Olay Gazetesi Bursa

Özgecan’ı en son o görmüştü

Mersin'de geçen Çarşamba akşamı evine dönerken katledilen üniversiteli Özgecan Aslan’ın ölüme gittiği günü birlikte geçirdiği sıra arkadaşı B.’nin babası Selçuk G.’ye Al Jazeera Türk'e konuştu.

Kızının böylesine insanlık dışı bir olayla anılmasını istemediği için onu saklamaya çalıştığını belirten Selçuk G., “Olay üzerine hemen özel otomobilimle Tarsus’a geldim, kızımı kaldığı yurttan alıp eve götürdüm. Ayakta duracak hali yoktu, buhran geçiriyordu, bu ruh halinden hâlâ sıyrılabilmiş değil. Sürekli ‘Böyle bir şey nasıl bizim başımıza geldi’,  ‘İnanamıyorum, nasıl olur’ diye söylenip duruyor” dedi.

 

‘Vahşetin travmasını benim ailem de yaşıyor’

  

Olaydan son derece müteessir olduklarını vurgulayan Selçuk G., talihsiz Özgecan’ı kendi kızı gibi gördüğünü ve bu vahşetin yarattığı travmayı kendi ailesinin de yaşadığını söyledi.

  

“Bu çocuklar daha 19 yaşında. Alışveriş yapıyorlar, bankada işleri varmış, onları hallediyorlar. Sonra kızım yurduna gidiyor, hatta kızcağızın telefonu bozukmuş, benim kızımın telefonundan annesini mesajla bilgilendiriyorlar. Bir gün sonra geldikleri yerleri göstermiş kızım polislere. Sonra talihsiz yavrunun, yani arkadaşının elbiselerini göstermişler. Bu yüzden kızım buhran yaşıyor. En çok sevdiği arkadaşı o.”

 

Kızını, kendine gelmesi, toparlanması için eve götürdüğünü söyleyen Selçuk G., “Cenazeyi göstermemişler. Herhalde buna dayanamazdı. Üç kızım var benim. Hepsi etkilendi bu olaydan. Etkilenilmeyecek gibi mi allahaşkına? İnanılır gibi değil; çocuğunu büyütüyor, okusun diye gönderiyorsun. Böyle bir şey nasıl oluyor inanamıyorum. Senin de, benim de çocuğumuzun başına gelebilirdi bu. Bu nasıl bir canilik, kurgulanacak bir şey değil, olamaz yani. Kalabalık bir sülaleyiz biz burada, hepimiz perişan olduk. Tüm Türkiye ayakta, bu alçaklıktan, bu adilikten nasıl etkilenilmez? İnanın ailesinden daha çok üzülüyorum ben. Kızım bir toparlasın kendini, psikolojik destek aldıracağım” dedi.

‘Eğitimine devam etmesini istiyorum’

 

 Kızının her şeye rağmen eğitimine devam etmesini istediğini de belirten Selçuk G., “Aynı Özgecan gibi yüzde 50 bursla aynı bölümde okuyordu benim kızım da. Hayat devam ediyor ve kızımın okuluna, eğitimine devam etmesini istiyorum, Onca emek harcadı, eğitim öğretim hayatına dönmesini istiyorum. Yine aynı okuluna gidecek, aynı yurdunda kalacak. Tabii kendisi ister mi bilemem. Bunun psikolojisini kaldırmak zor gelebilir ona. Gittiği her yerde o gelecek aklına. Eğer gitmek istemezse de zorla gönderemeyiz. Ama o zaman da yine sınava girer, başka bir okul kazanır. Ama mutlaka okuyacak, eğitimini tamamlayacak” dedi. Selçuk G. şöyle devam etti:

 

“Ama tabii her gittiği yerde böyle insanlar olabilir. Özgecan onun kardeşi gibiydi. O da bizim çocuğumuz. Türkiye kan ağlıyor, o yavrucağın durumunda benim kızım da olabilirdi. Ateş düştüğü yeri yakıyor elbette.”

 

 ‘Gittikleri yer pavyon değil ki’

 

 Bu vahşetin okulda veya başka bir yerde de yaşanabileceğini söyleyen Selçuk G., kendi çocuğunun da o minibüse binebileceğine işaret etti:

  

“Takdir edersiniz ki kızımın medyada yer almasını istemedim. Bu olayın öğrenim hayatını etkilemesini istemiyorum. Yani olacak şey değil. Orası ıssız bir yer değil. Gittikleri yer alışveriş merkezi, pavyon değil. İşlerini, güçlerini, banka işlerini, alışverişlerini yapmışlar. Bindikleri yer kalabalık bir yer. ‘Olmasaydı, gitmeseydi’ demek doğru değil. Ne diyelim, diyecek bir şey yok. Okulda da olabilirdi. Çok geç bir saate de kalmamışlar aslına bakarsanız. Saat gece 1, 2 değil. Akşam 8 gibi çıkmışlar, önce benim kızım binmiş. Benim çocuğum da o minibüse binebilirdi. Benim çocuğum aynı durumda olabilirdi şimdi. Sürekli ailelerini haberdar etmişler.”

  

‘Taziyeye ailece gideceğiz’

 

 Selçuk G. kızının cenazeye gitmeyişini de şu sözlerle açıkladı:

 

“Kızım gitmedi, gidecek durumu yoktu. Ona olanları unutturmak için elimden geleni yapmaya çalıştım. Oraya ne şartlarda gidecekti. Düzelince ailecek gidip taziyelerimizi bildireceğiz. Çocuğum bunalıma düştü. Allah göstermesin kafayı bozmasından korkuyorum. Hatırladıkça ağlıyor. Böyle bir ortamda onu nasıl cenazeye götürürdüm. Elinden gelen her şeyi yaptı kızım, aileyle birlikte o stresi yaşadı. Allah kimsenin başına vermesin. Nasıl bir stres bu, kızım perişan halde.”