Olay Gazetesi Bursa

AB ilişkisine Cumhurbaşkanı Erdoğan damgası

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevi bırakma kararının ardından AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Haber, kurulacak yeni Türk hükümetine sığınmacıların geri kabulü ve vize anlaşmalarının sonuca ulaştırılması konusunda işbirliği çağrısında bulundu. Ayrıca, Almanya’dan da benzer bir çağrı geldi. Hükümet Sözcüsü George Streiter, “Başbakan Angela Merkel, anlaşma konusunda bugüne kadar Türk yetkililerle iyi bir çalışma yürüttü. Bu durumun […]

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevi bırakma kararının ardından AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Haber, kurulacak yeni Türk hükümetine sığınmacıların geri kabulü ve vize anlaşmalarının sonuca ulaştırılması konusunda işbirliği çağrısında bulundu.

Ayrıca, Almanya’dan da benzer bir çağrı geldi. Hükümet Sözcüsü George Streiter, “Başbakan Angela Merkel, anlaşma konusunda bugüne kadar Türk yetkililerle iyi bir çalışma yürüttü. Bu durumun yeni Türkiye Başbakanı döneminde de devam edeceğini umuyoruz” diye konuştu.

Doğaldır ki AB, özellikle de Almanya Ankara’daki değişiklikten endişelenecektir.

Ancak, Türkiye’de başbakan kim olursa olsun, AB ile sürdürülen görüşmelerde geri adım atılması olanaksız konuların bulunduğunu da kabul etmek gerek.

En çarpıcı örnekse vize serbestisi için Türkiye’nin terörle mücadele yasasını AB’ye uyumlu hale getirmesine yönelik Brüksel’in talebi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu talep karşısında AB’ye resti çekti. Dedi ki, “Biz yolumuza, sen yoluna… Git, kiminle anlaşabiliyorsan anlaş!”

Peki, Cumhurbaşkanı’nın bu çıkışı “Avrupa Birliği’yle ilişkileri koparma sinyali” anlamına mı geliyordu? Böyle düşünenler vardı.

Ancak, Erdoğan’ın Ankara’nın pazarlık gücünü artırmak istediğini, bu nedenle söylemini sertleştirdiğini düşünenler de vardı.

Her ne olursa olsun, Cumhurbaşkanı Erdoğan dünkü çıkışıyla Türkiye-AB ilişkilerine damgasını vurdu ve görüşmelerin son raundunu kontrolü altına almış oldu.

 

Suriye’deki sığınmacı kampını kim vurdu?

 

Halep’e 30 kilometre, Türkiye sınırına 10 kilometre uzaklıkta Sarmada kasabasındaki sığınmacı kampı vuruldu ve aralarında çocuklarla kadınların da olduğu yaklaşık 30 kişi yaşamını yitirdi.

BM, saldırının “savaş suçu” olabileceğini belirterek soruşturma açılmasını istedi.

Bunun için kampı kimin vurduğunun belirlenmesi gerekiyordu.

Kuşkular Suriye, Rusya ve El Nusra üzerinde toplandı.

Bölge halkı saldırıdan Şam’ı sorumlu tuttu. BM yetkilileri de, ilk verilere göre saldırıyı Suriye savaş uçaklarının gerçekleştirdiğini ileri sürdü.

Bölgedeki Esad karşıtı gruplarsa Rusya’yı suçladı. Ancak bu iddia bağımsız kaynaklarca doğrulanmadı.

Rusya Savunma Bakanlığı’ysa fotoğraf ve video görüntülerinin incelenmesinden sonra saldırının savaş uçakları tarafından değil de roketatarlarla yapılmış olabileceğini iddia etti. Bunu da, bölgede sıklıkla roketatar kullanan El Nusra yapabilirdi.

Görülüyor ki, BM olayı “savaş suçu” olarak tanımlayınca taraflar enformasyon savaşı başlattı.

Gerçi saldırının savaş suçu kapsamına girip girmeyeceği henüz bilinmiyor. Kasıt var mı, yok mu? Önce bu sorunun yanıtının verilmesi gerekiyor…