Olay Gazetesi Bursa

Çavuşoğlu’ndan ABD’ye PYD tepkisi

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, dost ve müttefik ülkelerin terör örgütü konusunda bir karar vermesi gerektiğini belirterek, "DAEŞ ile mücadelede ve Suriye'de ortak ülkeler olarak biz miyiz yoksa oradaki terör örgütleri mi?" dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, resmi temaslarda bulunmak üzere geldiği Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de mevkidaşı Peter Szijjarto ile yaptığı ortak basın toplantısında soruları yanıtladı.

Bakan Çavuşoğlu, ABD’nin PYD’yi terör örgütü olarak kabul etmemesine ilişkin soru üzerine, bu yöntemle terörle mücadele edilemeyeceğini vurguladı. DAEŞ’in Türkiye’ye göre de Amerika’ya göre de Avrupa Birliği’ne göre de terör örgütü olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Şimdi DAEŞ kötü çünkü radikal ama PYD, PKK daha iyi çünkü Marksist, Leninist. Yani onlara göre seküler. Böyle bir anlayış olur mu? O da terör örgütü, bu da terör örgütü. Birisi daha iyi diyemezsiniz. Avrupa’da bazı sol partiler PKK ile aynı ideolojiyi paylaştığı için onu terör örgütü listesinden çıkarmaya çalışıyor. Böyle terörle mücadele olur mu? Bana dokunmayan terör örgütü bin yaşasın anlayışı var. PYD’nin şimdi bana zararı yok, o iyidir, işbirliği yapabiliriz onunla. Ama yarın o yılan gelir sizi de sokar. Terör örgütüne destek veren birçok ülke o terör örgütleri tarafından vurulmuştur.

ABD’nin bir karar vermesi lazım, ortak olarak bizi mi seçiyor, terör örgütlerini mi seçiyor. Biz Amerikalılara, dostlarımıza Biden’a da çok açık bir şekilde PKK ile PYD’nin nasıl iç içe olduğunu verdik belgeleriyle. Kerry’ye defalarca bunu anlattım. Tepkimizi, McGurk orada Polat Can diye Kandil’den gelen PKK teröristle bir araya geldiği zaman da söyledik. PYD’nin içinde PKK’lıların nasıl yer aldığını, yönetimde nasıl olduğunu resimleriyle, isimleriyle verdik. Şimdi siz bir tane terör örgütünü terör listesine alıyorsunuz, onunla beraber olan ve başka bir yapılanma içinde olan terör örgütünü terör örgütü olarak görmüyorsunuz. Buna en hafif tabirle saflık mı diyelim, başka ne diyelim ama bu kabul edilemez.”

PYD’yi bölgedeki tüm ülkeler terör örgütü olarak görürken bazı ülkelerin terör örgütü olarak görmüyoruz demesinin akılcı bir yaklaşım olmadığını dile getiren Çavuşoğlu, “O yüzden dost ve müttefiklerimizin de bir karar vermesi lazım. DAEŞ ile mücadelede ve Suriye’de ortak ülkeler olarak biz miyiz yoksa oradaki terör örgütleri mi” diye konuştu.

‘Sayı 1 milyonu aşabilir’

Göç ve terörizm konusunun bölgeyi ilgilendiren en önemli iki konu olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, Suriyelilerin daha önce Esed yönetiminin zulmünden kaçarken şimdi buna Rusya’nın saldırılarının eklendiğini söyledi. Son dönemde 50 binden fazla kişinin Rusya’nın saldırıları sebebiyle Türkiye sınırına geldiğini hatırlatan Çavuşoğlu, bunlardan 10 binin içeri alındığını, diğer bir kısmı için de sınırın ötesinde kamp kurduklarını, gelmek isteyenleri de kontrollü bir şekilde aldıklarını söyledi. Çavuşoğlu, “Bu saldırılar devam ederse bu sayı yüz binleri hatta 1 milyonu aşabilir” diye konuştu.

Rusya’nın DAEŞ’le mücadele bahanesiyle, 65 ülkenin desteğini alan ve 114 ülke tarafında da meşru olarak görülen Suriye muhalefetini hedef aldığını, Rus saldırıların sadece yüzde 12’sinin DAEŞ’e gerisinin ise muhaliflere yönelik olduğunu aktaran Çavuşoğlu, “Rusya’nın bu saldırıları bir an evvel durdurması gerekiyor. (Rusya) arazideki sorunu daha da derinleştiriyor” ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, Türkiye’nin düzensiz göçle mücadele konusunda AB ile imzalanan ortak eylem planında üzerine düşeni yaptığını vurguladı. AB’nin Türkiye olan ilişkilerine konjonktürel bakmaması gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği destek için Macaristan’a teşekkür etti.

Macaristan Dış Ticaret ve Dışİşleri Bakanı Bakanı Szijjarto ise Ortadoğu ve dünya siyasetindeki gelişmeler nedeniyle Türkiye’nin rolünün giderek arttığına dikkati çekti.

Sığınmacı krizini ortaya çıkaran bölgesel sorunların her geçen gün daha da büyüdüğünü kaydeden Szijjarto, “Sığınmacı krizinde Türkiye saygı duyulacak adımlar atıyor. Bu konuda Türkiye-AB anlaşması çok önemli. Türkiye’nin çabalarını takdir ediyoruz” diye konuştu.

Sığınmacı krizinde tüm yükün Türkiye’ye yüklenmesinin doğru olmadığını vurgulayan Szijjarto, AB’ye bu konuda üzerine düşeni yapmaya çağırdı. Sığınmacı akını neticesinde Avrupa’nın özellikle güney sınırının savunmasız kaldığını dile getiren Szijjarto, bu durumun düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Szijjarto, “Eğer Schengen üyesi ülke sınırlarını koruyamıyorsa o zaman diğer bir ülke üzerinde savunma hattı kurulmalı. Bu hat (Yunanistan’ın) Makedonya ve Bulgaristan sınırında meydana getirilmeli. Bu konu önümüzdeki hafta düzenlenecek olan Vişegrad Dörtlüsü toplantısında görüşülecek” dedi.

“Sığınmacılara AB seviyesinde hayat sunma sorumluluğumuz yok”

Sığınmacıların komşu ülkelerde, insan onuruna yakışır şekilde yaşamalarının temin edilmesi gerektiğini söyleyen Szijjarto, şöyle devam etti:

”Bizim sorumluluğumuz evlerini terk eden insanlara AB seviyesinde hayat sunmak değil, onların kendi hayatlarını kurtarmalarına yardım etmek. Bizim hedefimiz bu insanlara ülkelerine en yakın yerde insan onuruna yakışır bir yaşam sağlamak. Bu konu Türkiye’nin yardımı olmaksızın çözülemez. Çünkü Suriye’den kaçan insanlar öncelikle Türkiye’ye sığınıyor. Biz Türkiye-AB anlaşmasını destekliyoruz ki bu insanlar ülkelerine en yakın yerde savaşın bitmesini bekleyip daha sonra da kendi ülkelerine dönebilsinler.”

Görüşmelerde terörizm konusun da ele alındığını belirten Szijjarto, AB sınırlarına kontrolsüz şekilde her gün binlerce kişinin girmesinin kamu düzenini bozduğunu ve terör tehdidini arttırdığını belirtti.

Macaristan’da yaklaşık 900 Türk öğrencinin eğitim gördüğünü kaydeden Szijjarto, iki ülke arasındaki işbirliği kapsamında Macaristan’ın 150 Türk öğrenciye burs vereceğini sözlerine ekledi.