Türkiye, Suriye’deki insanlık dramına karşı mücadele ederken ne yazık ki, önceki akşam kahramanlarımıza rejim unsurları tarafından kalleş bir saldırı düzenlendi.
Dün akşam saatleri itibariyle 33 şehidimiz, 32 yaralımız vardı. Temennimiz bu sayının artmaması.
Gencecik fidanlarımız, sınırımızın hemen dibinde, kendi vatandaşlarını varil bombalarıyla acımasızca öldüren katil bir devlet tarafından hedef alındı.
Hanelere ateş düştü.
Yürekler dağlandı, analar babalar evlatsız, eşler kocasız, çocuklar babasız kaldı.
İdlib’den gelen bu acı haber mübarek Regaip Kandili gecesi yurttaşlarımızı hüzne boğdu.
Eller şehitlerimize dua için semaya kalktı. Yasin ve Fetih süreleri okundu. Mehmetçiğimizin ayağına taş değememesi için dün cuma hutbelerinde de bol bol dua, birlik ve milletimize birlik çağrısı vardı.
Yıldırımlı kahraman ölümsüzleşmeli
İdlib şehitlerimizden biri Bursalı Uzman Çavuş Tolga Cansın Yılmaz.
Maltepe Mahallesi’nde oturan Yılmaz’ın şehit oluşuna ilişkin gelişmeyi dün Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz sosyal medya hesabından duyurdu.
Şehit haberlerini aldığımızda bir Anadolu mozayiğini görürüz.
Şehitlerimizin al bayrağa sarılı tabutları Anadolu’nun dört bir yanına dağılır.
Doğudan batıya, kuzeyden güneye Türkiye’nin hemen tüm bölgelerine şehit ateşi düşer.
Yıldırımlı şehidimizi Bursalılar ve ailesinin memleketi bağrına basacak.
Tarifi mümkün olmayan bir acı yaşayan aileye ve ülkemize başsağlığı diliyoruz.
Yıldırım Belediyesi, şehidin adını meclisten tüm siyasi parti gruplarının oy birliğiyle çıkaracağı kararla oturduğu ilçede ölümsüzleştirmeli.
Bir tesise ya da caddeye ismi verilerek kahramanımızın adı sonsuza dek yaşatılmalı.
Mazluma sahip çıkarken bedel ödüyoruz
Türkiye öteden beri katil Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın zulmünden kaçan 4 milyondan fazla insanı topraklarından barındırıyordu.
Rusya’nın arka çıkmasıyla kendi şehri İdlib’i ve insanlarını acımadan katleden Esad yıllardır durdurulamıyordu.
Soçi ve Adana mutabakatı çerçevesinde İdlib’de gözlem noktaları oluşturan askerimiz, Türkiye’ye mülteci akınını kesme adına bulunduğu bölgede ne hazindir ki, hain bir saldırıya maruz kaldı.
Türkiye’nin kendi topraklarında ve sınırların ötesindeki Esad zulmünden kaçanlara verdiği destek yüzünden bedel ödediğini görüyoruz.
Son şehitlerimiz bu bedelin en somut örneği.
Mülteci dramında Türkiye hep yalnız bırakıldı.
Suriye’den gelen akını kendi kaynaklarıyla göğüslemek zorunda kaldı.
Ama artık son saldırıyla bıçak kemiğe dayandı.
Sınırları açtık bundan böyle Avrupa düşünsün
Fakat Türkiye bu yükü tek başına kaldıramayacağını önceki gece resmen ilan etti.
Kara ve deniz hudutlarını mültecilere açtı.
Avrupa’ya geçişlerinin serbest bırakıldığını duyurdu. Bu Türk halkının beklediği bir haberdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yıllardır Avrupa’yı, ‘sınırları açarız’ diye uyarıyordu.
Ama bunun blöf olduğunu düşünenler yanıldı.
O sınırlar açıldı.
Bu kez Avrupa’ya doğru mülteci akıni başladı.
Bundan sonra düşünecek olan AB ülkeleri.
Türkiye artık AB’nin sınır bekçisi değil. Türkiye AB üyesi bir ülke de değil. Tam üyelik için 61 yıldır kapısında oyalanılan bir ülke durumundaki Türkiye’nin bize göre önceki gece, saldırıya misliyle karşılık vermekle birlikte aldığı önemli kararlardan biri de buydu.
Artık Avrupalılar da mülteci kriziyle yüzleşecek.