Kaya, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Dört ayrı medeniyete başkentlik yapmış, her köşesi buram buram tarih kokan Bursa’nın İznik ilçesi ciddi bir turizm potansiyeline sahip.
Bölgenin; hristiyanlık için öneminden tutun Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleri dönemine, doğal güzelliklerine kadar hayli kıymetli çok sayıda özelliği var.
Bugün bunları tek tek anlatmayacağız.
Neden bu ihtiyacı hissettik; detaylandırmadan evvel şu soru üzerinde bir süre düşünmeliyiz:
Bursa şöyle dursun Türkiye’nin dahi turizmdeki çıtasını bambaşka bir noktaya taşıyabilecek, İznik’in bahsettiğimiz hayli derin potansiyelini biz bugüne kadar nasıl değerlendirdik?
Az da olsa düşündüysek kısa hatırlatmalarla ilerleyelim isterseniz…
Örneğin definecilerin yağmalarını seyrettik.
Tarihî dokunun tahribata uğramasını, kaçak yapıların her yeri sarmasını da ne yazık ki izlemekle yetindik.
Belki de en acısı sanki başka yer kalmamış gibi çevreye hoyratça zarar veren sanayiye İznik Gölü’nün dibinde, birinci sınıf tarım arazilerinde alan açarak eşsiz bir ekosistemi yok olmanın eşiğine kadar getirdik.
Ancak daha yeni gelen özel endüstri bölgesi ilanlarına da tek kelime laf etmedik!
İznik, 29 Eylül-2 Ekim tarihlerinde 4. Dünya Göçebe Oyunları’na ev sahipliği yapacak.
Bu kapsamda sazlık yerlerin doldurulduğu ve engebeli alanların tıraşlandığı yönündeki iddialara daha önce bu köşede yer vermiştik.
Taslak hâlindeki 2040 yılı Bursa Çevre Düzeni Planı’na dönersek…
Yapı yapılamaz sınır çizgisi içinde kıyı şeridi boyunca ‘tiny house’ tarzı yapılaşma artmışken yeni planlamada bölgenin kentsel yerleşim alanı olarak belirlenmesi zamanla hepsinin sabit konuta dönüşeceğinin aslında bariz bir göstergesi değil mi?
Plan üzerinde görüşmeler devam ederken mutlak koruma alanındaki İznik Gölü’nü gerçek anlamda ‘koruma’ noktasında ayrı hassasiyet gösterilmeli.
Erken önlem alınmazsa bazı tahribatların kalıcı olacağı da hesap edilmeli.