Olay Gazetesi Bursa

‘Tiyatrocuların değerini anladılar’

Molière'in 'Kibarlık Budalası'nı 8 yılı aşkın süredir aralıksız sahneleyen usta sanatçılar Haldun Dormen, Göksel Kortay ve Hakan Altıner, dizilerde de artık gerçek tiyatrocuların değerinin anlaşıldığını düşünüyorlar.

Röportaj: ÜNAL ÖZBAY

Türk tiyatrosunun yaşayan efsanesi 89 yaşındaki Haldun Dormen’in Göksel Kortay ve Hakan Altıner’le bir araya geldiği ‘Kibarlık Budalası’, 8 yılı aşkın bir süredir aralıksız sahneleniyor. Haldun Dormen’in ilerleyen yaşna rağmen sahnede hereksi kendine hayran bıraktığı oyun öncesi bir araya geldiğimiz ustalar, gerek Türk tiyatrosunu gerekse ekranda yaz kış bitmek bilmeyen dizi furyasını değerlendirdi. Tiyatronun yeniden altın çağını yaşadığını düşündükleri Türkiye’de bir dönem mankenden şarkıcıdan geçilmeyen dizilerin de artık gerçek tiyatrocuların değerini anladıklarını ve oyuncu seçimlerini bu kriterle yaptıklarını düşünüyorlar.

Kibarlık Budalası yıllardır aralıksız sahnelenmesine rağmen seyircinin oyuna ilgisi azalmadan artıyor. Bunun sırrı nedir?

Haldun Dormen: ‘511. temsili sahneledik. Bunun sırrı bence Molière. Molière’in dehası. Bu oyun Fransa da dahil olmak üzere hiç bir ülkede bu kadar uzun süre oynanmadı. Bence bizim ki dünya çayında bir rekor.’

Göksel Kortay: ‘Çok iyi bir kadromuz var. Oyun hiç bozulmadan devam ediyor. Bu kadar uzun süren bir oyun normalde sarkar. Ama bizim kadromuz o kadar titiz ki gayet iyi devam ediyor. Tabii Haldun Dorme’nin olması oyuna ayrı bir renk katıyor. Molière ve tüm bu detaylar bir araya gelince sahnede bir tılsım oluştu. 54 yılık tiyatro hayatım boyunca 8-9 yıl aralıksız oynanan oyun çok az gördüm.’

Oysa biz uzun yıllardır özel tiyatroların hep yaşadığı problemleri duyarız. Genelde seyirci bulamamaktan yada Türk halkının tiyatroya olan ilgisizliğinden yakınırlar. Fakat siz bunun tam tersini kanıtlamış durumdasınız…

Haldun Dormen: ‘Ben buna katılmıyorum. Tiyatroda bir problem yok. Eğer iyi oyun varsa salon doluyor. Ayrıca artık alternatif tiyatrolar var. Alternatif tiyatrolar bence Türk tiyatrosuna yön ve enerji veren topluluklar. Onlar çok güzel seyirci buluyorlar.’

Göksel Kortay: ‘İyi bir oyun, iyi bir kadroyla sergilendiği zaman seyirci o oyunu zaten kendisi bulup gidiyor. Ben bunca yıllık tiyatro yaşamımda hep bunu gördüm.’

 

GÖZÜMÜZ ARKADA KALMAYACAK

Bu durumda gözünüzün arkada kalmadan sahneyi devredebileceğiniz yeni oyuncular var mı?

 

Haldun Dormen: ‘Ben isim vermeyeyim ama alternatif tiyatroların olması gözümün arkada kalmaması için çok önemli bir neden. Onlardan çok umutluyum. Türk tiyatrosunda artık yeni bir kıvılcım var.’

Göksel Kortay: ‘Gelecekten umutluyum ben de. Çok iyi oyuncular yetişti. Hepsi eğitimli, kültürlü ve yetenekli. İyi bir genç kadro yetişti tiyatroda. Çoğunu da biz yetiştirdik. Bizim öğrencilerimiz. Bu yüzden de hem gurur duyuyoruz, hem de seviniyoruz. Türk tiyatrosunun geleceği çok iyi ellerde. Tabi ben gençler derken benim için genç artık 45-50 yaş aralığı oldu.’

Hakan Bey, tiyatro için bahsettiğimiz sorun farklı bir şekilde ekranda da karşımıza çıkıyor. Seyirciden ilgi görmeyen, dolayısıyla reytinglere yenilen diziler artık birinci bölümden itibaren bile yayından kalkıyor. Dizilerin vazgeçilmez ustalarından biri olarak siz bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

Hakan Altıner: ‘Dizi meselesi bambaşka bir dünya. Türkiye’de son dönemde dizi oyunculuğu diye yeni bir kavram oluştu. Büyük bir oyunculuk, tiyatro eğitimi gerektirmeyen kişilerin oluşturduğu bir kitleden bahsediliyor bu kavramda. Ama ben bu kavramı kabul etmiyorum. Ben artık dizilerde oynarken şunu gözlemliyorum; son dizim İstanbullu Gelin’de yapımcı da yönetmen de bütün oyuncuların tiyatro kökenli olmasına büyük özen gösteriyorlar. Çünkü tiyatro sahnesinin kendine has bir ahlakı var. O sete de yansıyor. Geleneklere saygı var, disiplini var. Tiyatrocuların derdi ekranda yüzünü göstererek bir anda ucuz bir şöhrete kavuşmak değil. Bu işi hakkıyla yapmak. Dizilerde bir dönem manken furyası vardı. O fırtına dindi. Hatta şu anda ekrana bu yolla gelen ama kendini çok işi geliştiren bir sürü isim var. Kıvanç Tatlıtuğ bunun en güzel örneğidir mesela. Çocuk bu işi kafaya taktı. Başardı.’

Göksel Kortay: ‘Mankenlerin bu işe girmesine ben de karşıyım. Bana derler sana ne, sen ne karışıyorsun. Ama benim bir sürü öğrencim var. Bu işe bu kadar emek vermiş, baş koymuş eğitim almış, çalışmış. Onlar iş bulamıyor. Diğerleri buluyor onlara üzülüyordum. Ama şimdi Hakan’ın da dediği gibi Kıvanç Tatlıtuğ mankenlikten gelmiş ama kendini bu işe adamış ve oyuncu olmuş.’ 

 

ÖZCAN’IN OYUNCULUĞUNU BEN KEŞFETTİM

Hakan Altıner: ‘Oyunculuğu çok severseniz seçmelisiniz. Bu bir yaşam biçimi. Kendinizi buna göre kurgulamanız gerekir. O sevdanın peşinden giden insanların bana göre başarısız olma şansı yok. Çünkü yetenek çok soyut bir kavram. Oyunculuk bana sorarsanız zeka ve çalışkanlık gerektirir. Bu ikisini birleştirip severse oyunculuğu çok uzun süre yapar kişi. Yine Özcan Deniz, bence çok iyi bir örnek. Özcan Deniz şarkıcıyken ilk tiyatro denemesini benimle yaptı. Bir müzikal hazırlıyordum, sonra başka nedenlerden dolayı olmadı. Ama daha o zaman ben Özcan’daki oyunculuk kumaşını keşfetmiş ve bundan oyuncu olur demiştim. Hakikatten kafaya taktı bu işi. Bugün karşımda dört dörtlük bir oyuncu görüyorum. Sonuç olarak bize hep sorulan bir soru var; oyuncu olmak istiyorum ne yapayım? İmkan varsa eğitimini alsınlar. Ama nerede eğitim alacaklarına çok dikkat etmeliler. Bunun için çok ciddi kurumlar olduğu gibi bunu yalnızca para kazanma aracına çevirmiş ajanslar da var. O eğitimi dikkatli seçsinler. Ama olmadı mı, mutlaka herhangi bir bölümde üniversite eğitim almalılar. Çünkü üniversite eğitim almış bir insanın dünya görüşü değişiyor. Biz Tiyatro Kedi olarak kapımız herkese açık. Prova seyredecek, perde ipini nasıl çekiliyor öğrenecek, usta oyuncular rollerini nasıl yorumluyor bunu görecek. Tüm bunları harmanlayan birinin zaten oyuncu olamama ihtimali yok.’

Fakat şunun altını çizdiğiniz görüyorum; ekranda şans eseri verilen başroller pek kalıcı ve sağlıklı değil. 

Haldun Dormen: ‘O çok tehlikeli bir şey. Oyuncu birden bire ne oldum oluyor.’

Göksel Kortay: ‘Saman alevi gibi parlayıp sönerler…’

Hakan Altıner: ‘Tiyatrolara bakın; ekrandaki gibi birden bire parlayıp sönen oyuncu yoktur. Genç yaşta başrol aldıysa bile mutlaka çok çalışır ve orada kalır.’