Bursa’da yaşayıp da yüzünü Uludağ’a dönmeyenimiz yoktur. Ancak çoğumuz için o, kışın beyaz gelinliğini giyen popüler bir kayak merkezi, yazın ise serin bir kaçış noktasıdır. Peki, o heybetli gölgenin altında, oteller bölgesinin ışıltılı dünyasından çok önce, M.S. 3. yüzyıldan başlayan bambaşka bir manevi krallığın, hatta savaşların ve isim kavgalarının yattığını söylesem…
Geçtiğimiz günlerde Bursa Tahtakale Buluşmaları’nda izlediğim Ersoy Soydan’ın söyleşisi, Ömer Kaptan’ın “Mysia Olymposu’ndan Cebel-i Ruhban’a” eseri ve Bursadakultur.org’un arşivlik kayıtlarını birleştirdiğimde, bildiğim Uludağ silinerek yerine, antik çağların efsanevi Mysia Olimposu ve Keşiş Dağı geldi.
Gelin, kar gözlüklerimizi çıkarıp tarih gözlüklerimizi takalım ve dağın görünmeyen yüzüne, üç bölgeye yayılmış 28 büyük manastırın hikayesine bir bakalım.
Antik çağda “Olimpos” (Olympos), sadece tek bir dağın adı değil, “ulu dağ” veya “yüksek dağ” anlamına gelen genel bir cins isimdi. Yunanistan’daki ünlü Teselya Olimpos’u dışında, Likya’da (Antalya), Kıbrıs’ta ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde toplamda 20’ye yakın “Olimpos” dağı vardı. Coğrafyacılar (örneğin Strabon), Uludağ’ı diğerlerinden ayırmak için bulunduğu antik bölge olan Mysia (Misya) adını ekleyerek onu “Mysia Olymposu” olarak kaydetmişlerdir.
Olimpos’tan Keşiş Dağı’na: Bir kaçışın öyküsü
Uludağ’ın manastır yaşamıyla tanışması sandığımızdan çok daha eskiye, 3. yüzyıla kadar uzanıyor. İlk kıvılcımı çakan ise henüz 9 yaşındayken bir güvercinin peşine takılıp dağa gelen ve bir ağaç kovuğunda yaşamaya başlayan Aziz Neophytos. Ancak asıl kırılma noktası, 8. yüzyıldaki “İkonoklazm” (Tasvir Kırıcılık) dönemi. İstanbul’da imparatorların dini resimlere savaş açtığı bu dönemde, inançlarına ve ikonalarına sahip çıkan keşişler soluğu Uludağ’ın güvenli vadilerinde almışlar. Ömer Kaptan, kitabında bu dönemi “İkonofillerin Kalesi” olarak nitelendiriyor. O dönemde Uludağ, Hristiyan dünyası için o kadar önemli bir merkez haline gelmiş ki, bugünün meşhur Aynoroz’undan (Yunanistan’daki Athos Dağı) çok daha önce “Kutsal Dağ” (Agion Oros) olarak anılmaya başlanmış.
Bernardin Menthon’un 1935’te yazdığı Olympe de Bithynie kitabı ve Dr.Osman Şevki Uludağ’ın sınıflandırmasına göre, dağdaki manastırlar üç ana bölgede toplanıyor. Bu detaylar, bir hafta sonu yürüyüşünde bastığınız toprağın altını hayal etmeniz için muazzam ipuçları veriyor:
1. Nilüfer Çayı ile Gökdere Arası (11 Manastır): Bu bölge, manastır yaşamının kalbi gibi.
⦁ Agorlar (Augares) Manastırı: Bursa-Uludağ yolunun 2760. metresinde, yolun sağında yer alıyordu. İlginç bir detayı var: Kadınların da sıkça ziyaret ettiği bir yer olduğu için “Hanımlar Manastırı” anlamına gelen Augares adıyla da anılırmış.
⦁ Zekeriya Manastırı: Misi Köyü civarında, Nilüfer Çayı kenarındaydı. Efsaneye göre kurucusu St. Paul, Hacı olmak için Kudüs’e giderken gaipten bir ses onu Kızılırmak civarından geri çevirmiş ve manastırı buraya kurmasını söylemiş.
2. Gökdere ile Kaplıkaya (Sobran) Arası (5 Manastır):
⦁ Sakküdyon Manastırı: Kadıyayla’da, 1075 metre yükseklikte, manzarasıyla büyüleyen bir konumdaydı. Burasıyla ilgili çok ilginç bir yasak var: Manastır civarında dişi hayvan beslemek yasaktı. Ancak 8. yüzyıl sonlarında keşişler bu kuralı delip ticaret yapmaya başlayınca, ünlü Aziz Teodor Stüdit duruma el koymuş ve tüm dişi hayvanları bölgeden uzaklaştırmış.
3. Kaplıkaya ile Deliçay Arası (12 Manastır):
⦁ Semboller (Symboles) Manastırı: Hamamlıkızık ile Cumalıkızık arasındaki Kilise Deresi vadisinde, patikanın sağındaydı. Buranın en büyüleyici yanı, çanlar henüz icat edilmeden önce, keşişleri ayine çağırmak için üzerine çekiçle vurulan devasa tahta levhaların (semantron) kullanılmasıydı. O vadide yankılanan tahta seslerini hayal edebiliyor musunuz?
⦁ Kiril (Cyril) Manastırı ve Slav Alfabesi’nin Doğduğu Yer
Belki de en şaşırtıcı detay şu: Bugün Rusya’dan Balkanlar’a kadar kullanılan Kiril alfabesinin kökleri bizim Uludağımıza uzanıyor. Slavların havarisi kabul edilen Aziz Kiril ve Metodi kardeşler, 9. yüzyılda Uludağ eteklerindeki (muhtemelen Fidyekızık-Balaban civarı) Polihron Manastırı’nda inzivaya çekilerek Slav dilini yazıya geçirme çalışmalarını burada olgunlaştırmışlar.
Keşişlerden dervişlere: Mekânın hafızası
Tarih, boşluk tanımaz. 1326’da Osmanlı’nın Bursa’yı fethiyle birlikte dağdaki manastır yaşamı sönmeye yüz tutsa da, “kutsal mekan” algısı kaybolmamış. Hristiyan keşişlerin inzivaya çekildiği o manastırlar, zamanla Müslüman dervişlerin “tekke”lerine dönüşmüş. Örneğin Trikalis Manastırı’nın bulunduğu tepe, ünlü Abdal Murad’ın makamı olmuştur.
Osmanlı döneminde Uludağ, sadece dervişlerin değil, gazilerin de mekanıydı. Orhan Gazi’nin Bursa kuşatması sırasında askerleriyle konakladığı yaylaya bu sebeple “Gazi Yaylası” denilmiştir.
Bursalıların çok iyi bildiği Bakacak mevkii ise, adını çok özel bir gelenekten alıyor. Osmanlı döneminde Ramazan ayının başlangıcını müjdeleyen hilal, buradan gözetlenirdi. Hilal görüldüğünde Bakacak’ta dev bir ateş yakılarak şehre haber verilir, kaleden toplar atılarak Ramazan’ın başladığı duyurulurdu.
“Keşiş Dağı” nasıl “Uludağ” oldu?
Yüzyıllarca “Cebel-i Ruhban” veya “Keşiş Dağı” olarak anılan dağın kaderi, 1925 yılında değişir. Dr. Osman Şevki Bey, Bursa Vilayeti Coğrafya Cemiyeti ile birlikte bir keşif gezisi yapar ve bu heybetli kütleye “Ne ulu bir dağ!” diyerek “Uludağ” ismini önerir. Bu öneri, dönemin Erkan-ı Harbiye Reisi Mareşal Fevzi Çakmak’a sunulur. Mareşal’in “Uludağ ismi muvafıktır, haritaları bu suretle tashih edin.” emriyle dağın adı resmen değişir. Hatta isim babası Dr. Osman Şevki Bey de Soyadı Kanunu ile “Uludağ” soyadını alır.
Son olarak Uludağ’ın sadece taş binalardan ibaret bir tarih değil, yaşayan bir müze olduğuna dair çok güzel bir örnekle bitirelim. 150 milyon yıldır varlığını sürdüren ve Uludağ’a özgü endemik bir tür olan Apollo Kelebeği, Küçük Zirve’nin güney yamaçlarında bugün hala kanat çırpmaya devam ediyor.
Bugün kayak pistlerinde süzülürken veya bir yaylada piknik yaparken bastığınız toprağın altında imparatorların, azizlerin, gazilerin ve dervişlerin binlerce yıllık ayak izleri olduğunu unutmayın!
Kaynaklar:
Ömer Kaptan, “Mysia Olymposu’ndan Cebel-i Ruhban’a Uludağ’ın Kadim Tarihi”, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları, 2023.
Visitbursa.org – Uludağ Manastırları Blog Yazısı
Bursadakultur.org – Uludağ’ın Tarihi ve Manastırlar
Bursa Tahtakale Buluşmaları – Uludağ Manastırları – Ersoy Soydan Söyleşisi