Yılmaz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Çamlıca’daki… İTÜ Evi’nde gazetecilerin karşısına geçtiğinde, Faruk Çelik’i izlerken eskilere gittik.
Örneğin…
Onun futbol oynadığı bizim güreş yaptığımız lise yılları gözümüzde canlandı. Ne Faruk Çelik’in siyasetçi olacağı belliydi, ne de bizim gazeteci olacağımız.
Tanışıklığımız…
55 yıl önce Faruk Abi olarak başladı, aynı çizgide devam ediyor.
Siyasi yaşamının tümüne tanıklık ettik. Yönetim kurulundan İl Başkanlığı’na, milletvekilliğinden Bakanlığa uzanan süreçlerini çok yakından izleyen ve Faruk Çelik’i iyi tanıyan biri olarak şunu net şekilde söyleyebiliriz:
“Siyasette geldiği tüm makam ve görevlere emeğiyle, alın teriyle, bileğinin hakkıyla geldi. Arkasında onu taşıyacak lobi olmadığı için, her zaman en çok çalışan olması gerektiğini hep biliyordu.”
Üstlendiği her görevi hep en iyi şekilde yaptı, hep iz bırakan oldu.
Bunca yıldır tanıdığımız Faruk Çelik’i ilk kez kendisi için açıklama yaparken izledik. Bunun bile onda eziyete dönüştüğünü tahmin ediyoruz.
Fakat…
Her zamanki gibi, lafı dolandırmadan en anlaşılır şekilde söyledi:
“Bazıları için iftira etmek sıradanlaştı. İftiraya karşı artık susmayacağım ve konuşacağım. Herkesle teraziye çıkmaya hazırım. Herkes eserleriyle konuşulsun. Taş atana taş, gül atana gül atacağım.”
Şunun da altını çizdi:
Ne duyduysam, ne biliyorsam söyleyeceğim. Kim yanlış yapıyorsa çıksın hesabını versin.”
İftiracıları…
Kadrolu, mevsimlik ve ithal olarak üç kategoriye ayırdıktan sonra ilk kez hodri meydan çağrısı yaptı.
Bursa’nın…
Son 30 yılına emek harcayan ve hizmet eden siyasetçi olarak, bazı hesapların içinde yer alıp ateşe benzin dökenleri de uyardı.
Gerçi…
Bursa için yaptıkları unutulmadı, ama Çevre Yolu’nu programa aldırıp tamamlanmasını sağladı. Hızlı treni programa aldırıp temelini attı.
Toplantıda sorulunca, “Bursa’da kalsaydım 2016’da bitmiş olurdu” dedi.
Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın yazısının tamamı için tıklayın…