Olay Gazetesi Bursa

Atık Su Tesisi güneş enerjisiyle çalışacak

Ülkemizin son dönem yenilenebilir enerji alanında Avrupa’da dikkat çeken hamlesini görüyoruz. GES, HES ve RES yatırımlarımız her geçen yıl artıyor. Ülke genelinde olduğu gibi Bursa’da da çok sayıda kamu kuruluşu ve özel sektör firması çatılarına, fabrika binalarına monte ettirdikleri panellerle enerjilerini güneşten sağlıyorlar. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımcı altyapı kuruluşu BUSKİ Genel Müdürlüğü, Yenişehir ilçemizdeki Atık […]

Ülkemizin son dönem yenilenebilir enerji alanında Avrupa’da dikkat çeken hamlesini görüyoruz. GES, HES ve RES yatırımlarımız her geçen yıl artıyor.

Ülke genelinde olduğu gibi Bursa’da da çok sayıda kamu kuruluşu ve özel sektör firması çatılarına, fabrika binalarına monte ettirdikleri panellerle enerjilerini güneşten sağlıyorlar.

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımcı altyapı kuruluşu BUSKİ Genel Müdürlüğü, Yenişehir ilçemizdeki Atık Su Arıtma Tesisi’nin enerjisini güneşten elde edecek.

Bu amaçla Türkiye Kamu ve Belediye Yenilenebilir Enerji Projesi kapsamında Dünya Bankası’ndan elde edilen finansman İller Bankası aracığıyla karşılanacak.

BUSKİ Genel Müdürlüğü Yenişehir’deki Atık Su Arıtma Tesisi’ne 0,66 Mwp Güneş Enerji Santrali kuracak. Geçtiğimiz günlerde kurulacak santralin çevresel ve sosyal etkilerin azaltılması ve izlenmesi amacıyla ÇED toplantısı da gerçekleştirildi.

Yaklaşık 7 dönüm alan üzerinde 2 bin adet monokristal panel kurulacak olan projeyle tesiste yıllık 876 Mwh elektrik üretilecek.

Güneş enerji santrali projesiyle tesisinin tüm elektrik ihtiyacının karşılanması ve işletme maliyetlerinin azaltılması hedefleniyor. Bununla ayrıca, karbon emisyonlarının düşürülmesi, enerji arz güvenliğine katkı, yerel istihdamın desteklenmesi ve BUSKİ’ye ve Büyükşehir Belediyesi’ne ekonomik katkı sağlaması da öngörülüyor.

Yenilenebilir enerji santrallerine geçmişte BUSKİ ve Büyükşehir Belediyesi çokça yatırım yapmıştı.

Yaz boyu ve devamında yaşanan kıtlıkta yeraltı su kuyularına çokça yüklenme oldu. Dolayısıyla, kuyulardan şebekeye suyu çekip vermek için de enerji sarfiyatı arttı.

BUSKİ’nin elektrik giderlerinin bu nedenle yükseldiğini biliyoruz. Kimi lokal projelerde, enerji santralleriyle bu giderleri kısmaya dönük çabaların sürdüğünü görmek sevindirici. Yenişehir’deki projenin bu nedenle önemli olduğunu düşünüyoruz.

Finansı da Dünya Bankası verdiğine göre, santralin BUSKİ’ye bir yatırım yükü olmayacaktır.

Yenişehir Atık Su Arıtma Tesisi’nin enerji sarfiyatını 2 bin panelle karşılayacak olan BUSKİ, kurulum bitip, santral devreye alındığında, artık burası için bir elektrik faturası ödemek zorunda kalmayacak.

Yenilenebilir enerji yatırımlarına ülkemizin bütün kurumları ağırlık vermeli.

 

Setbaşı’na meydan talebine itiraz geldi

Takipçilerimiz hatırlayacaktır. Geçtiğimiz günlerde okurlarımızdan Ahmet Mor, Setbaşı’nda meydan ihtiyacına dikkat çekmiş, ayrıca Yeşil Caddesi üstündeki ahşap bir yapının da kültür merkezi olarak semte kazandırılmasını gündeme getirmişti.

Mor’un isteklerini kaleme aldığımız o satırlarımıza bir başka okurumuz Melih Özen de itiraz var.

Özen, elektronik postamıza gönderdiği iletiyle, Söyler misiniz. Setbaşı’nda nereyi yıkıp, meydan yapalım mesela” diye sormuş.

Okurumuz hem muhtarlık hem de bölge sakinlerinden gelen o isteğe belli ki, çok kızmış ve ironi ile karışık sorularını şöyle sıralamış;

“Namazgah ve Yeşil caddeleri kesişimindeki asırlık çınarı kessek nasıl olur? Veya milli mücadele yıllarında tarihi vazife icra etmiş Mahfel bahçesini de kamulaştırabiliriz. İpekcilik yokuşundaki tarihi konaklar da fena fikir değil. Ya da olmadı, 500 yıllık Setbaşı Karaçelebizade Camii’ni yıkalım, nasıl olsa daha önce yapmadığımız şeyler değil. Köprü, kütüphane, vergi dairesi, Aynalı Camii, caddenin arka sokaklarında saklanmış küçük küçük hanlar, hamamlar, konaklar…”

Özen, hızını alamamış, tarihi şehirlerde meydana gerek olmadığını bile satırlara dökmüş.

Özen bunu anlatırken de, “Meydan kavramı modern şehircilikle birlikte ortaya çıkmış bir kavramdır. Meydanın yokluğu tarihî şehirlerin eksik olduğunu göstermez, aksine kendisiyle tutarlı kılar. Tarihî şehirlerdeki yaşam, tek bir büyük boşlukta değil Kapalı Çarşı, Uzun Çarşı ve Reyhan Pazarı gibi çarşı aralıklarında, Ulucami ve Orhan cami avluları gibi cami avlularında, Kozahan, Emirhan gibi han içlerinde, Kırk Merdivenler ile Muradiye Cami arasındaki gibi mahalle sokaklarında, lastik tekerlekli araçların hayata müdahalesinden ve gürültüsünden uzak bir şekilde kendiliğinden akıp gider” demiş.

Okurumuz Özen, Türkiye’de birçok tarihi şehirde bulunan meydanların ise aslında yıkımlar, genişletmeler, yol açma politikaları gibi modern dönemin müdahaleleri sonucunda ortaya çıktığına dikkat çekmiş.

Okurumuz hem bu talebi gündeme getiren hem de satırlara alan bizleri, idarecileri, akademisyenleri, ‘medeniyet derinliği olmayan’ kişiler olarak tanımlamış. Hepimizi de Bursa’da Zaman şiirini bir kez daha okumaya davet etmiş.

Melip Bey galiba bu şehrin nüfusunun 3,5 milyona dayandığının farkında değil. Tarihi şehirlerde de meydanların olduğunu görebilmesi için biz de kendisine Saraybosna’ya, Prizren’e, Prag’a, Budapeşte’ye gitmesini, gitmişse tekrar oraları gözlemesini tavsiye ediyoruz.