Olay Gazetesi Bursa

Düşen döviz açığının yarattığı fırsat

Dövizin etkilemediği bir alan yok Türkiye’de. Kurların yükseldiği dönemde memleketin kendi suyu bile dolara endeksli zamlanıyordu! Milletin bankalardaki parasının yarısından fazlası milli para değil. Yani döviz birikimleri liradan daha fazla bir mevduatı karşımıza çıkarmakta. Üstelik bu değerlendirmede yastık altındaki dolarlar yer almıyor. Ekonomi coştuğunda ithal ürünlere yaşanan hücum da malum. Döviz borçları ise bir yük olarak tüm toplumun sırtında aslında!     […]

Dövizin etkilemediği bir alan yok Türkiye’de.

Kurların yükseldiği dönemde memleketin kendi suyu bile dolara endeksli zamlanıyordu!

Milletin bankalardaki parasının yarısından fazlası milli para değil.

Yani döviz birikimleri liradan daha fazla bir mevduatı karşımıza çıkarmakta.

Üstelik bu değerlendirmede yastık altındaki dolarlar yer almıyor.

Ekonomi coştuğunda ithal ürünlere yaşanan hücum da malum.

Döviz borçları ise bir yük olarak tüm toplumun sırtında aslında!    

Kısacası bu memlekete ne yazık ki döviz lazım.

Harcadıklarımıza yetecek dövizi kazanmak, hatta daha fazlasını kazanmak şart neticede.

Yoksa ortaya çıkan döviz açıklarını kapatmak için yüksek faize katlanırız.

Ya da lira değersizleşir ve enflasyon patlar.

Ekonomilerin temel problemleri arasında yer alan döviz açıklarını başarılı biçimde yönetmek büyük önem taşımakta.

Bu anlamda Türkiye çok şanslı görünen bir dönemden geçiyor.

Çünkü son aylarda gelen cari denge rakamları görmeye alışık olmadığımız seviyeleri içeriyor!

Merkez Bankası’nın dün açıkladığı Nisan 2019 dönemine ilişkin veriler de beklentilerden iyi geldi.

Aylık açık tutarı 1,5 milyar dolar civarında beklenirken 1,3 milyar dolarlık bir gerçekleşme kaydedildi.

Asıl çarpıcı olan geçen yılın aynı ayına kıyasla 4,2 milyar dolarlık azalma olması.

Yani adeta çakılan bir cari açık söz konusu!

Ve neticede 12 aylık cari işlemler açığı 8,6 milyar dolara geriledi.

Yaz aylarında artacak olan turizm gelirlerini dikkate aldığımızda aylık bazda cari fazla vermemiz de kaçınılmaz görünüyor.

Peki bu keskin düşüşün nedeni ne?

Öncelikle ithalattaki keskin düşüş sonucu dış ticaret açığı 3,6 milyar dolar azaldı.

Hizmetler dengesi kaynaklı net girişlerin 401 milyon dolar artarak 1,7 milyar dolara yükselmesi önemli bir faktör olarak dikkat çekti.

Bu kategoride turizmin etkisini görmek mümkün.

Bir de net hata noksan kaleminden gelen yani kaynağı belirsiz olan 3,8 milyar doların sağladığı bir avantajı finansman kısmında görüyoruz!

Bu desteğinse resmi rezerv erimesini 2,8 milyar dolarda sınırlamış olması kayda değer bir avantaj niteliğinde olduğunu belirtmek şart.

 

Yerliye dönüşüm zorunlu

 

Neticede altın ve enerji hariç tutulduğunda cari işlemler hesabının 2,3 milyar dolar fazla verdiği görülmekte.

Mevcut ekonomik yapımızı dikkate aldığımızda oluşan bu fazla bir tek şeyin net göstergesi.

Ekonomi küçülüyor!

Yani ilk bakışta olumlu yönde ilerleyen cari denge aslında ekonomideki zayıflığın bir göstergesi.

Kısacası yanlış giden bir sürecin doğurduğu olumlu bir bir görüntü var Türkiye’nin döviz dengesinde.

Bu süreç aslında bir fırsat olarak da kabul edilebilir!

Çünkü…

Yapısal olarak ekonominin üretken tarafı fazlasıyla ithalata bağımlı.

Dişe dokunur bir büyüme sürecine yeniden geçene kadar ithalatın kalıcı biçimde düşürülmesi gerekiyor.

Yani yerlileştirmeye bir an önce ekonomi ve işletme mantığı içinde ve de radikal biçimde geçmemiz şart   !

Bu konuda gayretlerin olması sevindirici.

Ama zor bir dönemden geçen özel sektörün de bu dönüşüme canla başla sarılması gerekiyor.