Olay Gazetesi Bursa

Petrol şokunu ABD seçimleri frenliyor

Dünya haftaya mini bir petrol şokuyla başladı. Uzun süredir göze batmayan petrol, Suudi Arabistan’daki rafineri saldırısı sonrasında adeta coştu. Ve petrolün varil fiyatı haftanın ilk işlem gününde yüzde 19’a yakın prim yaptı. Neyse ki küresel aktörlerin artan endişeleri bastırmak üzere yaptığı açıklamalar bir nebze de olsa işe yaradı ve çıkış durdu. Aslında petrol arzında kısa vadede ciddi sorun yaşanmayacağına […]

Dünya haftaya mini bir petrol şokuyla başladı.

Uzun süredir göze batmayan petrol, Suudi Arabistan’daki rafineri saldırısı sonrasında adeta coştu.

Ve petrolün varil fiyatı haftanın ilk işlem gününde yüzde 19’a yakın prim yaptı.

Neyse ki küresel aktörlerin artan endişeleri bastırmak üzere yaptığı açıklamalar bir nebze de olsa işe yaradı ve çıkış durdu.

Aslında petrol arzında kısa vadede ciddi sorun yaşanmayacağına dönük açıklamalar sınırlı bir etki yarattı!

Çünkü stoklardan ziyade Ortadoğu’da olası bir çatışmanın yaratacağı belirsizlik daha önemli bir fiyatlama faktörü konumunda.

Bu anlamda gözler İran’ı suçlayan ve “ateşe hazırız” mesajını veren ABD Başkanı Donald Trump’a çevrilmiş vaziyette.

Ancak, Trump’ın elinin rahat olmadığı izlenimi, yatırımcıların doludizgin petrole koşması engelliyor!

Peki neden?

İran’ın daha önce de hedef tahtasına koyan Trump sıcak çatışmadan şimdilik kaydıyla uzak duruyor.

Bunun temel nedeni ise ABD ekonomisine verdiği önem.

Özellikle de 2020 seçimleri kapıya dayanmışken ekonomi üzerinden oy kaybı yaşamak istemiyor Trump!

Bu nedenle de faiz indirmekte isteksiz davranan Amerikan Merkez Bankası Fed’i sürekli eleştiri oklarıyla vurup duruyor.

Ve Fed Başkanı Jerome Powell’i neredeyse vatan haini ilan etmiş durumda.

Trump ve ekibinin bu çerçevede bir de petrol fiyatları üzerinden bir baskıyla karşı karşıya kalmak istememesi doğal sayılabilir.

Çünkü petroldeki artışın artçıl birkaç sorun barındırması söz konusu.

Mesela zamlı petrolün küresel kaynaklı daralmaya hız katması ABD’yi de vurur.

İçte yükselen enflasyon Fed’in faiz indirimlerinin rafa kalkmasına yol açar.

Diğer yanda olası bir savaşın küresel piyasalar yoluyla vereceği zarar da söz konusu.

Netice ise yavaşlamakta olan Amerikan ekonomisinin daha da sıkıntıya girmesi olarak karşımıza çıkıyor!

Bu tablo ise Trump’ın seçimler öncesi İran’ı vurmasıyla elde edebileceği oyların ötesinde bir kayıp anlamına gelmekte.

Ancak, Ortadoğu’da olası yeni bir dron saldırısı yaşanırsa Washington’ın eli kolu bağlanabilir.

Dolayısıyla risk payı fiyatlamalarda kısmi olarak yer almaya devam ediyor.

 Bu nedenle de arz-talep arasında henüz ciddi bir dengesizlik olmamasına karşın petroldeki gevşeme sınırlı kalmakta!

 

Türkiye’nin riskleri

 

Gerilimin tırmanmaya devam etmesi halinde 65 dolar civarı seyreden petrolün ilk etapta 86 dolara kadar yükselmesi mümkün.

Bu tablo petrol ihracatçılarına yararken Türkiye gibi ithalatçı ülkelerin zarar göreceği kesin.

Öncelikle akaryakıt üzerinden gelecek baskının enflasyonda negatif artçıl etkiler doğurması kaçınılmaz olur.

Yükselen petrolün para piyasalarına da hem doğrudan hem de dolaylı etki yapması söz konusu!

Nitekim pazartesi günü saldırı haberi gelir gelmez TL’de değer kayıpları yaşandı.

Ancak, bu kayıplar sınırlı kaldı.

Çünkü cari açığımız çok düşük düzeyde.

Durağan ekonomide petrol talebi de makul seviyelerde seyrediyor.

Dolayısıyla kur baskısı şimdilik hafif düzeyde hissedilmekte.

Ama eğer çatışma ortamı oluşursa bir yanda petrol üzerinden diğer yanda da bölge ülkesi olarak jeopolitik açıdan etkilenmemiz kaçınılmaz olur!

Böyle bir senaryodaki dolar fiyatlaması ise 6 liraya doğru bir hamleyi karşımıza çıkarır.

Bu anlamda dış dünyayı yakından takip etmekte fayda var.