Olay Gazetesi Bursa

2022 turizm sektörü için çıkış yılı olabilir

DenizBank Genel Müdürü Ateş "Gerek turizm harcamalarına aktarılabilecek tasarrufların artması, gerek salgının etkilerinin kontrol edilmesi yönündeki beklentilerimiz ışığında 2022’nin turizm sektörü için tam bir çıkış yılı olmasını öngörüyoruz." dedi.

Hakan Ateş, “Bankacılık Söyleşileri” kapsamında AA muhabirine Türkiye ekonomisi, bankacılık sektörü ve DenizBank’ın 2021 yılı değerlendirmesini ve 2022 yılına ilişkin öngörülerini paylaştı.

Türkiye ekonomisinin temellerini oluşturan en önemli yapı taşlarından birinin güçlü sermaye ve sağlam likidite yapısıyla bankacılık sektörü olduğunu söyleyen Ateş, bankacılık sektörünün yaşanan tüm olumsuzluklara karşın güçlü kalmaya devam ettiğini belirtti.

Ateş, sektörün sermaye yeterlilik rasyosunun ekim itibarıyla solo bazda yüzde 17,3 seviyesinde bulunduğunu ifade etti. Bu oranın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) tanıdığı esneklikler çıkarıldığında dahi uluslararası standartların üzerinde olduğuna işaret eden Ateş, diğer yandan bankacılık sektörünün sorunlu kredi oranının 2021 yılı başındaki yüzde 4’e kıyasla aralık itibarıyla bulunduğu yüzde 3,2 ile daha aşağıda olduğunu dile getirdi.

Salgın döneminde ihtiyatlı olmak adına bankaların sorunlu kredilerde yaşanabilecek olası artışlara karşı provizyon miktarını yükselttiğini hatırlatan Ateş, “Bankaların salgın döneminde ve sonrasında yeniden yapılandırmalarla müşterilerine yardımcı olması aktif kalitesinin korunmasında önemli bir etken. Bankalar ekonomide katma değer yaratan tüm müşterilerinin ödeme kabiliyetlerini iyileştirebilmek için karşılıklı iyi niyetle kredi kanallarını açık tutmak, vade, ödeme ve teminat koşullarında esneklik sağlamak için azami çaba gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Bankacılıkta dijital teknolojiler

Hakan Ateş, dijital teknolojilerin artık bankacılığın vazgeçilmezi olduğunu belirtti. Çok yakın bir gelecekte bankacılık denildiğinde artık dijital teknolojilerden bağımsız bir hizmetin düşünülemeyeceğini ifade eden Ateş, bu değişim furyasının finansal hizmetleri müşteriler için daha erişilebilir hale getirdiğini söyledi.

Bankalar olarak teknolojinin yoğun olduğu bir dünyaya doğru giderken finans teknolojileri alanında faaliyet gösteren yenilikçi teknolojik girişimlerle ilişkiler kurulması ve yürütülmesinin de güncel kalmak ve yeni iş modellerini erkenden kavramak açısından önemli olacağını vurgulayan Ateş, şunları kaydetti:

“Bunların yanında yeni teknolojiler de yavaş yavaş geliyor ve gelmeye başladı. Biliyorsunuz ki yapay zekâ, veri bilimi ve blockchain gibi teknolojiler artık bankalar ve hatta tüm endüstriler tarafından kullanılıyor. Hem BDDK’nın hem de TCMB’nin finansal teknolojiler tarafında attığı yapıcı adımlar ile önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde bankacılığın dijitalleşme konusunda büyük atılım yapacağını öngörüyoruz. Biraz daha ileriye baktığımızda ise bu teknolojiler sayesinde, gelecekte bankacılık müşterilerimiz günlük hayatlarına devam ederken, kullandıkları birçok online hizmet üzerinden işlemlerini gerçekleştirecek; ancak bankaya gitmek veya uygulama kullanmak zorunda kalmayacaklar. Biz de bu geleceğe hazırlık için çalışmalarıma devam ediyoruz. 2021’in temmuz ayında yeni nesil iştirakimiz, aynı zamanda değişime yön veren araçlarımızdan birisi olacak NEOHUB’ı kurduk. NEOHUB ile hem girişimlere destek olurken hem de iç paydaşlarımızla bu alanlarda çalışmalar yürüteceğiz.”

“Tarımda sürdürülebilir üretimin teşviki için ürün gamını zenginleştirdik”

DenizBank Genel Müdürü Ateş, tarım ve turizm sektörüne ciddi destekler sağlayan bankanın salgın dönemindeki çalışmalarına ilişkin de yapılanları anlattı. Salgın dönemini tarım sektörü açısından incelediklerinde, diğer sektörlerin ve tüm dünyanın maruz kaldığı kısıtlamaların dışında özel bir alan olduğunu ifade eden Ateş, bu nedenle salgının başından itibaren şehir şubelerinde üreticiler için tarım şubelerinin kapısını sürekli açık tuttuklarını aktardı.

2021 yılına gelindiğinde tüm dünyada tedarik süreçlerinde yaşanan aksaklığın, sürdürülebilir üretimin önemini tekrar ortaya koyduğunu belirten Ateş, şöyle konuştu:

“Tarımda özellikle iklim krizi kaynaklı olarak sürdürülebilirlik kavramı daha yüksek sesle konuşulmaya başlandı. Biz de gerek artan tarım girdileri finansman ihtiyaçlarının karşılanması, gerekse su gibi, toprak gibi doğal kaynakları koruyan sürdürülebilir tarım üretiminin teşvik edilmesi için özel ürünler ve kampanyalar tasarladık. Tarımda sürdürülebilir üretimin teşvikinin de dahil olduğu sendikasyon kredisi ile bu alana ayırdığımız kaynağı ayrıştırmak ve özel ürünlerimizi ayrı bir performans kriteri ile takip etmek üzere organizasyonumuzu ve ürün gamımızı zenginleştirdik. Halihazırda sürdürülebilir tarımın en önemli ayağı olan akıllı tarımı ve akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaşmasını sağlayacak teknoloji entegrasyonunu hem destekleyen hem de bu trendi ‘Deniz’den Toprağa’ dijital platformu ile bizzat yönlendiren bir kurum olarak, tarımın yarınının dijital dönüşüm ile daha parlak olacağını düşünüyoruz.”

Ülkenin tarım kompozisyonunun yüzde 95’i olan aile çiftçiliğini ve daha küçük alanda üretim yapmak durumunda olan üreticileri desteklemek adına 620 bin çiftçinin adeta dijital kooperatifi olan Üretici Kart ile özel avantajlar sunmaya devam ettiklerini söyleyen Ateş, iş ortakları ve sektörün devleriyle yaptıkları kampanyalar sayesinde, 6 aya varan vadesiz dönemlerle hasatta ödeme avantajı sundukları Üretici Kart’ın, 18 bin iş yerinde gübre, akaryakıt, tohum, ilaç gibi temel girdilerin satın alınmasında çiftçinin en büyük yardımcısı olduğunu dile getirdi.

“Turizm kredilerinin yarısını turizmcilerimizin nakit akışını rahatlatacak şekilde yapılandırdık ya da öteledik”

Hakan Ateş, ülkenin cari açığının kapanmasına yönelik katkısı, istihdam kapasitesi ve birçok alt sektörü beslemekte olduğu bilinciyle turizmi de stratejik sektörlerin biri olarak konumlandırdıklarını belirtti.

Bu kapsamda, iştirakleri olan DenizBank AG ve DenizBank Moskova’yı da dahil ederek oluşturdukları ekosistemle yurt dışındaki turiste ilk dokunuştan, otellere ve tedarikçilere kadar nakit akışa aracılık ettiklerini aktaran Ateş, sundukları ürün ve hizmetlerle sektöre desteği sürdürdüklerini ifade etti.

Ateş, bugün 2,9 milyar dolar kredi büyüklüğü ve yüzde 16 pazar payı ile sektördeki lider konumunu devam ettirdiklerini vurguladı.

Sadece büyük firmalara değil, KOBİ sınıfına giren küçük oteller, restoranlar dahil olmak üzere toplam 6 bin 900 müşteriye hizmet verdiklerinin altını çizen Ateş, şöyle devam etti:

“Özellikle salgının sektöre etkisinin en üst seviyeye çıktığı 2020 ve 2021 yıllarında, daha önceki sıkıntılı dönemlerde olduğu gibi turizmcilerimizin yanında olmaya devam ettik. Bu iki yılda, tüm kredilerimizin neredeyse yarısına tekabül eden 1,4 milyar dolar büyüklüğündeki kredimizi, turizmcilerimizin nakit akışını rahatlatacak şekilde yeniden yapılandırdık ya da öteledik.

Gerek dünya genelinde hedef pazarlarda turizm harcamalarına aktarılabilecek tasarrufların artması, gerekse salgının etkilerinin kontrol edilmesi yönündeki beklentilerimiz ışığında, 2022’nin turizm sektörü için tam bir çıkış yılı olmasını öngörüyoruz. DenizBank Finansal Hizmetler Grubu olarak biz de turizmcilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Bir yandan müşterilerimizin nakit akışına yönelik ürün ve hizmetlerimizi sunarken, diğer yandan ülkemize istihdam yaratacak yatırımların takipçisi olacağız. Bunları sağlarken, Türkiye’nin de taraf olduğu ve turizm sektörünü önemli ölçüde etkileyecek Paris Anlaşması’nın getirdiği sürdürülebilirlik kavramının turizm sektörü içinde yaygınlaşmasına yönelik adımları destekleyeceğiz.”

“Sürdürülebilirlik, kutup yıldızımız olacak”

Hakan Ateş, DenizBank olarak 2021’de sürdürebilirlik politikalarını belirlediklerini, sürdürülebilirliği bundan sonra bankanın iş stratejilerinde kutup yıldızı olarak göreceklerini söyledi.

Sürdürülebilirlik yönetim sistemini kurduklarını belirten Ateş, “Önümüzdeki dönemde bankamızın faaliyetlerinden kaynaklı direkt çevrese-sosyal etki ve karbon emisyonu başta olmak üzere pek çok kriteri ölçümleyecek ve azaltmak için elimizden geleni yapacağız. Banka olarak sürdürülebilirlik elçisi rolümüzü, hizmetlerimiz aracılığıyla olumlu etki yaratmak ve paydaşlarımıza sürdürülebilir tercihler yapma konusunda ilham vererek sürdürülebilir finansmana yön vermek olarak tanımlıyoruz. Niş sektörlerimiz ve müşteri portföyümüz de aslında sürdürülebilirlik stratejimizle örtüşüyor.” diye konuştu.

Ateş, küresel sürdürülebilir tahvil piyasası büyüklüğünün kasım ayı itibarıyla 2 trilyon dolara ulaştığını aktardı.

2020’de gerçekleştirilen Türkiye’deki ilk sürdürülebilirlik bağlantılı sendikasyon kredisinin ardından; sürdürülebilirlik bağlantılı sendikasyonların 2021’de piyasaya öncülük ettiğini anlatan Ateş, 2021’de Türk bankacılık sektöründe 13 milyar doları aşan tutarda, 20 adet sendikasyon işleminin tamamlandığını ve bunlardan 16’sının sürdürülebilirlik bağlantılı gerçekleştiğini dile getirdi.

Ateş, sektördeki en büyük bankalar başta olmak üzere, 9 bankanın çeşitli performans kriterlerine odaklanarak 2021’de sürdürülebilirlik bağlantılı sendikasyonlara imza attığını hatırlattı.

DenizBank olarak kasım ayında sürdürülebilirlik bağlantılı ilk sendikasyon kredisi ile 840 milyon dolar tutarında yurt dışı kaynak sağladıklarını ve sektörde son iki yıldaki en geniş katılımlı sendikasyon kredisi olduğunu söyleyen Ateş, engelli vatandaşlara uygun şube ve ATM sayılarını artırmayı ve gelecek için hayati öneme sahip olan tarımın finansmanı konusunu sürdürülebilirlik performans kriterleri belirlediklerini vurguladı.

DenizBank olarak gezegenin geleceği ve doğal kaynakların korunması açısından sürdürülebilirlik kavramını iş modelinin kalbine koymayı hedeflediklerinin altını çizen Ateş, “Özellikle odağımız belirlediğimiz tarım, turizm, temiz su, kadının güçlendirilmesi ve teknolojide faaliyetlerimizi yoğunlaştırarak yeni ürünler geliştirecek; bu alanlarda faaliyet gösteren işletmelere desteğimizi artıracağız.” diyerek sözlerini tamamladı.

AA