Olay Gazetesi Bursa

Özkan’ın şehit, gazi yakınları hassasiyeti

CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan, gazilerin ve şehit yakınlarının şartlarının iyileştirilmesi amacıyla kimi kanunlarda değişiklik öngören yasa teklifini TBMM’ye sundu. Vatan bütünlüğü için seve seve canını feda etmiş, şehit düşmüş, bu uğurda gazi olmuş yurttaşlarımızın yakınlarının ve gazilerimizin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için harekete geçen Özkan, gazilere verilen şerefiye aylığında, sosyal güvencesi olanlar, olmayanlar […]

CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan, gazilerin ve şehit yakınlarının şartlarının iyileştirilmesi amacıyla kimi kanunlarda değişiklik öngören yasa teklifini TBMM’ye sundu.

Vatan bütünlüğü için seve seve canını feda etmiş, şehit düşmüş, bu uğurda gazi olmuş yurttaşlarımızın yakınlarının ve gazilerimizin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için harekete geçen Özkan, gazilere verilen şerefiye aylığında, sosyal güvencesi olanlar, olmayanlar ayrımının hoşnutsuzluğa yol açtığını belirterek bunun düzeltilmesini istedi.

Ayrıca, şehit yakını ve gazilere faizsiz konut kredisi verilmesi, mülkiyeti kendilerine ait konut tahsisi ile bunlara sağlanan istihdam şartlarının artırılmasını da talep etti.

Vekil Özkan, eğitim gören şehit, gazi yakınlarının çocuklarına eğitim öğretim yardımı yapılmasını, 68 yaş üzeri muharip gazilerin havayolu ulaşımlarında VİPden yararlanmaları ve uçaklara iniş binişlerde yardım sağlanmasını da istedi.

Özkan, maddi imkansızlıklar içindeki gazi kızlarına şeref aylığı bağlanması, malul gazilerin dul kızlarına verilen maaşın muharip gazilerin dul kızlarına da verilmesini önerdi.

Prof. Özkan son olarak 25 yaş üstü gazi çocuklarına gazi çocuğu kimliği verilmesini de teklif etti.

Taslağı TBMM’ye sunan Özkan, bu amaçla Emekli Sandığı, TOKİ, Hava Yolu Taşımacılığı ve Şehit Dul Gazi ve Yetimlere Aylık Bağlanması hakkındaki kanunlarda değişiklik önerilerini sıralamış oldu.

Şehit yakınları ve gazilerimizin için ne yapılsa azdır.

Hele hele, şer cephede bölücülüğün giderek prim yaptığı, ülkemizin dört bir yanının düşmanlarla çevrili olduğu bir ortamda, yaşamlarının baharında vatan için toprağa düşmüşlerimizin yakınlarını hoş tutma gibi bir zorunluluğumuz var.

Özkan bu kanun teklifiyle şehit yakınları ve gazilerimizin isteklerini TBMM’ye taşımış oldu.

Gerisi TBMM Genel Kurul üyelerine kalmış bir durum.


Bayram tatili gibi alg
ıladı
k

Pandeminin olumsuz etkisini azaltabilmek ve bulaş zincirini kırmak amacıyla bugün baylaşıp 17 gün sürecek tam kapanmayı belli ki, erken bayram tatili olarak algıladık.

Tüm Türkiye kırsala, tatil beldelerine kaçmak için yasağın başlayacağı dün akşama kadar yollara döküldü.

Bodrum yolundan gelen görüntüler ürkütücü.

Bursa’da da trafik iki gündür baş döndürüyor. Herkes kapalı kalacağı günde sanki kıtlık varmışcasına çarşı, pazar ve AVM’lere yöneldi.

Trafik düğümlenme noktasına geldi.

Oysa hükümetin tam kapanmadaki maksadı, hareketliliği azaltmak ve böylece bulaş riskini azaltmak idi.

Peki şimdi ne oldu?

Hele hele İstanbul’dan Anadolu kentlerine akın edenlerin oralardaki yaşlı nüfusu nasıl riske ettiklerini acaba hiç düşündüler mi?

Virüsün ana dağıtım noktasının İstanbul olduğu bilinirken, 17 günlük tam kapanmada dev metropolden Anadolu’ya göçenlerin büyük bir tehlikeyi de beraberinde taşraya götürdüklerini düşünüyoruz.

Keza, Bursa’dan köylere, kırsala kaçanların da buralarda oturan yaşlı nüfusu riske ettikleri bir gerçek.

Hâl böyleyken, bari gidilen yerde maske, mesafe ve hijyene dikkat edilse.


KKTC için havanda su dövmek

Birleşmiş Milletler öncülüğünde garantör ülkeler Türkiye ve Yunanistan’ın da katılımıyla Cenevre’de 3 gündür süren Kıbrıs müzakerelerinden yine sonuç alınamadığı açıklandı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını kabul etmeyen, bu toprak parçasını Rumların gibi gören bir yapı ile değil üç gün, 3 yıl, 333 yıl müzakere etsen ne çıkar?

Boşa havanda su dövülür.

58 yıldır böyle olmadı mı?

Kıbrıs adasında iki devletli çözüme yanaşmayan, Rumların tezini destekleyen dünyanın ve AB’nin ipiyle hiç bir zaman kuyuya inilmez.

Son müzakereler gösteriyor ki, KKTC’nin sorunu daha uzun yıllar çözümsüzlüğe mahkûm.

Rumların yarım asırdan fazladır çözüme yanaşmadığı bilinirken, böylesi bir masa etrafına toplanılması da bize göre boşa geçirilmiş bir zaman.

Bundan sonra yapılacak iş, KKTC’nin tanınırlığını artıracak çabalara yönelmek.

Öncelik Türk cumhuriyetleri ve Müslüman ülkeler olamak üzere bu uğurda çabaları yoğunlaştırmak olmalı.

KKTC’yi bile bile yeniden Rum egemenliği altına sokmaya çalışanlarla boşa zaman kaybedilmemeli.

Kıbrıs Türklerini 58 yıldır dünyadan izole edenlerin bize göre bundan sonra da  sunabilecekleri tek çözüm, çözümsüzlük olacaktır.