Yüce Allah cc her insana belli bir ömür takdir etmiştir. Erken yaşta ölümünü takdir buyurduğu kullar, geride bakıma ve korunmaya muhtaç küçük yavrular bırakarak ahiret âlemine göçerler. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) babası Abdullah’ın geride bıraktığı bir yetimdi.
Yetim çocuklar, akrabalarına ve doğdukları topluma Allah-u Teâla’nın vermiş olduğu bir emanettir. Bu nedenle yetimlerin hem akrabalarında, hem de toplumda hakları vardır. Bu nedenle Enam-152, İsra-34 ayetlerinde yetimlerin bakım ve himayesini üstlenen veli veya varislerin yetim rüşt çağına erip, malları idare etmeye muktedir oluncaya kadar mallarını yönetmeleri ve mallarını artırıcı önlemler almaları istenir. Eğer yetim yetişmiş, rüştünü ortaya koymuşsa malları geciktirilmeden teslim edilmelidir. Yetimlerin mallarına el uzatmak ve haksız bir şekilde o malları tüketmek büyük günahtır.
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Allah’ım ben iki zayıfın, yetim ve kadının hakları konusunda insanları şiddetle uyarıyorum, onların haklarına el uzatılmasını yasaklıyorum” diyerek ümmeti uyarmıştır.
Yetime sahip çıkıp bakımını üstlenenler Cennet’te Peygamber efendimizle beraber bulunacaklardır. Peygamber efendimiz (s.a.s): “Ben ve yetime kol kanat geren kimse Cennet’te yan yana olacağız” diyerek sağ elinin işaret parmağı ile orta parmağını göstermiştir. (Buhari)
Kuranı Kerim Bakara Suresi’nin 177 ve 215. ayetlerinde ve Nisa Suresi’nin 36. ayetinde yetimler hakkında içinde bulundukları topluma bazı görev ve sorumluluklar yüklenmiştir. Toplumsal bir görev olarak yetime yardım edemeyenlerin en azından yetimleri sevmeleri onları hoşnut etmeleri istenmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) buyurdular ki, “Bir kimse Allah rızası için bir yetimin başını okşasa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap yazılır.” Bir başka hadisi şerifte de, “Müslümanların evleri arasında en hayırlı ev içinde kendisini iyi davranılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar arasında en kötü evde içinde kendisine kötü davranılan bir yetimin bulunduğu evdir.” (İbn mace-Edeb)
Toplumun ve akrabaların yetimlerin hakkını gözetip onlara kol kanata germesi, yetimlerin psikolojik ve sosyal gelişimini destekler, kendilerini güvende hissetmelerini sağlar.
YETİMİM
Gel benim güzel yetimim Sevdi seni Farhr-i âlem
Mahzun haline üzgünüm Bağrına bastı bir kadem
Seninle ben bir bütünüm Ahına dayanmaz âlem
Sevdi seni benim gönlüm Sevdi seni benim gönlüm
Başını okşasam her gün Sensin Allah’ın has kulu
Yüzünü güldürsem birgün Yüzün nur-u Hak’la dolu
O zaman çözülür düğüm Seni sevmek Hakkın yolu
Sevdi seni benim gönlüm Sevdi seni benim gönlüm