Yılmaz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Tarih 13 Nisan 2020… Dünyanın koronavirüs salgınıyla boğuştuğu pandemi günlerinde “Koronadan sonra bekleyen tehlike: İklim değişiyor, suyumuz azalıyor” başlığıyla tehlikeye dikkat çekmeye çalıştık.
Geçmişte…
Bahar aylarında barajların aşırı dolması nedeniyle kapaklar açıldığında ova köylerinde su baskınları haberleri yapardık. O yıl, en kurak zannettiğimiz kış sonu barajların yüzde 50’yi aşmasına sevinip bir başka tehlikeye dikkat çektik.
Dikkat çeken de…
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Hidrolik Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Hasan Tozluk’tu:
“İklimler değişiyor. Mısır’ın iklimi Antalya tarafına doğru kayıyor. Antalya’nın iklimi İstanbul tarafına doğru kayıyor.”
Bu da…
Bölgemizin bundan sonra daha sıcak hale geleceği, Uludağ’ın yüksek kesimleri dışında kar beklemenin hayal olacağı anlamına geliyordu. Adına da kuraklık deniyordu.
Nitekim…
Bugün tehlikeye yaşamaya başladık. Hava ısındı, yağışlar azaldı, kar yağmaz oldu, barajlar boş kaldı. Bursa susuz kalmasın diye yapılan Çınarcık Barajı’nın suyunu da 23 yıldır getiremedik.
Kent merkezinde insanlar su kesintisiyle tanışırken, tarımsal alanlarda yeterli sulama yapılamaz oldu.
Yaşadığımız…
Susuz günlerin ardından kuraklığın kapıda ve tarım alanları sulanamadığı için gıdamızın da tehlikede olduğu artık çok açık şekilde ortaya çıktı.
Kısacası, tehlike sandığımızdan daha büyük.
O nedenle…
Bursa’nın siyasi polemiklerle harcanacak zamanı yok. Kontrolsüz büyüyen, nüfusu öngörülenden hızlı artan, sanayisini planlayamayan Bursa’nın yaşadığı susuzluk ve arkasından bekleyen tehlikeler siyasi polemiklerden daha önemli.
Ortada…
Bursa için tam anlamıyla yaşamsal bir sorun var ve bugünlere gelinmesinde herkesin, hepimizin ihmali bulunuyor.
Gün…
El ele verip çare bulma günü. Hesaplaşmayı ondan sonra yaparız, önce Çınarcık’tan suyu getirelim.
Susuzluktan tarlalarda ürünler büyümüyor
Hafta içinde… Bir meslektaşımızla konuşurken, susuzluğun başka boyutuna dikkat çekti.
Babasının…
Mezitler’de hayvancılık yaptığını, kendisinin de ufaktan tarımsal üretime başladığını anlatıp gözlemini paylaştı:
“Mezitler’de bile su kalmadı. Toprak su alamıyor ve ürün yetişmiyor. Bu yıl yalnızca su aramayan kestaneler biraz sağlıklı. Diğer ürünler ya büyüyemedi, ya da erkenden bozuldu.”
Tehlike gerçekten büyük.”
Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın köşe yazısının tamamını okumak için tıklayın…