Olay Gazetesi Bursa

BAL-GÖÇ’te ‘Emin Adımlar…’

Bulgaristan’da her türlü insan hakkı ihlaline maruz kalmış Türk azınlığın önemli ismi Prof. Dr. Emin Balkan’ı dinledik. Hem de 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde… 93 harbinden 1989’da yüz binlerce soydaşın Bulgaristan’dan sürülmesine kadar uzanan süreçte Balkanlar’da yaşanan acılara dikkat çekti önce… Ardından sözü Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği’ne (BAL-GÖÇ) getirdi. Yaklaşık 10 yılı […]

Bulgaristan’da her türlü insan hakkı ihlaline maruz kalmış Türk azınlığın önemli ismi Prof. Dr. Emin Balkan’ı dinledik.

Hem de 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde…

93 harbinden 1989’da yüz binlerce soydaşın Bulgaristan’dan sürülmesine kadar uzanan süreçte Balkanlar’da yaşanan acılara dikkat çekti önce…

Ardından sözü Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği’ne (BAL-GÖÇ) getirdi.

Yaklaşık 10 yılı başkanlık olmak üzere uzun süre görev yaptığı derneğin güç kaybettiğini vurguladı.

10 binlerden 3 bin seviyesine düşen üye sayısı ile Türkiye ve Bulgaristan’da yaşayan soydaşlar arasındaki bölünmüşlüğün, bunun en büyük kanıtı olduğunu ifade etti.

“Bursa’da BAL-GÖÇ’ün yerini bilmeyen milletvekilleri var” dedi.

***

Daha sonra…

Merinos Gölpark Sosyal Tesisi’ni dolduran hemşehrilerini heyecanlandıran cümleleri kurdu…

“BAL-GÖÇü 10 yıl önce bıraktığım noktanın ilerisine taşımak, Balkanlar’daki ve Türkiye’deki soydaşlarızı hep birlikte kucaklayarak yola devam etmek için buradayım. Değerli ekibimle birlikte derneğimizi tekrar ayağa kaldırmak için, kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarını unutturmamak adına önümüzdeki seçimlerde aday olarak karşınıza çıkacağım.”

***

Prof. Dr. Emin Balkan, yeni dönemde nasıl bir BAL-GÖÇ hedeflediğini de anlattı…

Atatürk ilke ve inkılaplarına gönülden bağlılığın şart olduğuna vurgu yaptı.

Hizmet yelpazesini Bulgaristan’la sınırlı tutmayarak tüm Balkanlar’a yaydı.

Daha genç, dinamik, üretken ve eşitlikçi bir yaklaşımdan söz etti.

“Hemşehrilerimizin dertleri ile dertlenip, sevinçleri ile mutlu olacağız” ifadelerini kullandı.

***

Salondaki havaya gelince…

Emin Balkan ve ekibinin arkasında, ‘Geçmişten Geleceğe, Emin Adımlarla İlerleyen Emin Ellerdesiniz’ sloganı, Balkan haritası, Atatürk fotoğrafı ve Türk Bayrağı vardı.

Masasında BAL-GÖÇ Başkanı Veli Öztürk, Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Fahriye Vatansever Ağca gibi isimlerin olması Emin Balkan’ın mevcut yönetimin desteğini büyük oranda arkasına aldığını gösteriyordu.

Hasan Öztürk’ün adaylık açıklamasında olduğu gibi yöre derneleri başkanları ön planda değildi, taban desteğine işaret eden yoğun katılımdan dolayı salonda kimlerin bulunduğunu tespit etmek de zordu.

Ancak, Cebelliler Derneği Başkanı Gürçay Cem’i gördüm.

Şubelerden de bazı isimler vardı.

Özellikle TRT’de görev yaptığı dönemde Balkanlar’a önemli katkılar sağlayan, davaya hakim Metin Edirneli de, Emin Hoca’nın destekçileri arasında yer alıyordu.

Ayrıca…

BALKANTÜRKSİAD Başkan Yardımcısı Süleyman İnan ve BAL-GÖÇ’ün kurucularından Ali Osman Cesur dikkat çekiyordu.

Batı Trakya Türkleri’nden de bazı dostları Emin Hoca’yı yalnız bırakmadı.

BTTDD Bursa Şubesi eski Başkanı İrfan Derici, Balkanlar’ın mücadele adamı Ali Ayazmalı, camianın yakından tanıdığı Dr. Metin Ahmet, Bursa Eczacılar Kooperatifi’nde önemli görevler üstlenmiş Eczacı Zekeriya Kolat gibi…

Öte yandan, Emin Balkan’ın geçmişten bu yana ilişkilerini sıcak tuttuğu basın mensuplarının toplantıya ilgisi büyüktü…

Finalde kadın ağırlıklı verilen fotoğraf toplantıya ayrı bir anlam kattı.

Bu sırada Emin Hoca’nın dilinden dökülen “Yönetimde en az 15 kadın olacak” sözleri alkış aldı.

***

Prof. Dr. Emin Balkan ile toplantı sonrası Merinos’taki kafede karşılaştık.

Orada birçok konuyu daha derinlere inerek konuşma fırsatı bulduk.

Balkanlar’da son dönemde yaşanan büyük göçten, Bulgaristan’daki son seçimde kaçan büyük fırsata ve dış politikadaki hatalara kadar…

Güleç yüzüyle girdiği her ortama pozitif enerji katan Emin Hoca’yı kendinden emin, iddialı ve kararlı gördüm…

Son sözü, genel kurulda soydaş söyleyecek.

Ancak…

Kazanan kim olursa olsun, üç değerli adayın salondan el ele kol kola çıkması şart.

Yoksa BAL-GÖÇ ailesindeki kan kaybı artarak devam eder.

Bu durumda da, hem Bursa hem Türkiye hem soydaş hem Milli dava hem de Balkanlar’daki Türk varlığı kaybeder.