İngiliz vatandaşı David Haines, IŞİD’in başını keserek öldürdüğü üçüncü rehine oldu.
Peki, IŞİD Haines’i niye öldürdü?
Terör örgütünün yayınladığı baş kesme videosundaki görüntüler “Amerika’nın müttefiklerine bir mesaj” başlığı altında verilmişti.
Eh, İngiltere de ABD’nin en yakın müttefiki olduğuna göre… IŞİD’in, elindeki rehineler arasından İngiliz vatandaşı olanını seçmesinde garipsenecek bir durum yoktu.
Ne ki, şeytanın avukatlığına soyunan Times gazetesi diplomasi editörü Roger Boyes, “Haines’in öldürülmesinin Britanya hükümetinin IŞİD’e karşı kararlılığını artıracak gibi göründüğünü” yazdı.
***
Londra IŞİD’le savaş konusunda tam karar vermiş değil miydi? Değildi, Başbakan Cameron ikircikli durumdaydı; İngiltere’nin Irak’taki hava operasyonlarına katılmasından yanaydı ama Suriye için aynı şeyi düşünmüyordu.
Üstelik IŞİD’le savaşın Suriye kısmına Dışişleri Bakanı Philip Hammond da karşıydı.
Daha önemlisi parlamentodaki ana muhalefet İşçi Partisi ile Muhafazakarların koalisyon ortağı Liberal Demokrat Parti de İngiltere’nin Suriye’deki hava operasyonlarına bulaştırılmasını istemiyorlardı.
Bu durum, tabii ki, Başbakan Cameron’a Suriye’deki hava operasyonlarına katılımda fren yaptırıyordu.
***
Ya şimdi?.. WSJ’nin haberinden aktaralım:
“IŞİD’in İngiliz sosyal yardım görevlisini (David Haines) öldürmesinin ardından İngiltere’nin de örgütü yok edeceklerini söylemesiyle ABD’nin öncülüğündeki IŞİD mücadelesinin uluslararası desteği arttı. (…) İngiltere Başbakanı David Cameron pazar günü ülkesinin, Irak ve Suriye’deki radikal örgütün arz ettiği tehdidi ortadan kaldırmak için ne gerekliyse yapacağını söyledi. Cameron’ın ifadelerinin sertleşmesine neden olan, IŞİD’in cumartesi günü İngiliz David Haines’in infaz görüntülerini yayınlaması oldu.”
***
Öyle anlaşılıyor ki, şimdi Cameron ayağını frenden tamamen çekmiş durumda. Ne Dışişleri Bakanı Hammond’ın ne de parlamentodaki muhalefetin tepkisini önemser bundan sonra. Kararını verdi ve hemen açıklama yaptı: İngiltere ABD’nin hava operasyonlarına destek verecek, anti-terör politikalarını güçlü bir şekilde uygulayacaktı.
Oysa IŞİD, Alan Hening adlı başka bir İngiliz vatandaşının sırada olduğunu duyurarak İngiltere’nin ABD’yi desteklemekten vazgeçmesini istemişti.
Ama İngilizlerin sahaya inmesi artık kaçınılmaz bir seçenek haline gelmişti.
***
Geçen hafta sonuna kadar Londra’nın IŞİD’e yönelik böylesine atılgan bir tutum içine gireceğini kimse beklemiyordu.
Ancak İngiliz David Haines’in vahşi bir şekildeki infazı, kaosa sürüklendiği ileri sürülen İngiltere’nin Suriye politikasını birdenbire canlandırdı.
Cameron, sanki bu değişikliği bekliyormuş gibi, IŞİD’e karşı atılacak adımlar konusunda İngiliz kamuoyunu bilgilendirmekte hiç zaman kaybetmedi.
***
Times’ın diplomasi editörü Roger Boyes, “iki Amerikalının başları kesilerek öldürülmelerinin esasında ABD Başkanı Barack Obama’nın savaşa destek bulmasına yardımcı olduğunu, Haines’in öldürülmesinin de Britanya hükümetinin IŞİD’e karşı kararlılığını artıracağını” vurguluyordu.
Gelişmeler İngiliz gazeteciyi haklı çıkardı.