Olay Gazetesi Bursa

Karagöz oyunları çoğalarak her yeri kuşatmalı!

  Geçtiğimiz Cumartesi günü Bursa Miras ve Unima Türkiye tarafından organize edilen “Karagöz Gelin Oluyor” oyununu Hayali Nevzat Çiftçi’nin perdesinden, Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle yine Nevzat Çiftçi’nin kurduğu Karagöz Müzesi’nde izleme şansı buldum…   Karagöz’ün Ramazan aylarında reklamlarla anılan bir metaya ya da çocuk oyununa evrilmesi, oyunu izlerken içinde barındırdığı ve potansiyel olarak barındırabileceği içerikleri düşündüğümde […]

 

Geçtiğimiz Cumartesi günü Bursa Miras ve Unima Türkiye tarafından organize edilen “Karagöz Gelin Oluyor” oyununu Hayali Nevzat Çiftçi’nin perdesinden, Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle yine Nevzat Çiftçi’nin kurduğu Karagöz Müzesi’nde izleme şansı buldum…

 

Karagöz’ün Ramazan aylarında reklamlarla anılan bir metaya ya da çocuk oyununa evrilmesi, oyunu izlerken içinde barındırdığı ve potansiyel olarak barındırabileceği içerikleri düşündüğümde son derece üzücü.

Oysa 100 yıl kadar önce Karagöz’e baktığımızda, aynı isimli gazetede son derece muhalif eleştiriler ve karikatürler yayımlanıyor, gölge oyunlarında hükümete yönelik hicivleri ve müstehcenliği nedeniyle oyunları dahi yasaklanıyordu…

Oyunu izlerken aklıma şöyle bir fikir geldi: Ferhan Şensoy’un tıpkı “Ferhangi Şeyler”de yaptığı gibi günlük bir gazeteyi alıp oradaki haberleri yorumlayarak bir sürü malzeme çıkarmasına benzer bir şekilde, Karagöz ile Hacivat arasında da böylesi aktüel bir diyalog oluşturulabilir mi? Zira bizim memleketimiz malzeme bulma konusunda epey münbit ancak işin sonunda muhtemelen konu siyasete dokunacak ve o da hayali için tehlikeli olacaktır.

Varsın olsun efendim, tıpkı Ezel Akay’ın 20 yıl önce “Ya bu Hacivat ve Karagöz neden öldürülmüştür?” diye düşünürken “Olsa olsa hicivleri bazı çıkar gruplarının canını sıkmış ve tekerine çomak sokmuştur.” demesi gibi, bugün de olsa benzer şeyler olurdu diye düşünüyorum.

Yine de, ben genç bir tiyatrocu olsaydım, -sanatın çoğunlukla muhalif bir damar taşıdığına da inanarak- bir çeşit meddahlık gibi böylesi bir gösteri yapmak isterdim. Belki bir kukla olarak perde üzerinde değil ama bir Karagöz’ü, bir de Hacivat’ı canlandırıp, aradaki geçişleri belki bir şapka takıp çıkararak belli ederek ve elbette ses tonunu da değiştirerek bir şekilde gündemi yorumlardım.
Sonrası ise “Silivri o kadar da soğuk değilmiş ve yemekler epey güzelmiş!” demeye doğru gidebilirdi Fatih Altaylı gibi!

Son söz: Karagöz oyunları çoğalarak her yeri kuşatmalı!

(Nevzat Çiftçi oyun sonrası tebrikleri kabul ederken)