Olay Gazetesi Bursa

Müslüm filminde o sahneler neden yok?

Usta sanatçı Müslüm Gürses'in hayat hikayesini anlatan 'Müslüm' filmi gişede rekor kırmaya devam ederken Gürses'in hayatını senaryolaştıran Hakan Günday ve yöneten Ketche, Sabah Gazetesi’ne samimi açıklamalarda bulundu.

Filmde Müslüm Gürses’in kendilerini jiletle kesen hayranlarının az gösterilmesi eleştirilmişti. Ketche ve Hakan Günday bunun nedenini açıkladı.

İşte Hakan Günday ve Ketche’nin açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“MÜSLÜM GÜRSES’İN HAYATINA DAİR BİR ARŞİV YOK”

Filmde Müslüm Gürses adeta bir derviş gibi. Çok mu iyi bir adamdı?

Hakan Günday: Şunu belirtelim ki, Müslüm Gürses’in hayatına dair bir arşiv yok.Sadece o değil, arkanıza dönüp baktığınızda toplumda yer edinmiş isimlere dair yararlanabileceğiniz biyografi çalışmaları yok denecek kadar az. Biyografiler çoğaldıkça insanların zaaflarıyla bir bütün olduklarını, zaaflardan ne kadar bahsedilirse ortaya çıkmış ürünlerin o kadar değerlenmesi söz konusu olur. Çünkü o zaaflara rağmen gerçekleşmiştir tüm o hayranlık uyandıran başarılar. Bu örnekte, kendi yolunu kendi açan bir anlatım biçimiydi bu.
 

Biyografik bir ürün niye kitleleri bu kadar cezbediyor?

Hakan Günday: İstisnai ürünler ortaya koymuş her bireyin, bunu çok büyük zorluklara rağmenyaptığı bir coğrafyada yaşadığımızı düşünürsek, her biri bir ders ve tecrübe bütünü. Nekadar hoş olur, tüm bu isimleri tanıyabilsek ve çektikleri sıkıntıları bilebilsek. Neye rağmen o resimler yapıldı, neye rağmen o şarkılar yazıldı, nelerden vazgeçildi de o yoldan yüründü. Bunun toplumun farklı kesimlerinin birbirini tanıması açısından da önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanlar bu tür şeyleri izlediğinde kendi hayatlarını yeniden yorumluyorlar.

“YAŞ SINIRINA TAKILMAYI İSTEMEDİK”

Müslüm Gürses’le özdeşleşen, kendilerini jiletle kesen fanlar çok kısa gösterildi filmde. Neden?

Ketche: Çekimlere Müslüm Baba’ın gerçek fanları, ‘Jiletçiler’ geldi. Ama bir şarkı açtığımızda, bu insanlar kafalarını duvarlara vuruyorlar, kendilerini kesmeye çalışıyorlar, “Ne yapıyorsunuz?” dediğimizde, “Müslüm çalıyor, sen anlamıyorsun”diyorlar. Çok acayip görüntüler aldık ama sinemada yaş sınırı sıkıntısı var. Yaş sınırına takılmayı istemedik.
 

Hakan Günday: Müslüm fanlarının zarar verme davranışının kreşendosu zaten onun bir hayran ıtarafından bıçaklanması. O adam orada diyor ki; “Biz seninle biriz, ha kendime zarar vermişim, ha sana zarar vermişim, hepimiz aynı evrendeyiz, bir olduk, içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı yapabileceğimiz hiçbir şey yok, insan olarak değerimizin bilinmediği, bizi anlatan bir dünyada yaşamıyoruz, bu bizim protestomuz aslında”. Bunu anlatmak için o anların hepsini göstermeye gerek yok ki. O yüzden hastaneden çıkarken Müslüm Gürses’in diyaloğunu, “Onlar yas tutuyorlar” diye yazdım. Müslüm Gürses’in müziği de, bu yasın melodisi.

“BEBEĞİN ÖLDÜRÜLMESİ ŞİDDETİN DORUĞU”

Peki ya Muhterem Nur’a yönelik şiddet sahneleri, neredeyse yok gibiydi?

Hakan Günday: O azlıkla bile derdini anlattığını düşünüyorum. Annenin ve bebeğin öldürülmesi şiddetin doruğu. Bu davranışa maruz kalmış birinin, o an için konuyu atlatmış görünse de içinde travma kalmamış olması mümkün değil. Şiddet, nesilden nesle aktarılan bir zincir. Bu zincir bir noktada kırılınca hikaye oluyor. O da iki kişinin bunu sorun olarak görüp, çözülmesi gerektiğini düşünmesi. Muhterem Hanım’la bunu çözüyorlar. Filmdeki o sahne şiddet sarmalının durduğu nokta. Muhterem Hanım durumu “Biz birbirimizi tamir ettik” diye tanımlıyor.