Olay Gazetesi Bursa

Madenci ailesinden insanlık dersi

Ermenekli aile, evlat edindikleri oğullarının maden faciasında yaşamını yitirmesinin ardından verilen evi ve hayvan desteğini almadı, verilen 105 bin lirayı da bağışladı.

Nazmiye ile Ali Gözbaşı çifti, henüz bir yaşındayken evlat edindikleri İsa Gözbaşı’nın Ermenek’teki kömür ocağında yaşamını yitirmesinin ardından verilen evi ve hayvan desteğini almadı, yardım için verilen 105 bin lirayı da bağışladı.

Çift, 44 yıl önce hayatını birleştirdi. Çok istemelerine rağmen çocukları olmayan çift, Nazmiye Gözbaşı’nın yeğeni İsa’yı bir yaşındayken evlat edindi. Evlatlarını adeta üzerine titreyerek büyüten çift, İsa’nın 23 yaşındayken su baskını sonucu madende mahsur kalmasıyla zor günler geçirdi.

Oğullarının cenazesine ulaşılmasıyla büyük üzüntü yaşayan Gözbaşı çifti, çocuklarının hasretini bir türlü dindiremiyor. Emekli maaşı ve küçük çaplı çiftçilikle geçimlerini sağlayan çift, yaşamını yitiren madenciler için sağlanan evi istemedi, büyükbaş hayvan desteğini almadı, kendilerine yardım olarak verilen 105 bin lirayı da Ermenek Kaymakamlığı’nın yaptıracağı Kur’an kursu için bağışladı.

‘YİYECEK EKMEĞİM VAR ÇOK ŞÜKÜR’

Gözbaşı, oğlunu maddi imkansızlıklarla büyüttüğünü, o hayattayken çok istediği otomobili bile alamadığını belirterek, şunları söyledi:

‘İsa’yı sırtıma alıp, bağ, bahçeye giderdim. Eşimin emekli olabilmesi için bir oğlağı büyütüp, sattım. Onun parasıyla emekli olabildi. Şimdi bize verilen parayı bağışladım. Evim olduğu için ‘ihtiyacım yok’ diye evi de almadım. Helali hoş olsun. Biz almayınca İsa’nın öz ailesine vermişler. Onlar bizden daha fakir, bir emekli maaşları bile yok. Onlar alsın, benim yiyecek ekmeğim var çok şükür. Veren el alan elden üstündür. Oğlumun mekanı cennet olsun yeter.’

TOPRAĞI ELLERİYLE KAZMIŞTI

Maden kazasının ardından arama kurtarma çalışmaları sırasında ‘su çabuk boşaltılsın’ diye toprağı elleriyle kazarken çekilen görüntüsüyle hatırlanan Nazmiye Gözbaşı, ‘Tutan elim, yürüyen ayağım, gören gözüm, her şeyimdi’ dediği oğlunu madenden sağ çıkartmaya gücünün yetmediğini söyledi. 

Oğlunu, odasında tek başına uyurken ‘sobadan zehirlenir mi?’ düşüncesiyle sürekli kontrol ettiğini, üstü açıldığında örttüğünü anlatan Gözbaşı, ‘Evladım bir saat geç gelse, ‘acaba başına bir şey mi geldi?’ diye endişelenirdim. Şimdi ise mezarına geldiğimde rahatlıyorum. Çiçekleri suluyor, oğlumla konuşuyorum. Parayla oğlum geri gelmez. Veren de Allah alan da…’ diye konuştu.