Olay Gazetesi Bursa

Belediyeler, kendi kolluk gücünü nasıl koruyacak?

Yaşamının bir bölümünü Almanya’da geçirmiş Nilüfer ilçemizin kurucu belediye başkanı merhum Ziya Güney sık sık dile getirirdi. Gazeteciliğe ilk başladığımız yıllarda dillendirdiği bu konu aradan geçen 30 yıldır ne yazık ki, reforma dönüştürülemedi. Güney, gerek belediyelerin ve şehirlerin konuşulduğu ortamlarda gerekse kaleme aldığı yazılarında ‘kent polisi’ vurgusu yapardı. Hatta, bunun içinde belediye branş polisliğini de […]

Yaşamının bir bölümünü Almanya’da geçirmiş Nilüfer ilçemizin kurucu belediye başkanı merhum Ziya Güney sık sık dile getirirdi.

Gazeteciliğe ilk başladığımız yıllarda dillendirdiği bu konu aradan geçen 30 yıldır ne yazık ki, reforma dönüştürülemedi.

Güney, gerek belediyelerin ve şehirlerin konuşulduğu ortamlarda gerekse kaleme aldığı yazılarında ‘kent polisi’ vurgusu yapardı.

Hatta, bunun içinde belediye branş polisliğini de hatırlatır, kentlerin yapılaşmasından sorumlu bir ‘imar polisi’ olması gerektiğini de söylerdi.

Yıllar geçtikçe merhum Güney’in bu vurgusunun önemi daha da anlaşılmaya başlandı.

Bu girişi niye yaptık?

Bayram arefesinde, sokağa çıkma kısıtlamasının da bulunduğu bir günde, kentin tertip ve düzeninden sorumlu Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı Denetim Şube Müdürlüğü ekiplerine Yunuseli TOKİ Konutları önünde seyyar satıcı saldırısı yaşandı.

Saldırı sırasında bir zabıta memuru başından yaralandı.

Canı pahasına görev yapan belediye kolluk gücünün bu tür saldırı durumunda caydırıcı ekipmanının olmayışı bize göre büyük bir eksik.

Yıllar evvel Büyükşehir Belediyesi’nde görev yapan eski bir zabıta daire başkanına ‘zabıta silah ister mi’ diye sorduğumuzda, ‘Bizim silahla işimiz olmaz, istemeyiz’ yanıtını vermişti.

Silahın adı soğuk ama bu tür saldırılar için hem caydırıcı hem de koruyucu bir ekipman.

Zabıta memurlarına dönük sonu ölümle sonuçlanan bıçaklı saldırıların da önü maalesef alınamıyor.

Belediye zabıtasına sadece Bursa’da değil yurt genelinde zaman zaman saldırılar devam etti.

Halen de devam ediyor.

Özellikle bayram arefelerinde şehir dışından gelen seyyar satıcı gruplarının da kışkırtmasıyla ana caddelerde bu tür olaylar yaşanıyor.

Güney’in sanırım üzerinde durmak istediği konulardan biri de buydu.

Şehrin imar disiplinini sağlamaya dönük de imar polisi talebinin altında silahlı bir belediye kolluk gücüne atıf vardı.

Yıllarca, yerel yönetim muhabiri olarak kentteki kaçak yapıların yıkımlarını izledik.

Ruhsatsız yapıların yıkımında belediye zabıtasının yetersiz kalması nedeniyle her defasında silahlı polisten destek istendiğini biliyoruz.

Kamu adına görev yapan zabıta memurlarımızın kentte korumasız olmaları düşündürücü.

Ayrıca meslektaşımız Serkan İnceoğlu da dünkü makalesinde vurgulamış.

Kamu görevi yaparken hukuki bir takibatla karşı karşıya kalan zabıtayı belediye hukukçuları da savunamıyor.

Bunun da büyük bir mevzuat eksiği olduğunu düşünüyoruz.

Zabıtayı yerel yönetimlerin güçlü birer kolluk gücüne dönüştürecek yasal düzenlemenin acilen çıkarılması gerekiyor.

Aksi halde, benzer saldırılar her kentte sürecektir.

 

Camiler de artık sosyal mesafeli

Galiba aşı bulunana dek sosyal mesafe yaşamın her alanında kendini gösterecek.

Dün sosyal medyada dikkatimizi çekti.

Yıldırım ilçemizdeki Karlıdağ Camisi’nin imam-hatibi paylaşmış.

Değerli Hocamız Mehmet Oruç İlahiyat mezunu tecrübeli bir din görevlisi. Bir süre yurtdışında da gurbetçilerimize din hizmeti verdi.

Pandemi sonrası görev yaptığı caminin cemaatsiz kalmasına hüzünleniyordu.

Ancak normalleşme takvimi doğrultusunda bazı vakitler ve cumalar için artık camilerimizde yeniden namaz izni çıktı.

Mehmet Hoca dün kendi sosyal medya hesabından camide sosyal mesafe alanlarını gösteren fotoğraflar paylaştı.

Paylaşırken de cemaatine abdestini evinde alıp gelme, maske takma yanında seccade getirme ve namaz sonrası tokalaşma yapmama çağrısında bulundu.

Salgınla mücadelede din görevlilerimizin büyük fedakârlıklar yaptığını biliyoruz. Şimdi de cemaati ve toplumu koruma adına buna normalleşme sonrası da tedbir amaçlı devam ettiklerini görmek sevindirici.