Olay Gazetesi Bursa

“Tahtakale Buluşmaları-Bellek Bursa Söyleşisi” üzerine yazdıklarımdır

Yıl 2019. İrlanda, Dublin’de hem okuyorum, hem çalışıyorum. Geceleri ise YouTube üzerinden memleketle ilgili sosyolojik, felsefik, dini bazı içerikler izleyip, ufaktan da sıla hasreti gideriyorum. Bir anda karşıma 250 küsür görüntülenmesi olan bir video düşüyor: Tahtakale Buluşmaları – Xxx… Konu ve konuğu hatırlamıyorum ancak başlığı görünce, “Aaa Tahtakale… ama bu kesin İstanbul’daki Tahtakale’dir. Bursa’dan böyle […]

Yıl 2019. İrlanda, Dublin’de hem okuyorum, hem çalışıyorum. Geceleri ise YouTube üzerinden memleketle ilgili sosyolojik, felsefik, dini bazı içerikler izleyip, ufaktan da sıla hasreti gideriyorum. Bir anda karşıma 250 küsür görüntülenmesi olan bir video düşüyor: Tahtakale Buluşmaları – Xxx… Konu ve konuğu hatırlamıyorum ancak başlığı görünce, “Aaa Tahtakale… ama bu kesin İstanbul’daki Tahtakale’dir. Bursa’dan böyle şeyler zaten çıkmaz!” deyip içten içe hayıflanıyorum. Ancak videoya tıklayıp izlemeye başladığımda, Bursa Tahtakale’de bir çay ocağında 15-20 tane güzel insanın toplanıp Bursa hakkında konuştuğunu görünce çok şaşırıp, “Sonunda Bursa’da da böyle insanlar bir araya geliyor!” diye çok seviniyorum.

Videoyu izledikten sonra, “Keşke ben de orada olabilseydim.” diye iç geçirip, hissettiklerimi anlatan bir yorum dahi yazıyorum. O günün sonrasında, Tahtakale Buluşmaları’nın kurucuları ve yürütücüleri olan Cihan Taşan ve Samet Altıntaş’ı radarıma alıyor, yaptıkları işleri sıkı bir şekilde takip ediyorum.

Yıl 2024. Murat Ertürk ile yaptıkları Bursa’nın Tabela Ressamları bölümünden sonra Samet Altıntaş’a, isterlerse 2006 yılından beri Graffiti çizen biri olarak, Bursa’da Graffiti’yi konuşabileceğimize dair bir mesaj atıyorum. Sonrasındaysa birkaç hafta içinde bir sunum hazırlıyorum ve programı çekiyoruz. Program sonrasında Cihan Taşan ve Samet Altıntaş’ı mahalleden birer abi gibi hissetmeye başlıyorum.

Yıl 2025. Temmuz ayında Bursa Miras’ın girişimiyle başlayan Bursa’da Akşam – Bellek Gezileri’nin afişini belediyenin sitesinde görüp, afişteki kişiyi Samet Altıntaş’a benzetiyorum ancak gönderide hiçbir isim ya da nerelerin gezileceği yazmıyor. Samet Abi’yi arayıp soruyorum ve “Hahah, benzemiş mi bana?” yanıtını alınca soluğu Heykel’de Atatürk Heykeli’nin önünde alıyoruz. Öncesinde 5-6 kilometre yürüdüğüm günün akşamında bir 7-8 kilometre de Samet Abi ve müthiş güzel insanlarla birlikte Bursa’yı arşınlıyoruz. Geziden geriye gurme bir dimağdan süzülüp aktarılmış Bursa anektodları ve yeni arkadaşlıklar payıma düşüyor.

Birkaç hafta sonra telefonum çalıyor. Tahtakale Buluşmaları’nın Bursa Miras tarafından bir söyleşisinin yapılmasının istendiğini ve moderatör olup olamayacağımı soruyor Cihan Abi. Birkaç saniyelik sessizlikte “Lan, yapabilir miyim acaba?” diye duraksayıp, sonrasında “Onur duyarım Abi!” diyorum. Tarih ve saatte anlaşıyoruz ve telefonu kapıyoruz. Sonrasında ise payıma küçük endişeler ve heyecanlar kalıyor. Başlıyorum evin içinde yürüyüp kendi kendime konuşmaya:

“Hanımlar- beyler, sevgili küçükler, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Miras’ın destekleriyle gerçekleştirdiğimiz Bellek Söyleşileri’nin Tahtakale Buluşmaları Söyleşisi’ne, hepiniz hoşgeldiniiiz!”

Eşim mutfaktan bana bakıp, “Delirdin herhalde, napıyorsun böyle?” dercesine alaycı bir bakış atıyor. Böylesi kendi kendine defalarca tekrar eden sunuşların akabinde söyleşi günü geliyor ve moderatörlüğü gerçekleştiriyorum. Programın sonunda Tahtakale Buluşmaları’nı bir güzel övüp, “Nasıl ki bugün Bursa’ya değer katan ve kıymet veren Kazım Baykal gibi insanları anıyorsak, yıllar sonra da birileri, şu Bursa şehrinden Samet Altıntaş ve Cihan Taşan diye Bursa’yı konuşan, Bursa’ya değer katan iki arkadaş geçti diyecek. Bunun onuru ve mutluluğu size bir ömür yeter abiler!” diyorum. Sonuna da ekliyorum: “Bu benim ilk moderasyonumdu, Karagöz’ün de dediği gibi sürç-i lisan eylediysek affola!”

Kalabalık bizi alkışlayıp, tebrik ediyor. Konuşma yaptığımız tarihi binanın avlusunun arkasında kalan Uludağ’a, nam-ı diğer Keşiş Dağı’na ufak bir selam çakıp, eşyalarımı toplamak üzereyken yanıma genç bir çift geliyor. “Siz ilk moderasyonum deyince biz çok şaşırdık. Sanki hep bu işleri yapıyor gibiydiniz. Kesinlikle bu işe devam etmelisiniz!” diyor.

Şaşırıp, mutlu oluyorum. Demek ki diyorum: “Kendi kendine konuşmak, delirmenin dışında da işe yarıyor!”