Olay Gazetesi Bursa

Engel değil destek lazım

İznik Engelliler Derneği Başkanı Erdoğan Bıçak, hayatını adadığı engelliler için arı gibi çalışırken kamuoyuna da çağrı yapıyor: Yaşam mücadelesi veren engellilere daha fazla yararlı olabilmemiz için desteğe ihtiyacımız var.   Hayattan öğrendiğim en önemli derslerden biri insanın “bana olmaz”, dediği şeylerin olabildiği ise bir diğeri de o olan şey olmadan onunla ilgili bilgisi ve fikrinin […]

İznik Engelliler Derneği Başkanı Erdoğan Bıçak, hayatını adadığı engelliler için arı gibi çalışırken kamuoyuna da çağrı yapıyor: Yaşam mücadelesi veren engellilere daha fazla yararlı olabilmemiz için desteğe ihtiyacımız var.

 

Hayattan öğrendiğim en önemli derslerden biri insanın “bana olmaz”, dediği şeylerin olabildiği ise bir diğeri de o olan şey olmadan onunla ilgili bilgisi ve fikrinin kesinlikle ve kesinlikle yetersiz olacağıdır. Amiyane tâbirle, “eşekten düşmedikçe eşekten düşenin halinden anlamamak” da diyebiliriz.

On dört yıl önceydi; otobüsten inerken düşünce ayak bileğimdeki bağ yırtılmış, o halime aldırmadan bir kazazede için uzun sayılabilecek mesafeyi yürümekte ısrar edince de on beş gün sürecek alçı bir buçuk ay ayağımda kalmıştı. O zaman anlamıştım koltuk değneği ile yürümenin, yaşamanın, çok basit görünen hareketleri ne denli zorlu hale getirdiğini. Hatta bir kamu kurumunda müdire hanımın anlayışsız katı tutumu yüzünden üç katı koltuk değneğine yaslanarak çıkmaya çalışıp kan ter içinde kalınca meseleyi anladığımdan iyice emin olmuştum.

Empati- duygudaşlık derseniz, o bir yere kadardır fakat yine de vazgeçmemek gerek tabii. Ne kadar çok duygudaşlık o kadar iyi iletişimdir, sonuçta. İdeal olanı vermez ama sizi daha hassas yapar, ideale; tam olarak anlamaya yaklaştırır, çözümler üretmenizi kolaylaştırır. İşte bu röportajı da öyle okumanızı öneririm.

Röportaja albümler dolusu etkinlik fotoğrafı ve kas hastalarının yaptığı elişi örnekleri ile gelen İznik Engelliler Derneği Başkanı Erdoğan Bıçak, iki bin dokuz yılında kurulan derneğin ikinci başkanı olarak henüz iki bin on bir yılından bu yana çalışmasına karşın on yıllık çalışmaya bedel yaptıklarını okuyunca sanırım siz de benim gibi hem duygulanacak hem de şaşırıp kalacaksınız.

Engellilere ve hastalara aileleriyle birlikte okuma yazma, tecvitli Kuran okuma eğitimleri, şahsi arabasıyla gezilere götürmek, doğum günleri, askerlik, sünnet törenleri yapmak, on bir kız öğrenciye eğitim bursu sağlamak, evlerde mantar üretimi yaptırmak, satılabilir elişi ürünler ürettirmek, fizik tedavi gereksinimlerinin karşılanması bunlardan yalnızca birkaçı.

Kendisini bu işe adayan Bıçak, İznik’teki engelliler için deyim yerindeyse, didiniyor. Üstelik bir ekibi de yok. Kendisi, eşi ve engellilerin yakınları ile beş yüz üyeli dernek çatısı altında duruma göre doktor, hasta bakıcı, servis şoförü, muhasebeci, evrakçı, baba, ağabey, kardeş, komutan, arkadaş oluyor. Onları öyle yürekten benimsemiş ki, yaşları kaç olursa olsun hepsinden “çocuğumuz” diye söz ediyor.

Derneğin kapısını hastalara da açan Erdoğan Bıçak, askeriye kökenli olmanın da getirdiği disiplinle ilçedeki engelli ve hastaların hem dertlerine çare buluyor, ihtiyaçlarını karşılıyor hem de verdiği eğitimlerle onların günlük yaşamın içinde yer almalarını sağlayarak toplumla buluşturuyor.

En önemli projesi bir engelli yaşam merkezi kurulması. Bunun için çare arayışlarını sürdürüp çağrı yaparken, İznik’ten gelen güzel bir haber yüreklere su serpecek nitelikte. İznik Belediye Başkanı Osman Sargın, Engelsiz Yaşam Merkezi için çalışmalara başlandığını açıkladı.

 

Erdoğan Bıçak kimdir?

 

İznik Engelliler Derneği Başkanı. 1953 Yenişehir doğumlu. Emekli Denizaltı Astsubayı. Otuz dört yıllık görevi süresince Hint Okyanusu hariç bütün denizlerde görev aldı. Şimdi müze haline getirilen Kocaeli’deki Hızır Reis ile İstanbul Haliç’teki Uluç Ali Reis denizaltılarında çalıştı. Birinci İnönü Denizaltısı ile katıldığı birinci ve ikinci Kıbrıs Harekâtı’ndan Gazi unvanıyla döndü. ABD ve İtalya’da görev aldı. Gölcük’te Donanma Kuvvetleri’nde hizmet verirken 1999 Marmara Depremi’ni yaşadı. 2004’tegeçirdiği kalp rahatsızlığı sonrası emekliye ayrılarak, annesinin memleketi İznik’e yerleşti. Evli ve üç çocuk babası.

 

Engelli Yaşam

Merkezi istiyoruz

 

Engelli Yaşam Merkezi yapılması talebiniz var. APK İl Başkanlığı ile görüşmeniz olmuş.

Evet bir araç istiyorum, bir de onu istiyorum ve bu konuda herkesle görüşüyorum.

 

Böyle bir projenin maddi büyüklüğü nedir? Nasıl bir destek istiyorsunuz?

Bu o kadar parayla olacak bir şey değil. Hayırsever insanlarımız da var, yeter ki bir tane lider insanımız olsun. İki üç dönümlük bir yer istiyorum, bizim için bu bile yeterli.

 

Üç bin lira kiraya

bir de zam istemişler

 

İznik’te yerel yönetim ve kamudan yeterli desteği görüyor musunuz?

Bizim derneğin yeri çok kötü, kahvenin dibi. Kapalı mekan ama çok sigara içiliyor, oyun oynanıyor. Öyle kötü bir yer, hiç hava alınmıyor, camı, çerçevesi yok. Bu çocuklar açısından olumsuz çünkü hem her türlü kötü alışkanlığa açıklar hem de bağışıklık sistemleri zayıf. Belediye bizim olduğumuz bu yerden üç bin lira kira alıyor. Şimdi bir de kira artışı için kağıt göndermişler. Bu beni çok üzdü. Belediye ticarethane değildir. Öncelikleriniz vardır, cenaze arabası almak mesele değil, keşke hasta nakil aracı alsaydınız. Mesela Lefke Kapı’da mezarlık tarafında çok güzel bir yeşil alan var; orayı istiyoruz; Büyükşehir Belediye Başkanımızdan rica edeceğim. Çocuğumuz hissetmediği için altı alınması gereken anlar olabiliyor. Orada bir alt bez değiştirme odası olsa; bu bizim için lüks değil ihtiyaç çünkü. Bir bez firması ile konuştuk, anahtar teslimi yapabileceğini söyledi. Gazilerimiz var tekerlekli sandalyede; böyle bir yeri olursa derneğin, onlar için de çok iyi olur.

 

Ulaşım aracı

acil ihtiyacımız

 

Acil ihtiyaç listenizde neler var?

En önemlisi yaşam merkezi. Bir de asansörlü ulaşım aracı çok acil ihtiyacımız. Hastanelere gidebilmemiz için gerekli. Bunun için otobüs üreticileri dahil herkese çağrı yapıyorum. Onun dışında elektrikli yatak, tekerlekli ya da akülü sandalye olabilir. Uzun vadede bir kamp projemiz de var. İznik’in en güzel yerinde İstanbul Kapı çıkışında Karayoları var. Hem gölü kirletiyor hem Karayolları zaten lağvedildi. Verin bize orayı, yalnız bizim dernek olarak değil; İznik Engelliler Kamp Eğitim ve Rehabilitasyon Eğitim Merkezi yapalım; Türkiye’nin her yerinden engelliler onar günlük kampa gelsin aileleri ile birlikte ve bir kuruş ödemesinler. Biz yüz engelliyi getirmiş olsak aileleriyle dört yüz kişi, onar günden ayda bin iki yüz kişi yapar. Bir de oyun parkı istiyoruz. Bu çocukların hiçbiri salıncakta sallanmadı mesela. İznik’te salıncak yok zaten. Yaptılar taşlı topraklı bir yere, bir metre otlar var içinde keneye kadar her şey var. Dolayısıyla var mı var oldu ama amaç sıfır.

 

Engel olanlar da engelli olabilir

 

İznik’te kabul görmeniz zor oldu mu?

Zor. Bir de faydalı böyle bir şey yaparsanız daha zor. Bir de İznik’te hiç kimseye görev yaptırılmaz. Mesela ben hem gaziyim hem de dernek başkanıyım. Arabamla insanları taşıyorum. Giysi, mavi kapak topluyorum, elektrikli karyola taşıyorum, tekerlekli sandalyeli çocuklarımızı taşıyorum. Akülü tekerlekli sandalye üzerinde çocukla beraber iki yüz kilo. Tek başınıza kaldırmanız mümkün değil. Karşımızda kahve var, yardım istedim bir gün, belleri ağırıyormuş kimse yardım etmedi. Geniş tahta çaktırdım, dayıyorum araca, öyle indirip bindiriyorum çocukları. Yardım istemiyoruz, etmiyorsan etme ama bize de engel olma. Mesela Belediye Meclisi ve İlçe Trafik Şube onayıyla derneğin önünde bir arabalık park yeri tahsis edildi bize. Ama inanın o bir arabalık yere de üç araba, birkaç tane motorsiklet koyuyorlar. Ama bu eğitim ve kültür meselesi. Engel olanlar da bir gün engelli olabilir. Bunu unutmamak lazım.

 

Akraba evliliği çok fazla

 

İznik’te bin engelli yaşadığını söylemişsiniz bir demecinizde. Bu çok ciddi bir rakam!

Daha fazlası var belki. Bunun için tarama yapmak; köyleri tek tek dolaşmak istiyorum. Tabii eğitim önemli. Bizim orada alkol ve madde çok kullanılıyor. Özellikle gençler arasında. Bir de akraba evliliği çok fazla.

 

Kaç üyeniz var?

Bizim askeriyede sicillerimizin detaylı yazdığı dosyalar vardır; okuduğunuzda kimseye soru sormaya gerek duymazsınız. Böyle bir veri tabanı oluşturdum. Nüfus bilgisinden ailevi bilgilerine, akrabalık derecelerine, engelli oranından bez kullanımına, hastalıklarına, eğitim durumlarına, toplum içindeki şikayetlerinden dernekten ve benden taleplerine kadar bu dosyalarda yer alıyor. Şu anda yaklaşık beş yüzün üzerindeyim, verileri bilgisayara girmeye devam ediyorum.

 

 

Biz anlaşabiliyoruz

 

Sizinle her sıkıntılarını paylaşıyorlar mı?

Ben bölük astsubaylığı yaptığım için bütün ailelerin bütün mahremiyetine kadar her şeylerini biliyorum. Bazen kadınlar ilk anlarda mahrem bilgiyi bana anlatamasalar da eşime anlatıyorlar. Ama artık beni bir baba gibi gördükleri için her şeyi rahatlıkla konuşuyoruz. Mesela down sendromlu çocuklarımız; konuşamıyorlar ama telefonla konuşuyoruz; mesajlaşıyoruz; bir tane sesli harf yok. Bir sürü sessiz harf yan yana gelmiş. Ama biz anlaşabiliyoruz. Mühim olan o. O rahatlıyor. Mesela ailesi pijamasını çıkarıp giysilerini giyip bir yere gitmeye ikna edemiyor ama ben gidip beş dakika konuşunca hemen giyinip evden herkesten önce çıkıyorlar. İşe gidiyorlar, iş yerinde kontrol ettiğimi fark ettiriyorum. Böylece kendilerini güvende hissediyorlar. Çünkü oradaki kendini akıllı sanan insanlar onlara şaka yapıyor ya da alay etmeye kalkıyorlar, buna müsaade etmiyorum, çocuklar üzülmesin diye.

 

Evlerine kuaför

götürüyoruz

 

Engellilerin dışında kas hastalarına da destek oluyorsunuz.

Evet, hepsiyle ilgileniyoruz. Zaten çoğunun hastalıkları süregelen engellerinden dolayı ortaya çıkıyor ama biz tüp bebekten kanser hastalığına kadar her konuda insanlara destek vermeye çalışıyoruz. Elimizden ne geliyorsa! Mesela Şişli Belediye Başkanı iken Mustafa Sarıgül’e gidip kanserli bir çocuğumuzun seksen beş bin liralık kırık bacak ameliyatını yaptırdık.

 

Evde bakım hizmeti veriyormuşsunuz?

Evet, mesela yatalak annemize gidip diyorum ki müsaitsen kuaförümüzle geleceğiz. Kuaför sözünü duymak hoşlarına gidiyor. Saçlarını kesiyorlar, kaşlarını alıyorlar, kırmızı rujlar sürüyorlar. Çok mutlu oluyorlar. Boyundan aşağısı felçli hastalarımıza yatağından kıpırdatmadan ve uykusundan uyandırmadan sakal tıraşı yapıyor berberimiz. Bu kişiye verilen değerin göstergesi. Elektrikli karyola ihtiyaçlarını karşılıyoruz.

 

Yılmaz Morgül’ün

yaptığını kimse yapamaz

 

Sizinle birlikte çocukların hayatlarında neler değişti?

Down sendromlu çocuklarımızı eğittik. Derneği teslim aldığımda tekmeyle açıyorlardı kapıyı. Şimdi kapıyı vurmadan girmiyorlar. Gelen çocuklar, büyüklerin sırayla ellerini öper, akransa tokalaşır, gider arkadan sessizce sandalyesini alır, oturur yanıma. Her gün tıraş olur, her akşam banyo yapar, üstlerini değiştirirler. Belediye Başkanımızla görüşmeye giderken birkaçını götürürüm, oturur çay-kahve içer. Yılmaz Morgül… Ona zaten nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Böyle zihinsel engelli çocukların arasına girmek hele canlı yayında her babayiğidin harcı değildir. Ama Yılmaz Bey yapıyor. Öyle uslu duruyorlar ki zihinsel engelli diyemezsiniz. Çocuklarımız ayrıca derli toplu oturmayı, çatal bıçak kullanmayı öğreniyorlar; anneleri de dâhil. Benim büyük bir minibüsüm var, arka koltukları da söktüm, üç tane çok rahat akülü araba alıyor. Eşimle beraber onları ve annelerini alıp her yere gidiyoruz. Her ay bir yere yemek yemeye gidiyoruz. Herkes kendi parasını kendisi ödüyor.

 

Her şey kayıt altına alınıyor

 

Engellilerin ailelerinin ekonomik durumu, eğitim durumu nedir?

Yüzde doksan dokuzu yoksul. Askıda ekmek uygulaması yaptım. Suiistimal edilince hemen kaldırdım. Arkadaşlarımla başka bir uygulama başlattık. İhtiyaç sahibi insanlarımızı tespit ettik, fırıncılarımız kime ekmek verdiğini bilmiyor, alan da kimden aldığını bilmiyor; bu insanlara en yakın olan markete kaç ekmek ihtiyacı varsa o kadar ekmek her gün bırakılıyor. Onlar da gidip oradan alıyor. Onun dışında diyelim ki hayır yapmak isteyenlerin ayırdıkları bütçeyi en çok ihtiyaç duyanlar arasında eşit paylaştırıp market alışverişlerini karşılamalarını sağlıyoruz. Tutanak tutup imza attırıyoruz. Parayı veren, alan ve dernek olarak biz tutanağa imza koyuyoruz. Tutanağın bir nüshasını yardım yapana veriyor bir nüshasını da derneğin dosyalarında kayıt altına alıyorum.