Flipboard
Asya-Pasifik coğrafyasındaki ekonomik ilişkiler, bölgesel gerginliklerin yumuşamasına yol açtı.
Pekin’deki APEC zirvesi (Asya-Pasifik Ekonomik Topluluğu) ABD, Çin, Japonya ve Güney Kore’yi serbest ticaret bölgesi oluşturma projesinde birbirine yaklaştırdı.
Özellikle ABD ve Japonya ile Çin arasında, işbirliğine doğru önemli adımlar atıldı.
Zirvedeki en büyük sürprizlerden biri Çin devlet Başkanı Şi Cinping ile Japonya Başbakanı Şinzo Abe’nin bir araya gelmesiydi.
Çin ve Japonya arasında ada anlaşmazlığının yarattığı iki yıllık suskunluk böylece sona ermiş oldu.
Oysa iki başkentin yumuşaması ve yakınlaşması olanaksız değilse bile çok zor görünüyordu.
Öte yandan Çin ve Güney Kore arasında da “bölgedeki ekonomik bütünleşmeye örnek olması beklenen” ikili ticaret anlaşmasında imzalar atıldı ve son nokta konuldu.
Güney Kore’nin, en büyük ortağı olan Çin ile ticaret hacmi 2013 yılında 27 milyar dolara ulaşmıştı. Ve Güney Kore, Çin’in dış ticaret ortakları arasında üçüncü sıraya yükselmişti.
Çin Ticaret Bakanı Gao Huçeng, dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesinin yaratılmasında APEC’e büyük sorumluluk düştüğünü belirtti.
Çinli Bakan, uzun zamandır Asya-Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi’nin proje çalışmalarını sürdüren APEC’in şimdi de yol haritasının hazırlıklarına başladığını söyledi.
Eklemek gerek: Yol haritasında salt ekonomik bütünleşme yok.
APEC üyelerinin işbirliği kapsamında aynı zamanda doğal felaketlerle, terörle, yolsuzluklarla, iklim değişikliğinin getirdiği ortak sorunlarla mücadele de söz konusu…
ABD-İran ilişkileri derinleşiyor
Washington’ın İran’la derdi önce nükleer programdı. Ardından devreye IŞİD’le mücadelede ortaklık girdi. Şimdi de müzakere sürecine ticari ilişkilerin onarımı operasyonu ekleniyor. İran basınına göre, ABD Tahran’da bir ticaret misyonu açmak istiyor.
Nükleer program görüşmelerinin sürdürüldüğü Umman’da bulunan ABD ve İran diplomatlarının bu konuyu da ayrıca görüştükleri ve iki ülkenin yakınlaşmasını konuştukları bildiriliyor.
ABD ile İran arasındaki diplomatik ilişkiler Washington’ın girişimiyle 35 yıl önce askıya alınmıştı. Nedeni ise ABD’nin Tahran Büyükelçiliği’nin radikal kesimler tarafından işgal edilmesiydi.
Şu anda ABD’nin İran’daki çıkarlarını İsviçre temsil ediyor.
BM’ye göre Esad meşru bir lider
BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Şam’da Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüşebildiğine göre Washington’da havalar değişmiş. Yoksa Mistura ABD’nin bilgisi dışında Esad’ı ziyaret edebilir miydi?
Demek ki Batı Esad’a doğru dönüş hazırlığında. Niye olmasın? Yanlıştan dönmesini bilmek de erdemliliktir.
Gerçi o yanlışlık 200 bin cana mal oldu ama onun hesabı ayrıca sorulur; o işin de zamanı gelir. Terörü kimler, nasıl desteklediyse, günü gelir savaş suçlusu olarak ama gıyabında ama değil mutlaka yargılanırlar. Suriye sorunu bağlamında bundan kaçış olamaz.
Neyse, ziyarete dönelim…
BM, 2012 yılından bu yana tam bir iç savaşın sürdüğü Halep için bir ateşkes planı hazırlamış. Ve Mistura da bu planı Suriye Devlet Başkanı Esad’a sunmakla görevlendirilmiş.
BM Temsilcisi yalnız değil, beraberinde bir de BM heyeti var. Esad da yalnız değil, onun yanında da Dışişleri Bakanı Velid el Muallim, yardımcısı Faysal Miktad ve Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı Büseyna Şaban var.
BBC’nin haberine göre Suriye lideri, planı “incelemeye değer” bulmuş. Bulmuş da, bundan önceki BM temsilcileri hükümetle teröristler arasında kalıcı bir ateşkes sağlamayı başaramamıştı.
Mistura başarabilir mi? Terör örgütlerini Halep’ten çekebilirse ne ala, yoksa onun da işi çok zor.
