Olay Gazetesi Bursa

Soruşturma Raporu Genel Kurul’da

TBMM Genel Kurulu'nda, Soruşturma Komisyonu Raporu görüşüldü. Eski Ekonomi Bakanı Çağlayan'ın Yüce Divan'a sevk edilmesini içeren önergenin gizli oylaması yapılıyor.

TBMM Genel Kurulu’nda, dört eski Bakan ile ilgili Soruşturma Komisyonu Raporu’nun görüşülmesine başlandı.

 

TBMM Genel Kurulu’nda, gündemdışı konuşmaların ardından Danışma Kurulu önerisi ele alandı. Öneride; Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski AB Bakanı Egemen Bağış, eski İçişleri Bakanı Muammer  Güler, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkındaki iddialarla ilgili kurulan Soruşturma Komisyonu Raporu’nun bugün ele alınması ve Genel Kurul’un görüşmelerin bitimine kadar çalışması yer aldı. 

 

Önerinin kabul edilmesinin ardından CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın çiftçilerin zararların karşılanmasına ilişkin yasa teklifinin doğrudan gündeme alınması önerisi görüşüldü. Tezcan, konuşmasında, Genel Kurul’da Soruşturma Komisyonu raporunun ele alınacağını hatırlatarak, “Bugün yapacağımız oylamada Yüce Divan yolunu açmazsak muktedirlerin suç işleme imtiyazını kabul etmiş oluruz. Bugün Yüce Divan yolunu kapatırsak Siyasi etik Yasası’nı görüşme ehliyetini de kaybetmiş oluruz” dedi. 

 

Öneri üzerinde konuşan CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ise AK Parti Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu’nun sosyal medyadaki Cumhuriyet ile ilgili mesajına işaret ederek, “Babuşcu’ya kimse bir şey söylemedi, destek verir anlayışına girdiler. Zeka kontrolünü edemeyen Babuşcu, Cumhuriyet ile uğraşmasın. Cumhuriyet ile uğraşanlara pabuç bırakmayız” diye konuştu. Tezcan’ın önerisi kabul edilmedi. 

 

Genel Kurul’da, daha sonra Soruşturma Komisyonu Raporu’nun görüşülmesine geçildi.  

 

Öte yandan, hakkındaki Soruşturma Komisyonu Raporu görüşülen eski İçişleri Bakanı Muammer Güler de Genel Kurul’a geldi.

 

Bayraktar: “Konuşmayacağım”

 

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Genel Kurul’a gelişinde, “Gazetecilerin konuşmayacak mısınız?” sorusuna, “Konuşmayacağım. Niye konuşmayacağım? Benim yakın dostlarım ve arkadaşlarım konuşmamanın daha hayırlı olacağını bana söylediler. Arkadaşlarımın bu temennisine uymak durumundayım” yanıtını verdi.

 

“Konuşmak mı istemiştiniz” sorusu üzerine de Bayraktar, “Konuşmak istemiştim, halen de istiyorum” dedi. Bir gazetecinin, “Yerinizden söz alacak mısınız?” sorusu üzerine, “Bu kadar yeter. Bakın sizi seviyoruz, siz de beni sevin, sevgiye ihtiyacımız var” diye konuştu.

 

“Deliller hukuksuz” 

 

Dört eski bakan hakkındaki Meclis Soruşturma Komisyonu raporunun görüşüldüğü ve Yüce Divan oylamasının yapılacağı TBMM Genel Kurulu’nda konuşan AK Parti milletvekilleri, eski bakanlar hakkındaki delillerin hukuksuz olduğunu ve 17-25 Aralık operasyonunun darbe teşebbüsü olduğunu ifade ettiler.

 

Komisyonun Başkanvekilliğini yapan AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, komisyonun gizli olması gereken çalışmalarının basına sızdırıldığını, kamuoyuna farklı bilgilerin aktarıldığını söyledi. 

 

Ses kayıtlarına ilişkin adli tıp raporunun da farklı yansıtıldığını belirten Tunç, “Halbuki rapor, tapelerle CD arasındaki cümlelerin uyup uymadığıyla ilgiliydi. Ses kaydının montaj olup olmadığına ilişkin adli tıp raporu yok” diye konuştu. 

 

Tunç konuştuğu sırada CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, “Hırsızlık yapan kızım Fatma da olsa mutlaka cezalandırırdım” hadisinin yazılı olduğu dövizi salona gösterirken, TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı tarafından uyarıldı. Bahçekapılı, “Basın fotoğrafını çekti. Çok ciddi bir konuyu görüşüyoruz. Lütfen pankartı” kaldırın dedi. Özkes, dövizi sırasına koydu. 

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma belgelerini ihbar kabul ettiklerini anlatan Tunç, komisyonun delil araştırması yaptığını ifade etti. Tunç, soruşturmada çok sayıda hukuka aykırılık tespit ettiklerini vurgulayarak, soruşturmanın doğrudan iletişimin denetlenmesiyle başladığını kaydetti. Özel ve dinlenmesi yasak görüşmelerin kayda alındığını, süresini aşan ve geçmişe dönük izleme ve dinleme kararları alındığını anlatan Tunç, Anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre kanuna aykırı bulguların delil olarak kullanılamayacağını, bu delillerle suçluluğun ispat edilemeyeceğini söyledi. 

 

Tunç, komisyonun eski bakanlara isnat edilen konularda maddi gerçeği sonuna kadar araştırdığını belirterek, Yüce Divan’a sevketmeme kanaatine vardıklarını ifade etti. 

 

“Hukuka aykırı delillerle karar verilemez”

 

Yılmaz Tunç, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve eski AB Bakanı Egemen Bağış hakkındaki iddialarla ilgili yeterli delil bulunmadığından, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında ise üzerine atılı suçları işlediğine dair hiçbir delil elde edilemediğinden Yüce Divan’a sevketmeme kararı verildiğini anımsattı. 

 

Komisyonun kararını hukuk çerçevesinde verdiğinin altını çizen Tunç, şöyle konuştu:

 

“Üyeler karar verirken belgelere, bilirkişi raporlarına, savcılıkların kesinleşmiş takipsizlik kararlarına dayanmıştır. Kimse komisyondan hukuka aykırı delilleri baz alarak, karar vermesini bekleyemez. Görüldüğü anda imha edilmesi gereken bakanlarla oğulları, eşleri arasındaki konuşmalar, geçmişe dönük dinleme kararları, ileri tarihli dinleme kararları, aynı IP numarasından defalarca atılan isimsiz ihbarlar, dinleme ve izleme kararlarının altından asılsız çıkan ihbarlara rağmen uzatma kararları, tüm şüpheliler belirlendiği halde davanın açılması için aylarca uygun gün beklenmesi, birbiriyle ilgisi olmayan dosyalar için aynı gün operasyonlar yapılması… Kimse bunların, ceza hukukunun amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için yapıldığını söyleyemez. Bir soruşturmada bu kadar hukuka aykırı delil bir araya geliyorsa, Anayasa ve ceza hukukunun evrensel kuralları çiğneniyorsa, burada yargısal faaliyet değil, siyasi girişim vardır.”

 

Sataşmadan söz alan CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü, hiçbir konuda İçtüzük ya da Anayasayı ihlal eden çalışma içine girmediklerini, hukukun gerekleri ve vicdanlarına göre karar verdiklerini söyledi.

 

Dört eski bakan ile ilgili tespit ve delillerini ortaya koyduklarını ifade eden Köprülü, bunu muhalefet şerhlerine yazdıklarını anlattı. 

 

Köprülü, 22 Aralık 2014’te karar alması gereken komisyonun toplantısının neden 5 Ocak 2015’e ertelendiğinin açıklanması gerektiğini, Komisyon Başkanı AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü’nün bugün Genel Kurul’da olmamasının dikkatlerinden kaçmadığını belirtti. 

 

“Yargının omzundan meşru siyasete ateş açıldı”

 

AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Akış da 17-25 Aralık soruşturmasında delillerin toplanmasında hukuka aykırı yol izlendiğini ifade etti. 

 

Türkiye’de 12 yıldır ortaya konan cesaret neticesi küresel akıl tarafından daha önce 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’ta kusursuz işletilen sistemin artık çalıştırılamaz halde olduğunu dile getiren Akış, şöyle devam etti: 

 

“17-25 Aralık da tıpkı 27 Nisan muhtırası, kapatma davası, Cumhurbaşkanlığı seçimi, 7 Şubat’taki MİT kalkışması, Gezi gericiliği gibi çalıştırılamamış ve milletin iradesine sahip çıkması sonucu akim kalmış darbe teşebbüsüdür. Paralel örgüt, 17-25 Aralık’ın mimarıdır. Operasyonun arka planını inkar etmek için ya siyaseten kör ya da operasyonun uygulayıcısı olmak gerekir. Karşımızda masum bir polisiye operasyon yoktur. Karşımızda taşeron sıfatıyla yürüttükleri savaş için günlerce, aylarca, yıllarca mühimmat biriktiren yapı vardır. 17-25 Aralık yolsuzluk iddialarının, siyasete karşı kullanılan silahta susturucu vazifesinden başka anlamı yoktur. 

 

Türkiye’de vesayetin sözcüsü ve aklı hiç değişmemektedir. Nasıl ki 27 Mayıs, itibarsızlaştırma ve yolsuzluk algısı, kaçarken yakalanma algısı üzerinden çalıştırılmışsa, 17-25 Aralık da aynı şekilde itibarsızlaştırma ve kaçtı kaçacak algısı üzerinden yönetilmeye çalışılmıştır. Paralel örgütün kurşun askerlerine dönüşenlerin ısrarla yargı koridorlarına hapsetmek istediği ve meseleye sadece bu zaviyeden bakmamızı salık verdikleri şekilde 17-25 Aralık’a bakmamız mümkün değildir. 17-25 Aralık’ta yargının omzundan meşru siyasete ateş edilmiştir. 17-25 Aralık hukuki sonuç alma değil, siyasi sonuç alma gayretidir.

 

17-25 Aralık, 7 Şubat MİT kalkışmasından ve oradan Cumhurbaşkanımız’a yürünmesinden bağımsız değerlendirilemez. 17-25 Aralık, Türkiye’yi dünyaya ‘teröre destek veren ülke’ olarak tanıtmak için MİT TIR’larının durdurulmasından ayrı değildir, Dışişleri’ndeki özel toplantının dinlenmesinden ve servis edilmesinden ayrı değildir. 17-25 Aralık montaj ses kayıtlarından, savcı müsveddesinin ‘bu devletin sahibi biziz’ edasıyla emniyeti basmasından ve hukuksuz fezleke dayatmasından ayrı değildir. 17-25 Aralık’ı bu süreçlerle değerlendirmeliyiz. 17-25 Aralık’ı bu süreçlerden ayrı tutmak, siyasete ve milli iradeye yapılan müdahaleleri himaye etmek ve meşrulaştırmak anlamına gelecektir.”

 

“Özal’ın tavrını bekliyoruz”

 

CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, dört eski Bakan konusunda AK Parti’den,  “Özal’ın tavrını” beklediklerini  ve “ahiretlerini başkalarının dünyası için feda etmemeleri” gerektiğini söyledi.    

 

Özgündüz, TBMM Genel Kurulu’nda dört eski Bakan ile ilgili Soruşturma Komisyonu Raporu üzerinde yaptığı konuşmada, yaklaşık bir yıldır ülke gündemini işgal geden “şüpheli bakanlar”ile ilgili raporun oylanacağını belirterek,  “Bu Raporu ne kadar okudunuz, dayanağını oluşturan belgeleri incelediniz mi, bilmiyorum. Ben okudum notlarımı aldım. Komisyon çalışırken AKP’nin bir kısım üyelerin sordukları sorularla gerçeğe ulaşma niyeti ve gayreti olduğunu düşünerek umutlanmıştım. Ancak öyle olmadı” dedi. 

 

Milletvekillerinin vicdanlarına seslenmek istediğini ifade eden Özgündüz, vakayı inkar edenin olmadığını savundu. “Saati inkar eden yok; zaten Bakan da inkar etmiyor. ‘Aldım, olaydan sonra mal bildiriminde bulundum, Rıza’ya da parasını ödedim. Bir otelin belgesiyle…’Raporun içinde var” diyen Özgündüz, bir belgeyi göstererek, “Saat bedeli 240 bin Avro bedelini Zafer Çağlayan’dan teslim aldım” yazan belgenin incelenmesini istediklerini, ne zaman yazıldığı ve el yazısı kime ait olduğunun incelemesinin bile yapılmadığını söyledi.

 

Özgündüz, “Bu alınmış mı, vaka var mı, var. Argo tabiriyle yerseniz…Komisyon yemiş ama siz yiyecek misiniz bilemiyorum. Bakan’ın kardeşine, paralel yapı diyorsunuz ya Bankasya’dan iki milyon 465 bin lira havaleyi var. İnkar eden var mı, yok. Bunun kaynağı nedir diye soruyoruz. ‘Efendim düğünde takılan takıları bozdurduk, bunun karşılığı kardeşin hesabına, oradan da bana geçti.’  Sabit. Yani delil sadece telefon tapeleri değil ki…Simay Altın’da bozdurulmuş; 31 Ekim 2012… Kaan Çağlayan’ın düğününde mi takıldı bu takılar? Oğlunun düğünü 12 Nisan 2013… Bu belge ne diyor; 24 ayar 25 kilo altın. Allah aşkına takı 24 ayar mıdır? 24 ayar saf altındır, külçedir. Siz kimi kandırıyorsunuz,  siz milletle dalga mı geçiyorsunuz. Yani Ziya Paşa’nın dediği gibi herkesi kör, alemi sersem mi sanırsınız, milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz?” diye konuştu.

 

“Komisyon bir aklama komisyonuna dönüştü”

 

HDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız, kendisinin de Meclis Soruşturma Komisyonu üyesi olduğunu, ancak komisyonun bir aklama komisyonuna dönüştüğünü görerek, ayrıldığını belirtti. 

 

Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya olunduğunu ileri süren Yıldız, “Muhalefet partilerinden herhangi birisi CHP, MHP veya HDP, geçmişte hükümet olup bakanlarından herhangi birisi eğer bu iddiaların yüzde 1’i ile itham edilseydi herhalde 40 tane komisyon kurulur, 40 sefer Yüce Divan’a sevk edilirdi” diye konuştu. 

 

Meclis Soruşturma Komisyonu’nun çalışma usullerini ve Komisyon Başkanı Hakkı Köylü’nün tutumunu eleştiren Yıldız, kurulan komisyonun yargısal bir faaliyet gösterdiğini, üyelerin bağımsız ve tarafsız olmaları gerektiğini, ellerini vicdanlarına koyarak ve dosyalara bakarak karar vermelerinin beklendiğini vurguladı. 

 

Rüşvetin sistemsel ve kalıcı bir olay olduğunu, tüm iktidarlar döneminde iddiaların yaşanabildiğini, ancak önemli olanın bunları araştırmak ve gereğini yapmak olduğunu vurgulayan Yıldız, kurulan MeclisSoruşturma komisyonunda yer alan üyelerin de hangi partinin mensubu olduklarını önemsemeden, çalışmalarının arzu edildiğini söyledi. 

 

Komisyon divanının oluşturulmasında, objektifliğin sağlanması ve güvenilirlik için muhalefet partilerinden üyelerin de yer alması gerektiği görüşünü dile getirdiklerini, ancak bunun dikkate alınmadığını, başkan ve diğer divan üyelerinin AK Parti’li üyelerden seçildiğini aktaran Yıldız, Komisyon Başkanı’nın tutumuna ilişkin Meclis Başkanına müracaat ettiklerini, “komisyon yargısal faaliyet gösterdiği için işine karışamam” yanıtı ise bir kaç gün sonra basından aldıklarını anlattı.

 

Yıldız, Komisyon Başkanı Köylü’nün, Meclis’e gelen dosyaların bir nüshasını komisyon üyelerinden önce avukatlara verdiğini, şahitlerin şüphelilerin akrabalarından seçildiğini, böylece ifade vermekten çekilebilmelerinin önünün açıldığını, komisyona konu eski bakanlara da en olmayacak günlerde çağrıda bulunulduğunu ileri sürdü. 

 

Köylü’nün kararları komisyon üyelerine danışmadan aldığını da savunan Yıldız, “Bizim komisyondan çekilmemize sebep olan bardağı taşıran son olay, komisyon üyelerinden hiçbirisiyle toplantı yapmadan mahkemeden yayın yasağı getirildi. Bu gerçekten artık bizim orada kalamayacağımızı, işlevsiz olduğumuzu bize gösterdi” diye konuştu. 

 

“Takdir Meclis’in” 

 

Haklarında Yüce Divan oylaması yapılacak olan dört eski bakandan TBMM Genel Kurulu’nda bulunan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski AB Bakanı Egemen Bağış ile eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar konuşma yapmadılar. 

 

Meclis Soruşturma Komisyonu raporu üzerinde siyasi parti grupları adına yapılan konuşmaların tamamlanmasından sonra TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı eski bakanların konuşma yapıp yapmamaları konusunda eski bakanların isimlerini okudu. 

 

Bahçekapılı’nın, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın notu olduğunu belirtmesine muhalefet partili milletvekilleri tepki göstererek, “Böyle bir usul var mı?” dedi.

 

Bahçekapılı, Çağlayan’ın annesinin vefatı dolayısıyla Genel Kurul’a katılamadığını ifade ederek, annesi Perihan Çağlayan’a rahmet diledi.

 

Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, yerinden söz isteyerek, “Soruşturma Komisyonuna verdiğim sözlü ve yazılı ifademe ilave edecek bir şey yok. Takdir Yüce Meclisin” dedi.

 

Eski AB Bakanı Egemen Bağış da yerinden söz alarak, “Hakkımızdaki iftiralarla ilgili gerek başsavcılık gerek komisyon gerekli kararları vermiştir. Komisyon kararına saygı duyuyorum. Takdir Yüce Meclisin” diye konuştu. Bu sırada bazı CHP’li milletvekilleri Bağış’a “Kürsüye gel” diye seslendi.

 

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise konuşma yapmadı ve yerinden “Teşekkür ederim” dedi.