Olay Gazetesi Bursa

Çirkin para hırsı, hatalı politika ve üzen görüntüler

Geçen hafta denizci bir dostumuzun gönderdiği iletide böylesi üzücü manipülasyonların meydana gelebileceğine işaret ediliyordu. O iletide şu satırlar vardı; “1 Dolar 117 Ruble oldu. Tüm zamanların en yüksek değerine ulaştı. Ham ayçiçeği yağının tonu bin 400 dolardan 2 bin doların üzerine çıktı. Rusya, Azak Denizi’nde Türkiye’ye ait yağ taşıyan 15-16 geminin çıkışına izin vermiyor. Bu […]

Geçen hafta denizci bir dostumuzun gönderdiği iletide böylesi üzücü manipülasyonların meydana gelebileceğine işaret ediliyordu.

O iletide şu satırlar vardı;

1 Dolar 117 Ruble oldu. Tüm zamanların en yüksek değerine ulaştı. Ham ayçiçeği yağının tonu bin 400 dolardan 2 bin doların üzerine çıktı. Rusya, Azak Denizi’nde Türkiye’ye ait yağ taşıyan 15-16 geminin çıkışına izin vermiyor. Bu gemiler getirilemezse Türkiye yağsız kalabilir.”

Rusya-Ukrayna gerilimi ve yaşanan savaş yüzünden Azak Denizi‘nde sıvı yemeklik yağ yüklü Türk gemilerine Rusya tarafından izin verilmediği, bunun da Türkiye‘de yağ krizine neden olabileceğine işaret ediliyordu.

Önceki akşam marketlerdeki yağ reyonlarından sosyal medyaya yayılan görüntüleri görünce denizci dostumuzun o iletisi aklımıza geldi.

Savaşın etkilemeyeceği yer olmaz. Her sektörde dışa bağımlılıktan kurtulmalıyız.

Türkiye‘de iki bakanlık var ki, bir türlü başarılı olamıyor ve sistem deneme tahtası gibi. Milli Eğitim ve Tarım bakanlıkları her dönem başarısız tablo çiziyor. Tarım bakanlığında halen aktif görevlerde FETÖ‘cüler çıkıyor. Bunlar ülkenin kalkınmasını isterler mi?

Üretici girdi maliyetlerindeki astronomik artışlar yüzünden ekip dikmekten kaçıyor. Bürokratik oligarşi üretici ve yatırımcıyı isyan ettiriyor. Teşvikler gerçek üreticiye, yatırımcıya değil, piyasa ile oynayan zenginlere veriliyor. Bu yüzden Anadolu‘dan kentlere göçüş tarım topraklarını mahzunlaştırdı. Şimdi bir de üç harfli gıda tröstlerinin saldırısı ile karşı karşıyayız.

Gıdada kendi kendine yetebilen bir ülke, yanlış hükümet politikaları nedeniyle dışa bağımlı hale getirildi. Un ve yağda Rusya ve Ukrayna‘ya bağımlı hale gelmek en net örnek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyada tarım ve hayvancılıkta başarılı olmuş bir ülke modelini nokta virgülüne bile dokunmadan ülkemizde de hayata geçirmeli.

Yoksa, Okyanus ötesindeki terörist başıyla fotoğrafı çıkan her yeni atama ne yazık ki, ülkede başarılı sonuç vermiyor.

Market tröstleri de bunu fırsata çeviriyor, etiket ve kasa arasında fiyat farkı koyacak kadar da cesaret gösterebiliyorlar.

Çünkü; ülkenin denetim mekanizması da zayıf.

Kış zor geçecekti, öyle oldu. Galiba bahar ve yaz da ondan aşağı kalmayacak.

Önce özel şirket şimdi Karayolları

Yollarımızın konforlu olmasını istiyoruz fakat bunun doğa ve canlı yaşamını riske edecek tahribatlara da neden olmaması gerekiyor.

Elektronik postamıza düşen iletiden gördük ki, Harmancık ilçesinde açılmak istenen yeni bir taş ocağı bölge sakinlerini endişeye sürüklemiş. Dedebali Mahallesi‘ne bağlı Gölcük‘te Karayaolları 14. Bölge Müdürlüğü tarafından 25 hektarlık alanda açılacak olan taş ocağı için ağaç kesimi başlamış. Bölgedeki yeşil örtü yok edilmek üzere.

Karayolları 14. Bölge Müdürlüğü yetkilileri, 5 hektarı tapulu arazi olan mülk sahiplerini de istimlak için uzlaşıya davet etmiş.

Bölge halkı ise, daha evvel aynı sahaya yakın Dutluca Mahallesi‘nde de 87 hektarlık alanda özel sektörün açtığı ocağın davalık olduğunu, Karayolları’nın ikinci ocağı da bu amaçla açıp, yol yapım şirketlerine tahsis edeceğini düşünüyor.

Üstelik, açılmak istenen alanda koruma altında olan ardıç ağacı sahasının bulunduğunu da iddia ediyorlar.

Ocağın bölge civarındaki yerleşimlerin tümünü etkileyeceğini, su kaynaklarının kuruyacağını, patlatmaların aynı kayaç üzerindeki evlere hasar vereceğini, yayılacak tozdan tarım alanlarının zarar göreceğini ve Kütahya-Balıkesir yolu üzerindeki köprülerde de hasara neden olabileceğini ileri süren Gölcük sakinleri, Karayolları ile davalık olmaya hazırlanıyorlar.

Taş ocağının, bölgede Büyükşehir Belediyesi‘nin planladığı termal turizm tesisine olumsuz etkileri olacağı da dillendiriliyor.

Hukuk nasıl bir karar verir bilmiyoruz ama doğa, insan ve hayvan yaşamına olumsuz etki bırakacak çalışmalardan kaçınmak gerekiyor. Bunun için yaşamın az olduğu alanların seçilmesi gerekmez mi?

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın, Çevre Çehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, Bursa Valiliği’nin ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Gölcük‘ten yükselen bu tepkiye kulak vermeleri gerektiğini düşünüyoruz.

Aksi halde, vatandaşa rağmen ülkeye hizmet etmenin bir anlamı olmaz.

Yöreye ve tarihe ışık tutacak eser

Zaman zaman bu sütunlardan elimize ulaşan yayınları sizlere tanıtıyoruz.

Üzerinde yaşadığımız topraklar kolay kazanılmadı. Hemen her evde Anadolu‘yu işgale kalkan düşmana karşı verilen kurtuluş mücadelemizin birbirinden değerli hikayeleri var.

Bursa‘yı işgale gelen Yunan kuvvetlerine karşı verilen mücadelede öne çıkan Dağ müfrezelerinin kahramanlıkları dillere destan.

Büyükorhan ilçesine bağlı Kınık Mahallesi doğumlu Türk Telekom‘dan emekli bir hemşerimiz olan Mehmet Burhan‘ın kaleme aldığı ‘Dağlı Bekçiler Efeler ve Analar’ kitabı elimize ulaştı.

Kendi yakını Hüseyin Efe’nin kahramanlıklarını da içeren kitapta yaşanılan toprakların bağımsız ve özgür kalması için nasıl, topyekün bir mücadele verildiğini anlatıyor.

Yöre tarihi ve gelecek kuşaklara ışık tutacak bir eser. Kitap için emek veren ve yaşadığı coprafyaya iz bırakan Burhan’ı biz de kutluyoruz.