceği gerekçesine dayanan direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulması gerekmiştir. Direnme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir”
İHA