Olay Gazetesi Bursa

Bana bir masal anlat baba

İçinde tüm oyunlarım, kurtla kuzu olsun şekerle bal. Anlatırken tut elimi, uykuya dalıp gitsem bile, bırakıp gitme sakın beni. Belli bir yaştakiler bu şarkıyı mutlaka hatırlayacaklardır. Bütün babasını yitirenlere sabır ve sağlık, ölen babalara Allah’tan rahmet diliyorum. Kahramanları arasında olağanüstü şahıs veya yaratıkların bulunabildiği, anlatılan olayların genellikle gerçek dışı olduğu, yer ve zaman öğesinin ise […]

İçinde tüm oyunlarım, kurtla kuzu olsun şekerle bal. Anlatırken tut elimi, uykuya dalıp gitsem bile, bırakıp gitme sakın beni. Belli bir yaştakiler bu şarkıyı mutlaka hatırlayacaklardır. Bütün babasını yitirenlere sabır ve sağlık, ölen babalara Allah’tan rahmet diliyorum.

Kahramanları arasında olağanüstü şahıs veya yaratıkların bulunabildiği, anlatılan olayların genellikle gerçek dışı olduğu, yer ve zaman öğesinin ise daima belirsiz olduğu bir anlatı türüne masal denilmektedir. Masal daima dinlemeye hazır birilerine anlatılır ve en önemli nokta budur. Günümüzde  başımıza sayısız dertler açan, zengin fakir gözetmeyen, dağları ben yarattım zanneden her kulu yanan muma çeviren, anayı babayı evlattan yaşarken ayrı tutan Covid-19 da adeta bir olağanüstü yaratık gibi geldi içimize girdi. Zaman belli, yaptıkları belli ama etkileri sosyoekonomik açıdan adeta masallara konu olacak gibi inanılmaz. Bilim eninde sonunda bu virüse karşı hem ilaç hem de aşı geliştirecektir.

Yıllar önce Thomas Edison şöyle demiş: Geleceğin hekimleri insanlara ilaç, reçete yazan hekimler değil, onlara nasıl hasta olunmaması gerektiğini anlatan hekimler olacaktır. Edison’dan yüzlerce yıl önce de Bilge Konfüçyüs Çin’in en iyi hekimini tarif ederken şöyle demiş: Birinci dağın ardında en iyi teşhisi koyan, ikinci dağın ardında en iyi tedaviyi yapan lâkin üçüncü dağın ardında öyle  bir hekim var ki o en iyidir ve size nasıl hasta olmayacağınızı anlatır demiştir. Sağlık Bakanlığımızın özverili çabalarını yürekten kutluyorum. Bu konuda çok daha vahim durumlar ile karşılaşabilirdik. Bakanından en alt düzeydeki sağlık personeline kadar herkes saygıyı ve tebriği hak ediyor. Belki bundan sonra koruyucu hekimlik ağırlıklı bir sistemi ülkemizin her tarafına yaymak  ve bu konuda binlerce uzman ve personel yetiştirerek çoğunlukla reçete yazmak yerine akut ve kronik hastalıklara yakalanmama yollarını insanlara eğitimle anlatma ilkesini benimseriz. Sonuçları gelecek nesillerimizin yüzünü güldürecek ve çok ciddi ekonomik kazançlarımız olacaktır. Bundan adım gibi eminim.

ANTİGRİBAL TEDAVİ

Şu an konuşmamız gereken yazının ana konusu gereği tedavi değil de koruyuculuk üzerine olmalıdır. Koronavirüs de diğer yoldaşları gibi bağışıklık sistemi güçlü olan insanlarda çok etkili olamıyor. Her ne kadar bilim insanları haklı olarak dünyanın fabrika ayarları ile oynanması, doğanın bozulması dengeleri bozdu dese de bu durumda bile bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak ilk önlemimiz olmalıdır. Yapılan bilimsel çalışmalara göre A vitamini, C ve D vitamini başta gelen vitaminler olmak üzere çinko (birçok hastamda eksikliğine rastlamaktayım) ve selenyum bağışıklık sistemini belirgin oranda güçlendiren maddelerdir.

Bugünlerde C vitamininin  bağışıklık üzerine pek etkisi yok diyen bazı uzmanlar bu görüşlerini  çeyrek asır kadar önce yapılan ve sonuçları yanlış değerlendirilen bir araştırmaya dayandırırlar. C vitamini için viral kaynaklı soğuk algınlığında önerilen günlük doz 1-6 gram arasındadır. Bu dozda uygulandığında soğuk algınlığının geçme süresi % 21 daha kısalmaktadır. Selenyum desteği  savaş hücrelerinin öldürme gücünü % 118 e kadar arttırabilmektedir. Soğuk algınlığı vakalarında çinko tedavisi 7.5 gün süren hastalık süresini 4.4 güne indirmektedir. A vitamini çok kuvvetli bir bağışıklık desetkleyicisidir. Ama toksik olabilir. Bu nedenle hekim kontrolünde (gebeler hariç) yüksek doz ama kısa bir süre verilmelidir. Aksi sesler çıksa da başta dalak olmak üzere sakatatlar da (Washington University Kaynaklıdır) bağışıklık sistemini güçlendirirler.