Olay Gazetesi Bursa

Spor ve biz…

Karantina günleri bizlere sporun hayatımızdaki yeri, önemi ve hayatın pek çok zorluklarından uzaklaştırmadaki rolünü çok açık bir şekilde ortaya koydu. Her ne kadar ülkemizdeki spor ortamında kutuplaşmalar olsa da; siz biz onlar, yok. Anadolu takımları, yok büyük takım, Federasyonlar, hakemler, VAR, algı operasyonları, taraflı programlar, forma giymiş yorumcular ve daha örnekleri çoğaltabileceğimiz bir sürü saçmalık […]

Karantina günleri bizlere sporun hayatımızdaki yeri, önemi ve hayatın pek çok zorluklarından uzaklaştırmadaki rolünü çok açık bir şekilde ortaya koydu. Her ne kadar ülkemizdeki spor ortamında kutuplaşmalar olsa da; siz biz onlar, yok. Anadolu takımları, yok büyük takım, Federasyonlar, hakemler, VAR, algı operasyonları, taraflı programlar, forma giymiş yorumcular ve daha örnekleri çoğaltabileceğimiz bir sürü saçmalık ve ne yazık ki bunları bile arar olduk. Tüm dünyadaki spor müsabakaları durunca ne olduğumuzu anlayamadık. TV’yi açınca sadece tekrar izliyoruz, kavga dövüş, hakaret, tartışma içeren spor programlarını bile arar duruma geldik.

Spor sektörü ve organizasyonlarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık, hiçbir yorumcu, yazar artık ekranda, yazılı medyada yoklar, gündemden düştüler. Çünkü ne yazık ki yorum yapacak müsabaka yok. Gidişat bu süreçte spordan ekmek yiyen pek çok kesimin işsiz kalmasına doğru gidiyor. Buradan anlaşılacağına göre spor müsabakaları insanları bir noktaya odaklayan çok önemli bir araç. Elinden oyuncağı alınan çocuklara döndük. Bu yaşananların sosyal, psikolojik ve en önemlisi ekonomik pek çok yansımaları olacak. Bu travmayı muhakkak atlatacağız ama bu ortamda sporun bize verdikleri, aldıkları ve hayatımızdaki yerini çok net görmüş olduk.

Bu ortam sona erdiğinde acaba geçmişteki yapılan hatalardan ders almış olarak mı? Yoksa aynen devam ederek mi? dönüş yapacağız, bunu sorgulamamız lazım. Evlerde vakit geçirdiğimiz şu günlerde bunları düşünecek bol zamanımız oluyor. Şöyle bir kanalı açıp canlı olarak tenis maçı, bisiklet yarışı, atletizm müsabakası veya Formula 1 izleyemiyoruz. Bu açıdan bakıldığında spor hakikaten bizim kurtarıcımız bir iki saatliğine her şeyden uzaklaştığımız bir ortam, bir anlamda can simidimiz. Kumandamızın ucundaki sihirli dünyayı daha fazla kirletmeyelim. Bu güne kadar olan alışkanlıklarımızı olumlu yönde değiştirelim ve spora sadece bir spor olarak bakalım. Birbirimize hakaret ettiğimiz, kutuplaştığımız bir ortam olmaktan çıkaralım ve keyifli tarafına odaklanalım.

Son anları heyecan içinde geçen bir basketbol maçı, seyretmeye doyum olmayan futbol maçları, rallisi bol bir voleybol müsabakası… Görüldü ki bu güzellikler olmayınca ne kadar boş, anlamsız ve hedefsiz bir hale dönüşüyoruz. Bu platformun kıymetini bilelim ve onu daha yüceltmek için uğraşalım. Evde TV karşısında görüldü ki spor müsabakaları olmazsa izlenecek pek bir şey kalmıyor, baştan itibaren sonu belli tekrar tekrar verilen diziler, saçma sapan tartışma programları veya her kanalda aynı magazin haberlerini izlemek zorunda kalıyoruz. Spor müsabakaların yayıncılığı için ortaya konulan rekabetin neden bu kadar önemli olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıktı. Elimizdeki bu materyali ucuz amaçlar için harcamayalım kıymetini bilelim. Kısa zamanda canlı spor müsabakalarına kavuşmamız dileğiyle… “sağlıkla kalın” sporsuz kalmayın.