Yavuz, köşesinde şu ifadeleri kullandı:
İklim değişikliği artık sadece uluslararası raporların satır aralarında karşılaştığımız bir kavram değil…
Hayatımızın tam ortasına oturmuş, her nefeste hissettiğimiz bir gerçeklik.
Sanayinin gelişmesiyle birlikte artan nüfus ve bunun gölgesinde yavaş yavaş yeşilden griye dönen Bursa’da yaşayanlar, bu gerçeği son yıllarda çok daha derinden hissetmeye başladı.
Üstelik sadece Bursa şehir merkezi yada Bursa Ovası değil; yaz aylarında serinliğiyle bilinen, Uludağ’ın güney eteklerine yaslanmış Keles’te bile bu değişimin izleri artık daha net görünür oldu.
Geçtiğimiz günlerde…
Keles’in tanınan ve sevilen isimlerinden, Dumlupınar Üniversitesi Öğr. Üyesi Sadettin Topçu’nun sosyal medyadaki bir paylaşımı dikkatimi çekti.
Hepimizin kulağına küpe olması gereken bir uyarıydı bu.
Sadettin hoca, 1050 metre rakımda bulunan Keles ilçe merkezindeki nemli, bunaltıcı ve alışılmışın dışındaki sıcak havaya dikkat çekiyordu.
Sadece bu da değil…
Ama asıl üzerinde durduğu konu, bitki örtüsü seviyesinin yükselmeye başlamasıydı.
Tehlikenin farkında ki; takip edilmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
Bunun nedenini ise şöyle açıklıyor:
“Fiziki olarak 1050 metre yükseklikte yer alan bir yerleşim yerinin iklimsel özellikleri aslında 500-600 metre rakımdaki yerlerle eşdeğer hale geldi. Bunu son yıllarda yaşayarak görüyoruz. Bu sorun sadece burada yaşayan insanların değil, tüm Bursa’nın sorunudur. Çünkü Doğancı ve Nilüfer Barajlarının beslendiği su kaynaklarının tamamı bu bölgededir.”
Paylaşımını şu çarpıcı cümleyle sonlandırıyor:
“Karın yağmadığı bir Uludağ, susuz bir Bursa demektir.”
Belki, Bursa olarak iklim değişikliğinin etkilerini hayat koşuşturmacasının içinde tam anlamıyla idrak edebilmiş değiliz.
Ama vaziyet gerçekten vahim seviyelere doğru ilerliyor!
Çünkü…
İklim değişikliğinin bu yıl bölgede yarattığı bir başka sorun daha yaşanıyor.