“Seyahat, insanı mütevazı yapar çünkü gezerken dünyada küçücük bir yer kapladığını görürsün.” diyor Gustave Flaubert. 1 haftalık seyahatimizin ardından geri dönmüş bulunuyorum. Bu süreçte Barcelona ve etrafındaki sahil kasabalarını, bir de birkaç defa sınırdan geçerek Fransa’nın güneyini eşimle birlikte ziyaret ettik. Gezi ile ilgili daha uzun bir yazı yazmayı planlıyorum. Zira Barcelona’da Arjantinli bir arkadaşımla graffiti dahi çizdim. Bu köşenin okuyucuları Arjantin’den Diriliş Ertuğrul izleyip, kalkıp Bursa’ya gelen Sebastian’ı hatırlayacaktır. Barcelona’daki temaslarımı onun sayesinde hallettim. Teşekkürler SEBO ve JOSE!
Kişisel işlerim, bir şeyler çizme ve sürekli öğrenme merakım şu sıralar beni epey meşgul ediyor. Mesela bu gece sonuna kadar, şahsi mühendislik işlerimin dışında, birkaç hafta sonrasında gerçekleştireceğimiz kadına şiddetle ilgili bir graffiti etkinliğinin tasarımını bitirmeli, Yıldırım Belediyesi altında gerçekleşen yarınki Bursa Düşünce Okulu dersleri ile ilgili okumalar yapmalı ve sonraki gün Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında Çobankaya’dan Sarıalan’a kadar olan yürüyüşe mental ve fiziksel olarak hazırlanmalıyım! Bu yazıyı da, işte böylesi sıkışık bir süreçte yayına yetiştiriyorum ve bu meşguliyetten de oldukça memnunum. Yazarken, kendi kendime konuştuğum, düşünce akışımı sistemli ve tutarlı bir şekilde aktarmaya çalıştığım için bunu bir çeşit terapi gibi hissediyorum! Kıymetinden ötürü Bursa Düşünce Okulu’nu böyle bir paragrafta harcamak istemediğimden, sizlere daha uzun ve detaylı bir şekilde bir sonraki yazımda bu konudan bahsedeceğim.
Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamına Nilüfer’e Edis gelirken, Osmangazi’ye Zeynep Bastık, Yıldırım’a ise Mustafa Ceceli geliyormuş. Sanatçı seçimleri acaba bu ilçelerde oturan insanların toplu bir tercihi mi, yoksa yerel yöneticilerin kafalarındaki ilçe imajlarıyla eşleşen isimler mi? Bu soruyu sizin takdirinize sunarak konser mekanlarını ve etkinlik detaylarını aşağıya bırakıyorum.
Cumhuriyet Bayramı’mız şimdiden kutlu olsun!