Olay Gazetesi Bursa

Bursa’nın simgesi Uludağ’ı adım adım incelediler!

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi, Uludağ'a teknik gezi düzenledi.

TAHA TÜTÜNCÜ

Bursa’nın simgesi, doğal güzellikleriyle olduğu kadar jeolojik yapısıyla da dünyanın sayılı dağlarından biri olarak kabul edilen Uludağ, Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi’nin teknik gezisine ev sahipliği yaptı.

Aralarında akademisyenler ve uzman jeoloji mühendislerinin de bulunduğu 45 kişilik ekip, Uludağ’ın derin jeolojik geçmişini yerinde incelemek üzere Çobankaya’dan başlayarak yaklaşık 15 kilometrelik bir parkurda yürüyüş gerçekleştirdi.

Gezi kapsamında Yalancı Zirve ve Wolfream (Wolfram) Madeni gibi önemli alanlarda gözlemler yapan ekip, yürüyüş boyunca bölgedeki farklı kayaç türlerini detaylı şekilde inceledi. Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız, gezi boyunca Uludağ’ın oluşum sürecine dair dikkat çekici bilgiler paylaştı.

“ULUDAĞ VOLKANİK BİR DAĞ DEĞİLDİR”

Uludağ’ın yapısal özelliklerine dikkat çeken Mehmet Yıldız, dağın oluşumunun volkanik değil tektonik bir sürecin ürünü olduğunu vurguladı. Yıldız, “Uludağ’ın kuzeyi Bursa fayı, güneyi ise Soğukpınar fayıyla sınırlanmıştır. Bu iki fayın birleşimiyle yaklaşık 35 milyon yılda günümüzdeki halini almıştır. Uludağ volkanik bir dağ değil, tektonik bir oluşumdur. Jeolojinin babası olarak andığımız İhsan Ketin, Uludağ’ın jeolojisine ilişkin çalışmalarını 1948 yılında yürütmüş ve bu fayları ortaya koymuştur. Aynı zamanda Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı da bulan hocamızdır” dedi.

“27 MİLYON YILLIK GEÇMİŞ”

Çobankaya bölgesindeki kayaçlara değinen Yıldız, bölgedeki tor oluşumlarının milyonlarca yıllık süreçlerin ürünü olduğunu belirterek, “Derinlikte yer aldığı deformasyonlar sonucunda kırıklı ve çatlaklı bir yapı oluşmuş durumda. Bu kayaçlar, yer altındayken çeşitli deformasyonlara uğramış, yeryüzüne yükselme sürecinde de bu süreç devam etmiştir. Günümüzde gördüğümüz şekiller, milyonlarca yıl süren fiziksel aşınmaların sonucudur. Yaklaşık 27 milyon yıl öncesine dayanan bir oluşumdan bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.

“METALİK VE ALTINA RASTLANABİLİYOR”

Yürüyüş güzergâhında yer alan meta granit oluşumlarına da değinen Yıldız, bölgenin mineral zenginliğine dikkat çekti. Yıldız, “Gördüğümüz meta granitler yaklaşık 33 milyon yıllık kayaçlar. İçlerinde sıcak suların oluşturduğu kuvars damarları bulunuyor. Aynı bölgede zaman zaman metalik cevherlere ve altına da rastlanabiliyor. Bu da Uludağ’ın jeolojik açıdan oldukça zengin bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

“KAR PERDELERİYLE KUZEYE TAKVİYE YAPILIYOR”

İklim değişikliğinin Uludağ üzerindeki etkilerine de değinen Yıldız, bölgede kar miktarının yıllar içinde azaldığını söyleyerek, “Artık eskisi kadar kar yağışı almıyoruz maalesef. Burada oluşturulan kar perdeleri sayesinde, karın güney yamaca geçmesi engelleniyor. Böylece tesislerin bulunduğu kuzey bölgelere kar takviyesi yapılabiliyor. Bu sistem, Uludağ’ın kış turizmi açısından sürdürülebilirliğini korumak için büyük önem taşıyor” dedi.

“ULUDAĞ DÜNYANIN DEĞERİ”

Jeoloji Mühendisleri Odası olarak yürütülen çalışmanın yalnızca bir doğa yürüyüşü değil, aynı zamanda bilimsel bir saha incelemesi olduğunu vurgulayan Yıldız, Uludağ’ın “jeomiras” özelliğine dikkat çekti. Yıldız, “Uludağ sadece Bursa’mızın değil, dünyanın da bir değeri. Geçtiğimiz yıl Ankara’da düzenlenen çalıştayda yapılan oylama sonucu, Türkiye’nin en önemli 171 jeolojik mirası ve 40 anahtar jeolojik alanı belirlendi. Bu listede Bursa’dan 6 jeolojik miras alanı yer aldı; bunların 3’ü ilk 100 içinde bulunuyor. Uludağ da bu alanlardan biri.

“HAK ETTİĞİ SEVİYEYE TAŞIYACAĞIZ”

45 jeoloji mühendisi ve uzmanlarla oluşumları yerinde incelediklerini belirten Yıldız, “Bursa’mıza ve bölgemize katkı sunacak teknik raporlarımızı Uludağ Alan Başkanlığı, Bursa Valiliği ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile paylaşacağız. Amacımız Uludağ’ı hak ettiği seviyeye hep birlikte taşımak. Bu sadece bir bilimsel sorumluluk değil; hepimizin 35 milyon yaşındaki Uludağ’a bir borcudur.”