Olay Gazetesi Bursa

Ekonomi büyüyecek mi?

Faizler düştü. Gözler reel ekonomiye çevrildi. Durgunluk içindeki piyasalar canlanacak mı? Hangi sektörler yeni faizlerden nasibi alabilecek? Küçülen ekonomi yeniden büyüyebilecek mi? Artık bu tür sorular revaçta. Yanıtlarınsa çok net olmadığı bir gerçeklik söz konusu! Çünkü büyüme kompozisyonumuz birbirinden farklı parçalardan oluşmakta. Yani sadece bir faiz indirimiyle bir anda bütün ekonominin yükselişe geçmesini beklemek hayaldir. Hele de […]

Faizler düştü.

Gözler reel ekonomiye çevrildi.

Durgunluk içindeki piyasalar canlanacak mı?

Hangi sektörler yeni faizlerden nasibi alabilecek?

Küçülen ekonomi yeniden büyüyebilecek mi?

Artık bu tür sorular revaçta.

Yanıtlarınsa çok net olmadığı bir gerçeklik söz konusu!

Çünkü büyüme kompozisyonumuz birbirinden farklı parçalardan oluşmakta.

Yani sadece bir faiz indirimiyle bir anda bütün ekonominin yükselişe geçmesini beklemek hayaldir.

Hele de bankaların kredi kaynakları içinde Merkez Bankası’nın payı hayli düşükken!

Bankalar kıt TL ve pahalı mevduatla ucuz kredi kullandıramazlar.

Dolayısıyla öncelikle faizler nedeniyle büyük bir beklentiye girmemekte fayda var.

Bankaların kullandırdığı kredilerde kısa vadede ciddi bir ucuzlama olması zor.

Örneğin 10 yıl vadeli konut kredisine bakalım.

MB’nin faiz indirim kararı öncesi aylık yüzde 1,50 civarındaki en düşük faiz seviyesinin 1,30 civarına inmesi beklenmekte.

Kredilerde belli bir ucuzlama olsa da yeni faiz seviylerinin özellikle konut gibi uzun vadeli ve büyük yatırımlara dönük talebi artıracak düzeye inmediğini görüyoruz.

Ayrıca konut piyasası için öngörülebilirlik ve istikrar kavramları da büyük önem taşımakta.

Ve unutmayalım ki vatandaşın reel gelirinde bir artış söz konusu değil.

Yılbaşında enflasyonun üzerinde maaş zammı alan pek yoktur herhalde.

Bir kenarda parası olanların da ağırlıkla dövize paralarını park ettiğini söylüyor mevduat verileri!

Kurda çeşitli nedenlerle bir türlü kırılamayan yükseliş beklentisi nedeniyle döviz mevduatların el sürülmediği de bir gerçek. 

Kısacası özellikle emlak piyasasına dönük ciddi bir hareket beklemek için henüz erken.

Keza otomotivde de nispeten yakın bir beklenti tablosu söz konusu.

Beyaz eşya, ev elektroniği, bilişim, mobilya ve dayanıksız tüketim mallarında ise faiz kaynaklı bir satış artışı kaydedilmesi mümkün görünüyor!

Ancak, hala yüksek olan faizlerin yanında artmayan reel gelir ve dolarda park etmiş olan para; canlanmanın sınırlı kalmasını garanti eden unsurlar niteliğinde.

 

Enflasyon düşmeli, dolarlar satılmalı

 

Ayrıca vatandaş tüketim konusunda son yıllarda hayli ihtiyatlı davranıyor.

Bir de Avrupa örneğinde gördüğümüz çok düşük hatta eksi faizlere rağmen tüketimin artmaması sendromu da Türkiye’nin karşısına dikilebilir!

Gerçi demografik olarak farklıyız.

Genç nüfusumuz tüketime fazlasıyla meyilli.

Olmayan parayı harcamayı da seviyoruz.

Yani borçlanma eğilimimiz tüm koşullara rağmen Avrupa’dan daha iyi bir perfromans sergileyecektir!

Neticede yıl sonuna kadar 800 baz puanı bulabilecek kademeli faiz indiriminin pozitif sonuçlarını zamanla almak mümkün olacak.

Ekonomik canlanma anlamında asıl pozitif neticeyi ise enflasyonun da tek haneye inebileceği 2020’den itibaren görmemiz söz konusu.

Çünkü enflasyon tatminkar seviyelere inmeden yani reel gelirler artmadan hem tüketimde hem de üretimde anlamlı bir artış beklemek zor!

Bu arada küresel koşulların mevcut görünümdeki destekleyici rolünü sürdürmesi de toparlanma adına şart görünmekte.

Sözün özü; 2019 en iyi ihtimalle sıfır büyüme ile kapanır. Yani yerimizde sayarız.

Bu da ancak tüm koşulların lehimizde olmasıyla mümkün olur.

Ve 2020’yi de yüzde 1-2 aralığındaki milli gelir artışıyla kapatırız.