Olay Gazetesi Bursa

Üniversite adaylarının iki hatası

15 Mart’taki YGS öncesi uzmanlar, adayların iki önemli hatasına dikkat çekiyor: YGS’nin ‘önemsiz’ bir sınav olduğu algısı ve barajı zor geçen bir öğrencinin üniversiteye giremeyeceğini düşünmesi. Başarı için ise üç önemli faktör var.

Hürriyetin haberine göre, Milyonlarca öğrencinin geleceğini belirlemek için gireceği ve üniversiteye yerleşmede ilk aşama olarak tanımlanan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) için geri sayım başladı. 

15 Mart Pazar günü yapılacak sınav için adaylar son hazırlıklarını gözden geçirirken, uzmanlardan da uyarılar gelmeye devam ediyor. Uzmanlara göre YGS’de adaylar iki önemli hata yapıyor. Bunlardan biri YGS’ye ‘önemsiz bir baraj sınavı’ olarak bakmak, diğeri ise sınav sonrasında 180 barajını zor geçenlerin “Artık üniversiteye giremem” düşüncesiyle Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) hazırlığından vazgeçmesi.

YGS’nin etkisi yüzde 40

Bu iki hatanın adayları yanılttığını belirten Kültür Dershaneleri Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Salim Ünsal, “Evet, bu sınav sonucuna göre geçmeniz gereken bir baraj var belki ama daha da önemlisi, haziran ayında gireceğiniz LYS’nin puanlarının da önemli bir ayağını YGS oluşturuyor. 

Puanların yaklaşık yüzde 40’lık kısmı YGS netleri ile elde ediliyor. Bu nedenle önemsiz bir sınav algısı içinde olan adayların bu algılarını acilen değiştirmesi gerekiyor. Ayrıca barajı zor geçen ve ‘Artık LYS’de fazla şansım kalmadı’ diye düşünenler de ikinci önemli hatayı yapıyor. Çünkü teorik olarak YGS’de 1.1 milyonuncu sırada olan bir adayın LYS’lerde TM puan türünde 7 bin bandına kadar çıkabilmesi mümkün. Katılım yoğunluğu ilk sınava göre azaldığı için adaylar LYS’de çok daha iyi sıralar elde edebiliyorlar.”

Tekrar, test tekniği, hız

YGS’nin yorum ve muhakeme gücünü ölçen bir sınav olduğunu vurgulayarak son hafta tekrar yapmanın önemine dikkat çeken Ünsal’ın önerileri şöyle:

“5-6 aydır sıkı bir hazırlık sürecinden geçen öğrencinin önceki öğrendiklerini kaybetme riski her zaman yüksek. Bu riskin olumsuz etkilerini minimize etmenin, hatta ortadan kaldırabilmenin en iyi yolu düzenli tekrar. Sınava az bir süre kaldığında tekrara dayalı ders çalışma stratejilerinin çok faydalı olduğunu yıllardır deneyimledik. Öğrendiklerini pekiştirebilen, test çözme tekniğini kavrayabilen, okuma, anlama ve problem çözme hızını arttırabilen öğrenciler sınavda daha başarılı oluyorlar. Öğrencilerden bazıları süreç ilerledikçe doğrudan ilgi alanında bulunmayan ders ve konulara karşı bir önyargı geliştirebiliyorlar. Önyargı bulaşıcı hastalık haline gelmeye ve gittikçe daha çok dersi kapsama alanına almaya başlıyor. Özellikle YGS’nin müfredat ağırlığı ve zorluk derecesi, hiç de üniversite kapısına gelmiş liseli bir öğrencinin potansiyelinin üzerinde değil. Biraz sağlıklı bir zihin, hevesli bir yaklaşım ve programlı bir çalışma disipliniyle bu önyargıların zincirini kolayca kırabilmek mümkün. Yeter ki öğrenci kendi potansiyelinin farkına varabilsin, yapabileceğine dair inancını yitirmesin.” 

YGS BİR ZEKÂ TESTİ DEĞİL

Gelecek ve kariyer açısından önemli bir sınava giriyor olsanız da bu sınav sonuçta bir zekâ testi değil, sıralama sınavı. Bu nedenle sınava farklı misyonlar yüklemeyin.

– Kendinizi başkaları ile kıyaslamadan süreci yönetin.

– Var olan bilgi birikiminizle de pek çok şeyi yapabileceğinizi unutmayın.

– Test ve sınav tekniği bakımından sınav gününe kadar kendinizi geliştirmeye çalışın.

Deneme sınavlarını arttırın

– Deneme sınavlarını sıklaştırarak gerçek sınavın psikolojik baskısını daha aza indirebilirsiniz.

– Deneme sınavlarını sadece puan ve sıralama bakımından değerlendirmeyip, eksik ve hataları tespit eden bir tomografi gibi kabul etmek ve sonrakilerde aynı hatalara düşmemeyi öğrenmek gerekiyor.

– Soruları hızlı ve doğru okuma tekniği konusunda kendinizi geliştirin.

– Televizyon, sosyal medya, internet gibi sürecin zaman ve dikkat hırsızlarını tamamen hayatınızdan çıkarmanızı söylemek gerçekçi olmaz. Ancak bunların kontrollü kullanımı oldukça önemli.

Başarının anahtarı inanmak

– En önemlisi, başarılı olacağınıza inanmanız. Bu inancınızı da hiç yitirmemeniz gerekiyor.

– İyi bir hazırlık süreci geçirmişseniz büyük olasılıkla sınavınızdan da çok iyi sonuç alacaksınız. Okul yaşamınızda 12 yıldır sınavlardan önce ne yaptığınızda sonucu olumlu etkiledi, neler notlarınızı düşürdü, biliyorsunuz. Bu nedenle herkes kendi gerçekliğine uygun ‘son gün eylem planı’ uygulamalı.

– Unutmayın, bir yıl boyunca yapamadığınız çalışmayı son birkaç günde tamamlayamazsınız. Öğrenilmesi uzun zaman gerektirecek yeni bir konuyu öğrenmek için artık çok geç. Ancak iyi bildiğiniz konularla ilgili tekrarlarınızı son güne kadar yapabilir ve bunlarla ilgili soru çözebilirsiniz.

– Hazırlık aşamasında elinizden gelenin en iyisini yapın fakat kendinizi belli sayıda soru çözmeye şartlamayın.

– Alışık olduğunuz beslenme düzenini bozmayın. Uykunuzu almaya dikkat edin.

SINAV ÖNCESİ ADAYLARIN KAFASINI KARIŞTIRAN SORULAR

– Pazar günü yapılacak YGS’de beklediği başarıyı yakalayamayan aday için her şey bitmiş denilebilir mi?

YGS’de beklenmeyen bir durumla karşılaşılması, kesinlikle her şeyin bittiği anlamını taşımaz. Sınavda beklediğini bulamayan adayların sıralamada daha altlarda yer aldığı bir gerçek. Ancak 180 barajını geçip LYS’ye girmeye hak kazandıktan sonra adayların başarı sıralamalarında çok çarpıcı değişiklikler yarattığını da her yıl gözlemliyoruz. LYS gibi bir telafi mekanizması var ve bu sınavlarda elde edilecek performansla aday başarı sırasını 30-40 binlere dahi taşıyabilir. Barajı 1.5 milyon aday geçiyorken bunların 800-900 bininin LYS’ye başvuruda bulunup diğerlerinin başvurmayışı zaten doğal bir rakip eleme gerçekliğini bize gösteriyor.

– Bazı uzmanlar sınava birkaç gün kala ders çalışmamak gerektiğini, bazıları da son gün bile çalışılabileceğini söylüyor. Hangisini yapmalıyım?

Biz adaylara son güne kadar ders çalışmayın desek de adaylar çoğunlukla bizi dinlemiyorlar. Son yıllarını sürekli ders çalışarak ve test çözerek geçirmiş bir adayın çalışma yapmadığı gün kendini suçlu hissettiğini gözlemliyoruz. Peki bu doğru mu? Elbette değil. Özellikle son gün ve son gece öğrenilecek yeni bilgilerin sınav başarısını arttırmaya yönelik hiçbir faydası yok. Tam tersine önceden edinilmiş sağlam bilgilerin de sakatlanmasına yol açabiliyor. Son gün ve son gece için önerimiz yeni şeyler öğrenmeyi bırakmanız. Genel tekrar yapılabilir belki ama eğer çalışmadan duramıyorsanız en iyisi test çözmek. “Son 15 gün çalışmayı bırakın, hiçbir şey yapmayın” gibi bir tavsiye ise hem adayların realitesine uygun değil, hem de bir şehir efsanesi.

– Deneme sınavı ve test çözerken sanki hiçbir konuyu bilmiyormuşum gibi geliyor. Bu duygudan kurtulmak için ne yapmalıyım?

Bu duygu, aslında kendini hazır hissetmeyen öğrenci profilinin sahaya yansımış hali. İnsan, doğası gereği sahip olduğuyla mutlu olmak yerine sahip olamadıklarına üzülerek yaşamını şekillendiren bir varlık. Sınav gibi gerçeküstü anlamlar yüklenen bir süreçte bu duygu kendini daha şiddetli hissettirir. Sınav anında bu duygunun esiri olmamak ve bütün sınav boyunca bu kaygıyı yaşamamak için ilk yapılması gereken, işe en iyi olunan dersle başlamak. Bu duygunun yaşanması aynı zamanda sınava iyi konsantre olmadığınızın da bir göstergesi. “Ben ne zaman okuduklarımı anlamaya başlayacağım”, “Bu konuyu neden hiç bilmiyorum” gibi yüzlerce soru akla gelmeye başladıysa, bunların hemen zihinden uzaklaştırılması, basit bir nefes egzersizi yapılması iyi gelir. Biraz konsantrasyon sağlandığı anda, soruların içine girmeye başlayıp, orada anlatılan durum veya süreci zihninizde canlandırmaya başladıkça “her şeyi unuttum” algısından da kısa süre içinde kurtulursunuz.