Olay Gazetesi Bursa

Bursa’da acil önlem alın çağrısı: “Foseptik çukuru haline geldi”

olay.com.tr’de yayınlanan, gazeteci Yaman Kaya’nın hazırlayıp, sunduğu “Gündem Özel” programına katılan DOĞADER Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Güler, “Marmara Denizi, Marmara Bölgesi’nin foseptik çukuru haline geldi. Müsilaja doğru tekrar gidiyoruz. İçilebilir nitelikte suyu canlı yaşamayacak hale getiriyoruz. Acil olarak önlemler almamız gerekiyor Bursa’da” dedi.

Gürsu, Kestel ve Yıldırım ilçelerinin kesişme noktasında bazı sanayi kuruluşları atık sularını arıtmadan deşarj ediyor…

Nilüfer çayını besleyen en önemli kollardan biri olan Samanlı deresine atık suların arıtılmadan salındığı belgelendi.

“Bursa’nın Marmara Denizi’ne kavuşan derelerinin hiçbirinde arıtma tesisi yok”

DOĞADER Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Güler, “Müsilaj tehlikesi ilk çıktığında ulusal ve yerel basına söylediğimiz tek bir şey vardı bu sloganvari bir söylem oldu. Marmara Denizi, Marmara Bölgesi’nin foseptik çukuru haline geldi dedik. Bu kadar sanayi bölgesinin çevrelediği deniz ve bu kadar yerleşimin olduğu bölgede marmara denizi geç bile kaldı müsilajda. Şu anda temizlendi deniliyor ama müsilaja doğru tekrar gidiyoruz. Yine yaşayacağız bunu. Nilüfer çayını besleyen en önemli kollardan biri olan Samanlı deresine atıklar arıtılmadan deşarj ediliyor. Nilüfer çayı başta olmak üzere Bursa’nın Marmara Denizi’ne kavuşan derelerinin hiçbirinde doğru düzgün arıtma tesisi yok. Olan arıtma tesisleri de eski sistem çökertme usulü çalışıyor. Yani katı madde dibe çöküyor ama kimyasal atık su aynen marmara denizine boşalıyor. Büyük ihtimalle önümüzdeki süreçte bu müsilajı yine konuşacağız. Arıtılmış suyun rengi böyle diye yapılan savunmalar komik. Arıtılmıyor bu su. Alsınlar o zaman sudan bir numune açıklasınlar. Müsilaj ilk çıktığında da il çevre müdürlüğü doğal bir olay demişti hatırlarsanız. Sonra çevre bakanlığı devreye girince olay büyüdü ve ondan sonra müdahale etme gereği duydular. Bu su gayet normal, aslında arıtılmış, rengi böyle demeleri ilk başta iddialara tepkisel, hiçbir bilimsel materyale dayanmayan cevaplar veriyorlar” dedi.

“Bursa, en az 10 seneden bu yana kuraklık riski yaşıyor”

Güler, “Yok oluşa gittiğimizi görüyoruz. Bursa, en az 10 seneden bu yana kuraklık riski yaşıyor. Halbuki İç Anadolu Bölgesi’nde bir kent değiliz. Uludağ gibi dibimizde su kaynağımız olan bir kentiz, verimli bir ovaya sahibiz ve sürekli Bursa’nın 20 günlük suyu kaldı gibi haberlere de yansıyan riskler yaşıyoruz. Sulak alanlarla ilgili hiçbir doğru düzgün çalışma yok. 2020 yılında kötü bir kış geçirdik ve kuraklık oldu. Yukarıdaki Nilüfer barajı havzasına gittiğimizde çok korktuk. Yani 800 metre genişliğindeki havzada bir metre su akıyordu. Nilüfer barajı yok gibiydi, Doğancı barajı yüzde 20’ye düşmüştü. Sulak alanların olduğu bölgeler ormanlık alanlardır biliyorsunuz ormanlık alanlardan derelerimiz, nehirlerimiz doğar bunları korumayla ilgili hiçbir şey görmüyoruz” açıklamasını yaptı.

“Acil olarak önlemler almamız gerekiyor Bursa’da”

Sedat Güler, şöyle devam etti:

“Uludağ’da 40 seneden beri daha önce 40 sene önce BUSKİ’nin şehir şebekesine verdiği dereyi atık su olarak kullanıyoruz ve Bursa ovasına kadar iniyor bu atık su. Hala da bir arıtma tesisi projesi yok. Konuşuldu ama onunla ilgili bir çalışma var mı bilmiyorum. 40 senelik bir olay… Nilüfer çayının keza görüntüsü ortada. Uludağ’dan çıkıyor ve birkaç dereyle birleşip 200 kilometre yol çizip Karacabey boğazından boşalıyor ve biz insanları çıkardığımızda doğduğu yere şaşırdılar. İçilebilir nitelikte bir suyu biz aşağıya indiğinde içinde canlı yaşamayacak hale getiriyoruz. 7 sene önce Nilüfer çayı temiz aksın diye kampanya yaptık. O dönem yetkililere raporları verdik. Sözler verildi 7 sene önce temizlenecek diye hala Nilüfer çayı bu halde akıyor. Biz meteorolojik kuraklıkla beraber ciddi bir şekilde coğrafi kuraklığa gidiyoruz. Geçen sene İç Anadolu büyük bir kuraklık yaşadı, çoğu göl kurudu ve bu gıdaya da yansıdı biliyorsunuz rekolteler düştü buğday, mercimek gibi… Ciddi bir kuraklık kapımızda, kapıyı çalıyor hatta şu anda. Acil olarak önlemler almamız gerekiyor Bursa’da…

“Bursa’nın imdadına lodoslar yetişiyor”

“Hava kirliliği ile ilgili tek veri çevre bakanlığının açıkladığı Bursa’nın belirli bölgelerine koyduğu istasyonlardan aldığı veriler. Bu veriler uluslararası normların yarısı bile değil. Uluslararası normlarda şu anda Bursa’nın havası çok kötü” görüşünü dile getiren Güler, “Bursa’nın imdadına sürekli kısa aralıklarla lodoslar yetişiyor. Lodoslarla temizleniyor hava fakat hava kirliliği Bursa’da artık ciddi bir sorun haline gelmeye başladı. 17 tane sanayi bölgesi var Bursa’da. Kaçak sanayi bölgeleri de var. Bunlarda hiçbir denetim yapılmıyor. Sanayi bölgelerinin çevresinde oturan vatandaşlardan ihbar geliyor, hafta sonları, geceleri camı açamıyoruz, sokakta dolaşamıyoruz hava kirliliğinden… Denetimsiz bir şekilde bazen hafta sonlarında salabiliyorlar, bunu suda da yapıyorlar. Bazı fabrikalar geceleri salıyorlar. Kronikleşmiş bir sorun artık. Gittikçe de artan araç sayımız var” şeklinde konuştu.

Bağımsız kuruluşlara denetim izni verilsin talebi

DOĞADER Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Güler, sözlerini şöyle tamamladı:

“İl çevre müdürlüğünün ve yerel yöneticilerin, belediyelerin yapması gereken eğer siz bunu denetleyemiyorsanız, böyle bir altyapınız yoksa mühendis odalarına denetim yetkisini verebilirsiniz. Ama sanayi bölgelerinin özerk yönetimler oldukları için bir sivil toplum kuruluşu gidip de sanayi bölgesinde buradan şikayet var çok hava kirliliği varmış ben sizin içerideki fabrikalarınızı, bacalarınızı denetleyeceğim deme lüksü yok. Sanayi bölgesinin buna izin vermesi lazım ve vermiyorlar. Şimdi bunu hem kendin yapmıyorsun devlet ve yerel yöneticiler olarak hem de sivil toplum kuruluşlarının denetlemesine izin vermiyorsun ve sorun devam ediyor… Sivil toplum kuruluşlarına, odalara izin vermeniz gerekiyor. Ölçümler, raporlar önünüze geldiğinde de yaptırımlarda bulunmanız gerekiyor. Yaptırımlarda bulunmadığınız sürece bu böyle devam eder… Dünya Sağlık Örgütü hava kirliliği ve yetersiz beslenmeden ölenlerin sayısı sigaradan ölenlerin sayısını geçti açıklaması yaptı. Bunun için çözümü basit devlet yetkilileri eğer kontrol edemiyorsa, bağımsız kuruluşlara denetim izni verir, bu raporları da doğru kabul eder ve yaptırım uygular. Gerekirse de o kurumları kapatır.”

DOĞADER Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Güler’in açıklamalarının tamamını videomuzdan izleyebilirsiniz.