Olay Gazetesi Bursa

Papa ve Avrupa’nın Afrika’daki soykırımları

Papa Françesko’nun, “20. yüzyılın ilk soykırım kurbanları Ermeniler olmuştur” şeklindeki açıklaması Almanya’da ilginç bir tartışmayı başlattı. Tartışmaya katılan Alman gazetelerinde “İlk soykırım Ermeni soykırımı değildir” başlıkları atıldı. *** Deutsche Welle’nin Alman basınından özetlediği yorumlar şöyle: “Kim Ermeni soykırımı yapıldığından söz etmek istiyorsa, 20. yüzyıldaki sömürgecilerin soykırım benzeri suçları konusunda da susmamalıdır. Türkiye hükümeti için geçerli […]

Papa Françesko’nun, “20. yüzyılın ilk soykırım kurbanları Ermeniler olmuştur” şeklindeki açıklaması Almanya’da ilginç bir tartışmayı başlattı. Tartışmaya katılan Alman gazetelerinde “İlk soykırım Ermeni soykırımı değildir” başlıkları atıldı.

***

Deutsche Welle’nin Alman basınından özetlediği yorumlar şöyle:

“Kim Ermeni soykırımı yapıldığından söz etmek istiyorsa, 20. yüzyıldaki sömürgecilerin soykırım benzeri suçları konusunda da susmamalıdır. Türkiye hükümeti için geçerli olan şey, Alman hükümeti için de, Belçika hükümeti için de geçerlidir. O Belçika hükümetinin oturduğu saraylar Afrikalıların kanları üzerine inşa edilmiştir. Ancak Belçika hükümeti bu suçlar konusunda suskun kalmaktadır. Françesko’nun, ‘Bir şeyler hatırlanmıyorsa, orada kötülükler, yaraların kapanmasını önler’ şeklindeki sözleri doğru sözlerdir.”  (Berliner Zeitung)

***

“Papa doğruları söylemiştir. Buna karşın bir noktada kendisine karşı çıkmamız gerekiyor. Onun ‘20. yüzyıldaki ilk soykırım’ iddiası yanlıştır. Alman politikacıların birçoğu bugün böyle bir şeyin olduğunu bilmek istemeseler de Almanya’nın sömürgesi durumundaki Güney Batı Afrika’da, 1904 ile 1908 yılları arasında, Herero ve Nama’nın yok edilmesi neredeyse tüm bilim insanlarının görüşüne göre soykırım olarak nitelendirilmek zorundadır. Ermeni soykırımından söz edilecekse 20. yüzyıldaki sömürgecilerin soykırım katliamlarını da kimse unutmamalıdır.” (Kölner Stadt-Anzeiger)

***

“Papa, Ermeni trajedisini soykırım olarak nitelemekte özgürdür. Bu akıllıca bir açıklama mıydı, o başka konu. Ama her şeyden önce bunun ‘20. yüzyılın ilk soykırımı’ iddiası biraz kuşku götürür. Alman birliklerinin 1904 ile 1908 yılları arasında bugünkü Namibya topraklarında Herero ve Nama’yı yok etmeleri daha 1948 yılında BM tarafından soykırım olarak nitelendirilmişti. Ancak Alman hükümetleri bugüne kadar aynı tespitte bulunmaktan kaçındı. Papa’nın bundan haberi mi yoktu, yoksa Berlin’e bir iyilik mi yapmak istedi?” (Neues Deutschland)

 

Yemen tasarısında Rusya ve Çin ayrı düştü

 

Ortadoğu’da yaşanan krizlerle ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarında Rusya ile Çin görüş birliği içinde hareket ediyorlar ve oylamalarda hiç ayrı düşmüyorlardı.

Ne ki, son Yemen tasarısı oylamasında Çin, Husilere yönelik silah ambargosu kararında Batılı üyelerle birlikte oy kullandı. Yani ambargoyu destekledi.

Rusya ise tasarının “güç kullanımı” olasılığını içeren özelliği nedeniyle önce itirazda bulundu, sonra da itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek çekimser oy kullandı.

Böylece Yemen tasarısı Güvenlik Konseyi’nden14 ülkenin desteği ile geçmiş oldu.

Çin, Rusya ile birlikte hareket etseydi, Libya krizinde olduğu gibi, sonuç değişmezdi ama Batılı ülkeler güçlü bir blokla karşı karşıya geldiklerini bir kez daha görerek hatalarını tekrarlamaktan kaçınabilirlerdi.

Yemen tasarısı 2011’deki Libya tasarısının aynısı mı?

Eğer öyleyse Libya’da neler yaşandıysa Yemen’de de benzer olaylar yaşanacak, demektir. ABD’nin desteğindeki Suudiler, Husileri bombalayıp ülkeyi El Kaide’ye ve IŞİD’e teslim edecekler. Tıpkı Libya’da yaptıkları gibi…

Ama bir farkla: Çin’i de aralarına alarak…