Olay Gazetesi Bursa

Evdeki toz bizi şişmanlatıyor!

Beyaz bir eldivenle toz kontrolü yaparken elimize gelen tozlar endokrin sistemini bozan ve obezite gibi metabolik hastalıklarla ilişkilendirilen kimyasallar taşıyor.

Ev Tozu Obezliğe Neden Oluyor
 

Obezite riskleri değerlendirilirken artık beyaz eldiven testinin de yapılması gerekecek. Eğer eldivenli eliniz evdeki herhangi bir yüzeyde gezdirdiğinizde tozlanırsa, evin temizliğinden daha büyük kaygılarınız da var demektir. Kendinizi, metabolik hastalıklara yol açabilecek çevresel kirleticilere maruz bırakıyor olabilirsiniz; mesela alevlenme zorlaştırıcılar (koltuk, yastık, yatak, bebek bezinin köpüksü kısımlarında bulunuyor), ftalatlar (hormonları bozuyor), bizfenol-A gibi kimyasallara. Bu tip kimyasallar, tüketim mallarında sıklıkla bulunurlar ve vücudumuzdaki hormonları taklit edebilir ya da onlarla tepkimeye girebilirler. Hayatın ilk safhalarında kimyasala maruz kalmanın, sonraki dönemlerde kilo almakla bağlantısını inceleyen hayvan deneylerinin gösterdiği kadarıyla, bunların ”obezojen” de oldukları anlaşılmış bulunuyor. Obezojen olma ihtimalleri teyit edilmiş olan bu kimyasallar, aynı zamanda evdeki tozlarda da bulunuyorlar.
 

Yeni bulgular, ev içi toz ekstrelerinde ve evin iç ortamında genelde her yerde bulunan tozlarda tespit edilen bir grup yarı uçucu organik kimyasaldaki (YUOK’lar) adipojenik faaliyeti (yağ hücrelerinin değişime uğraması) inceleyen Duke Üniversitesi bilim insanları tarafından açıklandı. Araştırmacılar Kuzey Karolina’daki 11 evden toz numuneleri topladılar ve numunelerdeki ekstreleri bir fare preadiposit hücre modelinde test ettiler. 3T3-L1 hücreler adı verilen bu hücreler, bileşiklerin potansiyel trigliserid birikimi üzerindeki etkilerini tespit etmek amacıyla test edilen bir tür yağ hücresi türü.
 

Sonuçlar, Environmental Science & Technology bülteninde yayınlandı. Makale, ”Ev Tozu Ekstreleri ve Yarı-Uçucu Ev İçi Kirleticilerin 3T3-L1 Hücrelerde Adipojenik Aktivitesinin Karakterizasyonu” başlığını taşıyor. Makalede endokrin bozucu kimyasallar (EBK’ler) içeren küçük miktardaki ev tozunun, bir laboratuvar çanağındaki yağ hücrelerinin daha fazla trigliserid biriktirmesini tetiklediği belirtiliyordu.
 

”11 Ev tozu ekstresinden 10’u, çevresel olarak eşdeğer ortamlarda (<20 μg  toz/bölme), önemli miktarda trigliserid birikimi ve/veya proliferasyon (çabuk çoğalma) sergiledi. Yarı uçucu organik kimyasallardan 28 tanesi ise önemli miktarda adipojenik faaliyet sergiledi,” diyor makalenin yazarları. “Özellikle, piraklostrobin, dibütil ftalat, tert-bütil-fenil difenil fosfat ve izopropilatlı triaril fosfatlar (ITP’ler), rosiglitazonun indüklediği maksimuma kıyasla süper maksimal trigliserid birikimi sergiledi.” 
 

Ev tozunda bulunan 44 kirleticiyi değerlendiren bilim insanları, şişmanlığa yol açan en güçlü etkiyi gösteren kimyasalların; piraklostrobin (bir böcek ilacı); tert-bütil-fenil difenil fosfat (TBPDP), alevlenme zorlaştırıcı ve dibutil fatalat (DBP, bir plastikleştirici) olduğunun altını çizdiler. 3 μg gibi çok az miktardaki toz bile (çocukların maruz kaldıkları günlük toz miktarının çok altında) ölçülebilir etkilere neden oldu.
 

ABD Çevre Koruma Dairesi (EPA) verilerine göre, çocuklar her gün 50 mg ev tozu yutuyor. Solunan, sindirilen ya da deri yoluyla vücuda geçen ev tozu içinde muhtemelen EBK’lar da mevcut. Çevresel etik ve sürdürülebilir çevre yönetimi profesörü olan Heather Stapleton liderliğindeki Duke Üniversitesi takımı, ev tozunda EBK’ların mevcut olduğunu teyit etti. Buna ilaveten Dr. Stapleton’un takımı, ev tozunun metabolik sağlığın bozulmasına yol açmaya muktedir olan muhtemel kimyasallara maruz kalmaya yol açabileğini gösterdi.
 

”EPA’nın, çocuklar tarafından maruz kalınan toz seviyelerinin bile altındaki konsantrasyonlarda ev tozunda görülen adipojenik faaliyet tahmini, bunun insan sağlığına olan etkileri konusunda endişeleri arttırıyor. Özellikle çocuklar üzerindeki muhtemel etkileri endişe verici,” diyor çalışmanın yazarları. ”Bizim sonuçlarımız alışılmadık bir potansiyel sağlık tehdidini ortaya koyuyor ve bu faaliyete katkıda bulunması olası olan YUOK’ları, bu durumun nedeni olarak belirliyor.”
 

Metabolizmayı bozan kimyasallar, obezite ve bunlarla bağlantılı metabolik bozukluklar arasındaki ilişki, bir kaç yıl önce Parma Üniversitesi’ndeki bir çalıştayda tartışma konusu olmuştu. Çalıştayda, gelecekte metabolizmayı bozan maddelerin etkilerinin nasıl detaylandırılacağını açıklayan bir ”Parma konsensus makalesi” yayınlanmıştı.
 

”Geçtiğimiz on yıllarda vücut kompozisyonunda meydana gelen önemli değişiklikleri açıklayabilen, bilinen bir genetik mekanizma bulunmuyor,” diye belirtiliyor çalıştay makalesinde. ”Bu yüzden, gen ifadesi ve çevresel nedenlerden meydana gelen epigenetik izlerdeki stres, uyuşturucu bağımlılığı (örneğin nikotin) gibi değişikliklerin tanımlanması ve gelişme çağında karşılaşılan (uterusta ve çocukluğun erken safhalarında) bir dizi endokrin bozucu kimyasal maddenin, hayatın ileri dönemlerindeki metabolik hastalığa yakalanma riski ile ilişkisi, önemli bir odak noktası oldu.”