Olay Gazetesi Bursa

Bursa’daki canlı bomba eyleminde ‘Zehra Cemaati’ ifadeleri

Canlı bombaya yardım ettiği iddiasıyla yargılanan Emine Kızıl ve Ümmü Gülsün Meşe'nin, Nur Cemaatinin Kürt kolu olduğu bildirilen Zehra Cemaati ile ilgili ifadeleri dikkat çekti. Kızıl, "Zehra Cemaati'ne, arkadaşım olan Ümmü Gülsüm Meşe aracılığı ile kull

Bursa’da geçtiğimiz 27 Nisan günü Merkez Osmangazi İlçesi Atatürk Caddesi’nde bulunan Ulu Camii’nin Batı Kapısı yakınında meydana gelen olayda, Sultan Yıldız adına sahte kimlik kullanan PKK’lı canlı bomba Eser Çali, çantasında taşıdığı bomba ile kendini patlattı. Çali’nin parçalanarak öldüğü olayda 13 kişi yaralandı, 11 işyeri ise hasar gördü. Kurucuları arasında PKK’dan ayrılan bazı örgüt üyelerinin de bulunduğu terör örgütünün bir kolu olan TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri / TeyrêBazên Azadiya Kurdistan) örgütü tarafından üstlenilen saldırıda, ölen Eser Çali’nin cesedi daha sonra Iğdır’dan gelen babası Salih Çali’ye teslim edildi. Çali’nin canlı bomba eyleminden sonra soruşturma başlatan Bursa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubesi ekipleri, Bursa, İstanbul, Afyonkarahisar, Uşak ve İzmir’de 8’i kadın 17 şüpheliyi gözaltına aldı. Mahkemeye çıkartılan şüphelilerden Emine Kızıl (26), Ümmü Gülsüm Meşe (20), Mithat Tunç (19), Tuba Kızıl (24), Zekiye Zarka (26) ve İsa Casım (34) tutuklanırken, diğerleri ise serbest bırakıldı.

Savcılık soruşturması sonucu 6 tutuklu sanık hakkında, ‘Terör Örgütü Üyesi Olmak’ suçundan 7’şer yıl, ‘Teröre Yardım ve Yataklık etmek’ten 15’er yıl, yaralanan 13 kişiyi ayrı ayrı ‘Tasarlayarak Öldürmeye Teşebbüs’ suçundan 260’ar yıl, ‘Mala Zarar Vermek’ suçundan ise 22’şer yıl olmak üzere her biri hakkında 304’er yıla kadar hapis cezası istemiyle Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. 

YARGILANMALARINA BAŞLANDI

Tutuklu sanıkların yargılanmasına dün başlandı. Geniş güvenlik önlemleri altında adliye binasına getirilen tutuklu 6 sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanıkların yöneltilen suçlamayı kabul etmeyip tahliyelerini istediği duruşmada söz alan Emine Kızıl, iddia edildiği gibi canlı bombaya sahte kimlik temin etmediğini söyledi. Kendisinin Afyonkarahisar’da yaşayan Sultan Yıldız’ı tanıdığını belirten Kızıl, “Amcam Afyonkarahisar’da oturuyor. Zaman zaman ziyaretine gittiğimde burada, Sultan Yıldız ile tanıştım. O benden iş bulmamı istedi. Bende Sultan’a yardımcı olacağımı söyledim. Bunun üzerine bana kendi kimliğinin önlü arkalı fotokopisini çekip verdi. Sultan’ın kimliğinin canlı Bomba Eser Çali’nin eline nasıl geçtiğini bilmiyorum. Amacım, Sultan Yıldız’a yardım etmekti” dedi.

İfadesinde, bavul içeresine konulan jelatine sarılı bomba düzeneğini Bursa’ya gönderdiği iddiasını da kabul etmeyen Kızıl, Nur Cemaatinin Kürt kolu olduğu öne sürülen ‘Zehra Cemaati’ ile ilgili açıklamaları da ilgi çekti. 

“Ben Afyon’a Mardin’den gelirken sadece kendi kıyafetlerimi getirdim. Afyon’da giyilmeyen kendi kıyafetlerim ve evdeki aile fertlerini topladım. Bu çamaşırları Suriyelilere yardım ettiğini bildiğim Zehra Cemaatine gönderecektim. Bu amaçla İstanbul’a götürdüm. Ümmü Gülsün daha önce Bursa’da yaz okulu için bulunmuştu. O zaman Zehra Cemaatine katılmıştı. Tekrar gideceğini biliyordum. Ümmü Gülsün ile bu çamaşırları Bursa’daki Zehra Cemaatine göndermek istemiştim. Kız kardeşim Tuba Kızıl ve Ümmü Gülsün daha önce İstanbul’da Zehra Cemaatine ait evde kalmıştı. Ancak bu çamaşırları kendim de Bursa’daki cemaate bir önceki yıl 3-4 gün kaldığım için onlar vasıtasıyla dağıttırmak için Bursa’ya göndermek istedim. Benim valizime Afyon’a dönerken kitaplarımı koymak istediğim için İstanbul’dan başka bir katlanabilir valiz alıp, çamaşırların bulunduğu çantaya koydum. Jelatine sarılanlarda ise kullanılmayan iç çamaşırı vardı. Ben, Ümmü Gülsün’ün yaz okuluna gideceğini düşünerek bu valizi Bursa’ya götürmesini, orada cemaate vermesini istedim. Çamaşırlar Sultan’a değil, cemaate verilecekti. Sultan Yıldız’ın Bursa’ya gidip Hatice isimli cemaat üyesiyle görüşmesini sağlayacaktım. Sultan, daha önce bana Afyon’da yaşamak istemediğini, dışarıda çalışmak istediğini söylemişti. Ben de Sultan’ı Mithat isimli kişinin evine gönderecektim. Daha sonra kendisi Zehra Cemaati yetkilisiyle görüşecekti. Ayrıca Ümmü Gümsü’e beni Bursa’dan arama diye bir şey söylemedim. Şifre de söylemedim”

CANLI BOMBA, ÖĞRENCİLER DERS ÇALIŞTIĞI İÇİN ZEHRA CEMAATİ EVİNDE KALAMAMIŞ

Mahkemede savunmasını yapan Ümmü Gülsün Meşe ise hiç bir terör örgütüne üye olmadığını iddia ederek, sanık Emine Kızıl’ın kendilerini kandırıp, kullandığını öne sürdü. Meşe, ifadesini şöyle sürdürdü:

“Ben herhangi bir terör örgütüne üye değilim. Bu aşamada Emine Kızı’ın bizi kullandığını kandırdığını düşünüyorum. Ben İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi İngilizce bölümü okuyorum. Tuba Kızıl ile daha önce Zehra Cemaatine ait evlerde kalmıştık. Sonra birlikte başka eve çıktık. Ev arkadaşı olduk. 2015 kasım ayında başka bir eve taşındık. O zaman Emine Kızıl bizim yanımıza geldi. 2016 şubat ayına kadar ev arkadaşlığı yaptık. Daha öncesinde de kardeşinden dolayı eve gelip gittiği oluyordu. 2016 Şubat ayına kadar KPSS ile ilgili dershaneye gitti. Aynı zamanda tekstilde çalışıyordu. Sonra, sadece sınav çalışacağını belirterek, Afyon’daki amcasının yanına gitmişti. 9 Nisan tarihinde beni aradı. İstanbul’a geleceğini söyledi. 10 Nisan’da gri bir valiz ile İstanbul’da benim kaldığım eve geldi. Bir kaç gün sonra Sultan isimli kişinin Afyon’da olduğunu ancak Zehra Cemaatinin Bursa’daki evinde kalmak istediğini söyledi. ‘Orayı ayarlayabilir misin’ dedi. Ben oranın sorumlusu Hatice isimli ablayı aradım. Onlarda kızların sınava çalıştığını, evin müsait olmadığını söylediler. Bunu Emine Kızıl’a ilettiğimde kendisi ‘söz vermiştim. Başka tanıdığın var mı kesin olur mu’ demişti. Ben de arkadaşım Mithat Tunç’tan bahsettim. Ancak Mithat’ın dört erkekle kaldığını zaman zaman kız arkadaşının onda kaldığını söyledim. Kız arkadaşı kıskançtı. Gelen kız bir kaç gün orada kalacaktı. Ben kızın rahat etmesi için ve Mithat’ın kız arkadaşı Kevser ile sorun olmaması için bir akraba olarak söyleriz dedim.” şeklinde konuştu.

Duruşmada ifade veren Mithat Tunç, Ümmü Gülsüm Meşe’nin, liseden arkadaşı olduğunu belirtip, “Olay günü Ümmü benim eve geldi. Yanında kırmızı valiz vardı. Bana, ‘Hasta olan kız arkadaşım Bursa’ya gelcek. Onu bir kaç gün ağırlarsan sevinirim. Bu çantayı da kendisine verirsin’ diyerek ayrıldı. Daha sonra, Ümmü’nün söylediği tanıdığı bir gece bize geldi. Evimde o sırada kız ve erkek arkadaşlarım vardı. Ona yatacak yer verdim. Sonrada onu kız arkadaşım Kevser ile gezdirdik. O gün ‘Sultan’ olarak bildiğimiz bu kişi ikinci el cep telefonu aldı. Davranışlarından parasının olmadığını anladım. Bende kendisine ücretini ödeyerek adıma sim kart alıp verdim. O da satın aldığı bu telefonu fazla kullanmayacağını söyleyerek Kevser’in çok daha eski olan telefonu ile değiştirdi. Olay günü saat 17.00 sıralarında evden ayrıldı. Ardından Ulu Cami’de canlı bomba olayını duydum. Sonrada polisler beni aldı. Suçsuzum” dedi.

Tuba Kızıl, Zekiye Zarka ve İsa Casım’ın yöneltilen suçlamaları kabul etmediği duruşmada mağdur olan esnaflar dinlendi. Mağdur esnaflardan bazıları sanıklardan şikayetçi olurken zararları Valilik tarafından ödenen bazı esnaflar ise şikayetçi olmadı. 

Yargılama eksik evrakların beklenmesi için ertelenirken, mahkeme heyeti tutuklu sanıklardan Zekiye Zarka’nın adli kontrollük şartı ile tahliyesine karar verirken Zarka’nın yurt dışına çıkışını yasakladı.