Olay Gazetesi Bursa

Endüstri 4.0’ın Bursa’daki adresi

Ar-Ge, inovasyon, tasarım günümüzün sihirli sözcükleri. Küresel rekabette bu kavramları ne oranda gerçeğe dönüştürdüğünüze bağlı olarak… Başarı hikayeleri yazılıyor çünkü. Peki Türkiye bu trendin neresinde? Ar-Ge harcamalarımızın milli gelire oranı yüzde 1’i geçeli birkaç yıl oldu. 2015 itibarıyla yüzde 1,06’lık bir oran var karşımızda. Oysa en az yüzde 3 olmalı… Milli gelirden araştırma ve geliştirmeye […]

Ar-Ge, inovasyon, tasarım günümüzün sihirli sözcükleri.

Küresel rekabette bu kavramları ne oranda gerçeğe dönüştürdüğünüze bağlı olarak…

Başarı hikayeleri yazılıyor çünkü.

Peki Türkiye bu trendin neresinde?

Ar-Ge harcamalarımızın milli gelire oranı yüzde 1’i geçeli birkaç yıl oldu.

2015 itibarıyla yüzde 1,06’lık bir oran var karşımızda.

Oysa en az yüzde 3 olmalı…

Milli gelirden araştırma ve geliştirmeye ayrılan para!

Yani ayrılan kaynak açısından…

Alınacak daha epey yolumuz var.

Üstelik kamu kesimi yanında özel sektör de daha fazla sahada olmalı!

Sadece devleti beklemekle ekonomik faydası olan buluş yapılmaz.

Dünyadaki pek çok örnekte firmaların Ar-Ge ayırdıkları para çok yüksek seviyelere çıkabilmekte.

Bir de KOBİ’lerin durumu var.

Araştırma işi sadece dev holdinglerin ilgi alanı değil elbet!

Gelişmiş ekonomilerde KOBİ’lerin Ar-Ge işlerinde epey bir payları olduğu biliniyor.

Oysa geçen yıl Türkiye’de Ar-Ge için harcanan 21 milyar liranın…

Sadece yüzde 17,7’si KOBİ’lere ait görünüyor!

Elbette çeşitli sorunlarla uğraşan KOBİ’lerin birçoğu bu işe para ayıramayabilir.

Ama günümüzün modası olan…

“Küçük ama hızlı balık olma” vasfını sürdürebilmek için başka çare de yok!

Ve unutmayalım ki devletin artan teşviklerinden de yararlanma imkanı var.

Yeter ki düşünsel anlamda yenilikçiliği ilke edinip…

Araştırma ve geliştimenin mutlak önemine inanalım!

Bu anlamda devletle sanayici arasında…

Bilim ve teknnoloji bağlantısı kurma vasfı olan kurumlara büyük iş düşüyor.

Yani akademik dünyanın sırtında birkaç çeşit yük var.

Bir yandan mesleklerinde başarılı olacak öğrencileri yetiştirmek…

Diğer yandan da bilimsel çalışmalarla ülkenin ufkunu genişletmek

Üniversitelerin ana görevlerini oluşturmakta.

Bu görevler başarıyla ifa edildiğinde ise ekonomi kazançlı çıkmakta.

Ama ekonominin asıl kazancı üniversite-sanayi işbirliğinde yatıyor!

Peki bu kritik işbirliğinin başarısı nelere bağlı?

 

Sanayiciye açık çek

 

Bu soruyu yönelttiğim Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir

Sanayicilerle akademisyenlerin işbirliğine dönük ilginç bir tablo çizdi.

Karademir’e göre üniversiteler bölgelerindeki sektörlerle içiçe geçmek zorunda!

İfade ettiği formülse sanayiciye adeta açık çek niteliğinde.

“Görüştüğüm sanayicilere diyorum ki; siz kendini bir üniversite kurmak isteseniz…

Kuracağınız üniversitede ne tür beyaz yakalı eleman, ara eleman yetiştirmek istiyorsanız…

Hangi konularda araştırma yapmak istiyorsanız…

Onları söyleyin aynısını biz yapalım.

Yani üniversitemiz herhangi bir firmanın üniversitesi gibi düşünülebilir.

Devletin de istediği bu”.

Nasıl yani?

 

“Üniversitelerin birbirinin kopyası olmadan

Çok da büyümeden daha esnek hareket edip gelişmelere hızla uyum sağlayarak…

İlgili sektörlerle sıkı ilişki içinde olmaları teşvik ediliyor.

YÖK bunu istiyor!

Biz de sanayicilerle çok daha sıkı işbirliğine hazırız.

Ve laboratuvarlarımız herkese açık”.

 

Robot merkezi üniversite

 

BTÜ’ye sektörel bazda özel bir görev de düşmüş vaziyette.

YÖK bize bu anlamda robotik ve akıllı sistemler konusunda uzmanlaşma görevi verdi.        İlgili personel ve kadro tahsisleri de yapıldı.

Bunun yanısıra enerji sistemleri ve havacılığa da yönelmemiz söz konusu”.

Kısacası Bursa Teknik Üniversitesi “Endüstri 4.0”ın…

Ve yüksek teknolojinin paylaşım adresi olmaya aday!