Olay Gazetesi Bursa

‘İnsan bir şeyleri başarmak istediğinde üç noktayı kavramalıdır!’

Japon Yazar Haruki Murakami romanlarından hayata dair düşündürücü 20 alıntısı..

Eğer koyu bir karanlığın içindeyseniz; tüm yapabileceğiniz; gözleriniz karanlığa alışana dek öylece oturmaktır.

İnsan bir şeyleri ne kadar isterse istesin, o şeyler asla kendiliğinden çıkıp gelmez. İnsan bir şeylerden özel olarak uzak durmaya çalıştığında ise, o şeyler kendiliğinden insanın üzerine üzerine gelir.

Çıkacaksan, en yüksek kuleyi bul ve tepesine tırman. İneceksen, en derin kuyuyu bul ve dibine in.

İnsan kendisinin eksik bir parçasını bulmak umuduyla aşık olur. O yüzden de, aşık olduğu insanı düşünürken, az ya da çok hüzünlenir.

Önemli olan başkalarının düşündüğü büyük şeylerden ziyade; küçük de olsa kendi düşündüklerindir…

Tekbaşınalık, yağmurlu bir akşam üzeri, suların denize dökülüşünü izleyip durmak gibi bir duygu.

Bazen bana öyle geliyor ki, kalbimde sert bir kabuk mevcut ve çok az insan bu kabuğu delip içeriye girebilir..

Acı kaçınılmazdır, vicdan ağrısı ise bir seçimdir.

Her konuda böyledir; en faydalı bilgi, deneyimleyerek ve bedelini ödeyerek edindiğindir.

İnsan bir şeyleri başarmak istediğinde çok doğal olarak üç noktayı kavramalıdır. Ben bu ana kadar, ne kadar işi tamamlayabildim? Şu an hangi konumdayım? Bundan sonra ne yapmalıyım? İşte bunlar, temel sorulardır. Bu üç nokta elinden alınırsa, geriye korku, kendine güvensizlik ve bezginlik hissinden başka bir şey kalmaz.

Muhtemelen’lerle dolu bir dünya…

“Son zamanlarda sık sık böyle oluyor. Bir şey söylemek istiyorum ama ağzımdan tamamen farklı sözler çıkıyor… Ya da söylemek istediklerimin tam aksini söylüyorum.Sözlerimi düzene sokmak istediğimdeyse, daha çok dolaşıyorum, fikrim daha fazla yayınıyor, ne söylemek istediğim kendimin de aklından çıkıyor… Sanki ikiye bölünmüş gibiyim, ya kendimden kaçıyorum ya da kendi etrafımda dönüyorum… Merkezde sanki kalın bir direk var ve ben o direyin etrafında döne döne kendimle kovalamaca oynuyorum…”

“Paranızı, paranın alabileceği şeylere harcayın. Zamanınızı ise paranın satın alamayacağı şeylere harcayın.”

Ben aslında kendim olunca, her şeyden kaçıp kurtulunca karşılaşmak istiyordum seninle. Kendi benliğimle, kendi anılarımla ve kendi zayıflıklarımla.

Ölçülü bir hırs insanı geliştirir.

Yalnızlık, asit haline gelerek insanı eritir.

Herkes dışlanan azınlık tarafında olmaktansa,dışlayan çoğunluk tarafında olunca rahat ediyor.Karşı tarafta olmadığı için seviniyor.Hangi çağda,hangi toplumda olursa olsun temelde aynı.Çoğunluğun içinde olunca,eziyet haline gelen şeyleri düşünmeye gerek de kalmıyor.

Gönlü geniş insanları seviyorum. Vefakar insanları, kusur kapatanları,
kendi gibi davrananları; başkası olmayanları seviyorum…

İnsanın yüreğinde gerçekten derin bir yara açıldığında söyleyecek tek söz bile gelmiyor aklına.

Eğer bir sorumlu arayacaksak, bu, insanların yüreğine hükmeden hoşgörüsüzlüktür.