Olay Gazetesi Bursa

Bursa’nın sofrası dünyaya açılıyor!

Bursa, yalnızca tarihiyle değil, mutfağıyla da dünyanın en zengin şehirlerinden biri olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Gastronomi Festivali, üç gün boyunca Merinos Parkı’nda adeta dev bir sofraya dönüştü. “Rota Yeniden Oluşturuluyor” temasıyla gerçekleşen festival, sadece Bursa’dan değil, Türkiye’nin dört bir yanından ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen yüzbinlerce ziyaretçiyi ağırladı. Dostluk […]

Bursa, yalnızca tarihiyle değil, mutfağıyla da dünyanın en zengin şehirlerinden biri olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Gastronomi Festivali, üç gün boyunca Merinos Parkı’nda adeta dev bir sofraya dönüştü.

“Rota Yeniden Oluşturuluyor” temasıyla gerçekleşen festival, sadece Bursa’dan değil, Türkiye’nin dört bir yanından ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen yüzbinlerce ziyaretçiyi ağırladı. Dostluk Çorbası’nın kaynadığı kazanla başlayan şenlik; kortej yürüyüşü, paneller, lezzet atölyeleri, yarışmalar, film gösterimleri ve konserlerle dolu dolu geçti.

Pazar günü eşimle aç karnına ziyaret ettiğimiz festival alanındaki kalabalık ve uzun yemek kuyrukları başlangıçta şekeri düşmüş bedenlerimizi biraz gerip, çaresiz hissettirse de, imdadımıza Mustafakemalpaşa Belediyesi’nin açtığı alan yetişti. Eski bir dostumuzun desteğiyle muhteşem Mustafakemalpaşa Çorbası’nı, tatlısını ve bir de kardeş şehir Balıkesir’den transfer höşmerimi yiyince normale dönüp, bir anda kendimizi toparladık! Gastronomi festivaline bile gitsen, illa ki bir yerlerde tanıdığın olacak arkadaş!

Cantık, tahinli pide, İnegöl köftesi, süt helvası gibi Bursa mutfağının yıldızı olan lezzetler, usta şeflerin elinde sahnede yeniden yorumlandı. Kadın kooperatifleri, genç şef adayları, yerel üreticiler ve akademisyenler; kısacası mutfağa gönül veren herkes festivaldeydi. Bulgaristan’dan Endonezya’ya uzanan dünya mutfakları ise festivalin uluslararası yüzünü güçlendirdi.

Ukrayna tarafından aldığımız fıstık ezmeli, görünüşü harika olan tatlıyı denedik. Ukraynalı kardeşlerimizden çok özür dileyerek belirtiyorum ki bizim süt helvamızın yanına yaklaşmaları için daha epey çabalamaları lazım. Elbette damak tadı kültürden kültüre farklılık gösterdiğinden, kim bilir belki onlar da bizim tatlılarımıza burun kıvırıyordur ama dünyadan rastgele 100 kişiyi çevirip, kestane şekerini ve bu tatlıyı yedirsek, istatistiksel olarak kaybetme ihtimalimiz olduğunu düşünmüyorum!

İlk kez tattığım kestaneli ve tarçınlı pilav ve Muradiye Sarnıç Çorbası’nı da çok beğendiğimi söylemeliyim. Hatta o kadar ki, pilavdan fazlaca alıp birkaç gün de evde, “aman bitmesin” diye azar azar yiyerek soframıza zenginlik kattık!

Sadece lezzetler değil, aynı zamanda fikirler de festival masasındaydı. “Kadının Gücü” panelinden Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’ne kadar birçok oturumda gastronominin geleceği konuşuldu. Unutulmaya yüz tutmuş köy tarifleri “Mutfak Mirasına Sahip Çık” projesiyle kayıt altına alındı. Yani festival, yalnızca damakları değil, belleğimizi de zenginleştirdi.

Başkan Mustafa Bozbey’in hedefi oldukça büyük: Bursa’yı dünya gastronomi rotasının vazgeçilmez duraklarından biri haline getirmek. Şehrin 8 bin 500 yıllık kültürü, coğrafi işaretli ürünleri ve çeşitliliği bu hedefin hayal olmadığını gösteriyor.

Bu zamana kadar çoğunluğu Avrupa, Afrika ve Asya olmak üzere 20’den fazla ülkede, 40’tan fazla şehri ziyaret edip yemeklerini yemiş biri olarak söyleyebilirim ki, Türk mutfağı ve özelinde Bursa, gerçekten de dünyadaki birçok şehirden kendini ayırarak bir gastronomi rotası olmayı fazlasıyla hak ediyor.