Olay Gazetesi Bursa

Obezitede kışkırtıcı nedenler

Kıymetli okurlarım… 2022 Mart ayında yapılan bir obezite kongresinde vücudumuzun yağlanmasında rol oynayan belki de en önemli neden gözler önüne serildi. Depresyon, anksiyete, kışkırtıcı reklamlar, filmler, dizler (özellikle keder içeren ve aksiyon filmleri) yüksek kalorili gıdaları yememize neden olabiliyor. Son yıllarda ülkemizde 20 milyondan fazla obez kişinin var olduğu ve son 15 yıldır obezitede % […]

Kıymetli okurlarım…

2022 Mart ayında yapılan bir obezite kongresinde vücudumuzun yağlanmasında rol oynayan belki de en önemli neden gözler önüne serildi. Depresyon, anksiyete, kışkırtıcı reklamlar, filmler, dizler (özellikle keder içeren ve aksiyon filmleri) yüksek kalorili gıdaları yememize neden olabiliyor. Son yıllarda ülkemizde 20 milyondan fazla obez kişinin var olduğu ve son 15 yıldır obezitede % 40’tan fazla artış olduğu iyi bilinmelidir.

Diğer yandan obez hastayı tedavi ederken bu hastalarda bir yoksunluk durumu oluşabilir. Bu durum da belli bir oranda depresif yakınmalara neden olabiliyor. Çocukluk çağlarındaki ruhsal veya fiziksel travmalar, sedanter yaşam tarzı, boş kalorili gıdalar ile beslenme de bu kişilerde depresyona yatkınlığı arttırır. Karamsarlık, ilgi ve istek kaybı, uyku bozukluğu, iştah bozuklukları, enerji azlığı, bitkinlik, ölüm ve intihar düşünceleri, konsantrasyon güçlüğü, değersizlik hissi gibi durumların en az 5 tanesinin varlığı ve 2 haftadan fazla sürmesi depresyonu düşündürür.

Metabolik sendromu olanlarda (kan şekeri ve yağlarında yükseklik, yüksek tansiyon, obezite, damar hastalıkları) atipik depresyon sık görülmektedir. Eski bilgilere göre Vücut kitle indeksinin 30 dan fazla olması halinde depresyon görülme oranı %23-36 oranında artmaktadır.

KİLO VERME AŞAMASINDA YAPILAN EGZERSİZLER İLE İLGİLİ BAZI GÜNCEL BİLGİLER

Obezite cerrahisi sonrası sarkoplazmik obezite görülme olasılığı artmaktadır (Kaslarda kayıp varken yağlanmada artış vardır. Bu nedenle kişi kilo almamış gibi görünse de yağlanmıştır). Bu nedenle kişi bu ameliyatlardan sonra hem kardiyo hem de direnç egzersizleri yapmak zorundadır. Aksi halde kaslarını kaybetme tehlikesi ile karşılaşır. Bu durum da bazal metabolik yapıda kayıplara ve sonrasında daha az gıda ile kilo alımına neden olacaktır. Kas kaybı sağlıklı bir ömür sürmenin önündeki en büyük tehlikelerdendir. Bu operasyonu geçiren kişilere önerilebilecek en iyi egzersiz kombinasyonu yürüme ve buna ek olarak yapılacak ağırlık çalışmalarıdır. Son zamanlarda gündeme gelen intervalli egzersizin özellikle gençlerde çok daha etkili olduğu bulunmuştur.

Obezlerde bir diğer ciddi sorun ise karaciğer yağlanmasıdır. Bir çok hasta bu durumu ciddiye almamaktadır. Oysa karaciğer hücrelerinin yağlanması bu hücrelerin yeterince fonksiyon görmemesi demektir. Günümüzün tıbbi bilgileri karaciğerin 600 civarında görevi olduğunu göstermektedir. Bu görevlerin sağlıklı bir şekilde yapılması ancak sağlıklı bir hücre yapısına sahip karaciğer ile gerçekleşir. Günümüzde bir çok ilaç olmasına rağmen, sosyal medya başta olmak üzere bir çok yerde reklamları yapılan ve karaciğeri temizlediği öne sürülen moleküllerin varlığına rağmen karaciğeri yağlarından arındıracak en iyi yol aerobik egzersiz (oksijeni bol olarak tükettiğimiz egzersizler) ve sağlıklı beslenmedir.

Yapılan çalışmalar egzersize başladıktan sonra bunu bir disiplin içerisinde sürdürmenin gerekli olduğunu gösteriyor. Egzersizde eğer devamlılık 72 saat sonra kaybolur ise faydalı etkiler azalmaya başlıyor. Ülkemizin spor fizyolojisi ile uğraşan  bazı saygın ve kıymetli bilim insanları yaptıkları çalışmalarda kilo kaybı için haftada 225-420 dakika orta şiddette egzersize zaman ayırmak gerektiğini belirtiyorlar.

Eğer obez bir hasta eklem sıkıntıları nedeni ile (örneğin osteoartrit) yürümede sıkıntı çekiyorsa bu kişilere aquagym adı verilen su altı egzersizleri önerilmektedir. Suyun kaldırma kuvvetinden destek alarak yüzme, su altında yürüme gibi egzersizlerin bu hastalarda büyük faydaları olduğu gözlemlenmiştir. Yine son zamanlarda gündeme gelen zumba gibi hareketlerin kilo kaybında sanıldığı kadar etkisinin olmadığı belirtiliyor.