Olay Gazetesi Bursa

Otizmli oğlu her sabah ‘Baba’ diye uyanıyor

Otizmli babası Aydın Çayan, 25 yaşındaki oğlu Ege ile kıyafet seçiminden yemek yemesine, tedavi sürecinden eğitimine kadar yakından ilgileniyor

Aydın Çayan, yıllar önce otizm teşhisi konulan oğlu Ege Çayan’ın gelişimi için verdikleri mücadeleyi anlattı.

Kıyafet seçiminden sakal traşına, kahvaltısının hazırlanmasından eğitimine kadar otizmli oğlunun hayattaki en büyük destekçisi olan baba Çayan, onunla vakit geçirmekten keyif duyuyor.

Cumhuriyet savcısı Çayan, çocukları otizmli olan ailelerle beraber 9 yıl önce kurduğu Otizm Vakfının da başkanlığını yürütüyor.

“EGE İLE HAYATA BAKIŞ AÇIMIZ DEĞİŞTİ, SABRIMIZ ARTTI”

Otizmli çocuklara gösterilen ilgi ve sevginin önemine işaret eden Çayan, oğullarına sevgilerini hiçbir zaman eksik etmedikleri söyledi.

Ailelerin çocuklarıyla ilgili her türlü sorumluluğu alması gerektiğini, çocukla bağın ancak bu şekilde güçleneceğini dile getiren Çayan, mesafeli bir babalıkla bunun mümkün olamayacağını belirtti.

Oğlunun özellikle kendisine çok düşkün olduğunu ifade eden Çayan, “Bir babanın çocukla bağının güçlü olabilmesi için ona emek vermesi gerekiyor. Böyle bir tutumum vardı benim ama Ege’nin otizmli olduğu ortaya çıktıktan sonra sevgim, yakınlığım, emeğim artarak devam etti” diye konuştu.

Oğluyla ilişkisinin çok iyi olduğunu anlatan Çayan, “Ege çok küçük yaşlardayken doktora kontrole gittiğimizde hastanede ‘Anne’ değil ‘Baba’ diye ağlardı. Birbirimize bağlılığımız o zamandan beri vardır” dedi.

“ÇOK ZOR GÜNLER DE GEÇİRDİK”

Otizmli çocukları olan babalara tavsiyede bulunan Çayan, “Ege ile hayata bakış açımız değişti, sabrımız arttı. Çok zor günler de geçirdik. Günlerce uyumadığı günler olabiliyor. Derdini söyleyemez, sizin anlamanız gerekebilir. Sürekli takip edeceksiniz. Çocuğun size güvenmesini sağlayacaksınız.” ifadesini kullandı.

Bir baba olarak oğlunun her şeyiyle ilgilendiğini aktaran Çayan, şu değerlendirmede bulundu: “Her babanın bunu yapması gerekir. Okul çağında yanında refakatçi ablaları, abileri oldu ama ben de hep yanında oldum, işimi ona göre ayarladım. Okulun bir öğrencisi gibiydim. Otizmli ailelerin sıkıntıları okul çağından sonra başlar. Çünkü sosyal yaşam ve iş hayatına girme açısından çocuklar için hiçbir planlama yok. Biz çocuklarımızın iş yapabileceğine inanıyoruz. Çocuklar eve kapanmamalılar.”

Oğlu ile vakitlerinin büyük çoğunluğunu vakıfta geçirdiklerini anlatan Çayan, “Sabah gözünü açtığı andan itibaren ‘Baba’ der. Kıyafetlerinin temizliğine, giyinmesine, kahvaltısına kadar destek olmaya çalışırım. Dışarıda ise mümkün olduğunca konuşarak sosyalleştirmeye çalışırım.” dedi.

Okul çağı sürecinde oğullarına özel eğitim aldırdıklarını dile getiren Çayan, özel eğitim sürelerinin yetersiz olduğunu ifade etti. Çayan, otizmli çocukların toplumdaki kabulü ve otizm tanısı konulması açısından farkındalığın oluşturulması, bunun için toplumun her kesiminin eğitilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Otizmli çocukların ailesinin yaşadıkları zorlukları daha kolay aşabilmesi için vakfı kurduklarını aktaran Çayan, burada spor, özel eğitim ve rehabilitasyon, iş ve mesleki eğitim birimlerinin bulunduğunu söyledi.