Olay Gazetesi Bursa

Enflasyona karşı seferberlik zamanı

Enflasyon canavarı kısa bir molanın ardından yine yükselişe geçti. Mart ayı rakamları ekonomiye verilmesi gereken ağırlığı bir kez daha net biçimde ortaya koydu. Çünkü dizgin altına alındığı ileri sürülen canavar pek de sakinleşecek gibi görünmüyor! Verilerin detay analizi bir düşüş potansiyelini ortaya koymakla beraber bir türlü kontrol altına alınamayan gıda fiyatları başa dert olmaya devam edecek gibi görünüyor. Üstelik enerji gibi […]

Enflasyon canavarı kısa bir molanın ardından yine yükselişe geçti.

Mart ayı rakamları ekonomiye verilmesi gereken ağırlığı bir kez daha net biçimde ortaya koydu.

Çünkü dizgin altına alındığı ileri sürülen canavar pek de sakinleşecek gibi görünmüyor!

Verilerin detay analizi bir düşüş potansiyelini ortaya koymakla beraber bir türlü kontrol altına alınamayan gıda fiyatları başa dert olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Üstelik enerji gibi yayılmacı özelliği olan bir ürün grubunda da ciddi risklerin varlığı söz konusu.

Döviz kurlarındaki olası yükselişlerin ithalat yoluyla yapacağı baskı da unutulmamalı!

Dolayısıyla ciddi yapısal sorunların biriktiği enflasyona kalıcı çözüm için adeta milli bir seferberliğe ihtiyacımız var.

Rakamların diliyle manzaraya baktığımızda hangi alanlarda yoğunlaşmamız gerektiği de net biçimde ortaya çıkıyor. 

Martta tüketici fiyatları aylık yüzde 1,03’le piyasa beklentilerinin üzerinde arttı.

Neticede yıllık enflasyon şubata göre 0,4 puan artışla yüzde 19,71 seviyesine çıktı.

Aylık bazda en yüksek artış yüzde 3,48 ile sağlık grubunda oldu.

Ancak bu grubun TÜFE sepetindeki ağırlığı nispeten düşük olduğundan genel enflasyon rakamına etkisi de sınırlı kaldı.

Tahminlerdeki sapmanın asıl sorumlusu ise aylık bazda yüzde 2,44 artışla manşet enflasyona 0,6 puan katkı yapan gıda grubuydu!

Mutfak enflasyonunu tırmandıran başlıca etkense aylık yüzde 9,1 artan sebze ve meyve fiyatlarıydı.

Yani martta öne çıkan tanzim satışların market ve pazar fiyatlarını baskılayıcı etkisi çok zayıf kalmış görünüyor.

Neticede yıllık gıda enflasyonu yüzde 29,77 ile cüzdan yakmaya devam etmekte.

Acilen tedbir alınması gereken alan gıda olmakla birlikte kalıcı çözümün bugünden yarına hayata geçmesi pek kolay görünmüyor!

Özellikle maliyet, üretim planlaması ve aracılık anlamında ciddi problemler mevcut.

Bir de hava koşullarının olası azizlikleri; gıda fiyatlarının kısa vadede kabul edilebilir sınırların içine çekilmesini zorlaştıran unsurlar olarak durmakta.

Ancak zaman alsa da reformist düzenlemelere biran önce geçilmesinde fayda var.

 

Petrol ve döviz riski

 

Diğer yanda akaryakıt fiyatları da geçen ay ulaştırma grubunun manşet enflasyonu 0,12 puan artırmasına yol açtı!

Ham petroldeki yükseliş havası bu anlamda bir risk unsuru olarak karşımıza dikilmekte.

Keza döviz kurlarındaki artış sinyalleri de bir başka risk unsuru olarak hem gıda hem de enerji üstünde baskı oluşturmakta.

Gıda ve enerji hariç tutulan enflasyon endekslerinin düşüşte olması bu durumda pratikte pek de anlam taşımıyor.

Ayrıca kur baskısının tüm sektörler üzerinde yaratabileceği bir maliyet kaynaklı fiyat artış trendi ihtimali olduğu unutulmamalı!

Dolayısıyla dövizdeki istikrarın önemi bir kez daha ortaya çıkmakta.

 

Ucuz kredi ne zaman?

 

Neticede mevcut tabloda nisan ayında enflasyonun yüzde 20’yi aşma ihtimali dikkate alınmalı.

Mayısta da yukarı yönlü trend kaçınılmaz görünüyor.

Haziranda ise mevsim avantajı ve baz etkisiyle bir nefeslenme şansımız olabilir!

Bu baz etkisi öyle bir avantaj ki üçüncü çeyrekte TÜFE’yi yüzde 10’a kadar geriletebilir.

Ama bazın yanıltıcılığını dikkate almalıyız.

Çünkü son çeyrekte başlayacak olan çıkış yıllık enflasyonu tekrar yüzde 15’in üstüne çıkaracaktır!

Bütün bu tablo faizleri olası ilk indirimin en erken haziranda olabileceğini söylüyor.

Hatta bu tarih de ötelenebilir.

Sözün özü; ucuz kredi bir başka bahara kalmış görünüyor.