Sekiz yıldır her sabah etrafında yürüyüş yaptığım Cephanelik parkurunu çok sevmemin birkaç nedeni var, onlardan birini söyle deseniz “Çünkü orada değişik meslek gruplarından insanlarla da tanıştım” derim. Gelin geçen ay iş yerinde ziyaret ettiğim bu insanlardan biri o gün neler söylemişti, o sözlere kulak verelim:
“Bursa Erkek Lisesi 1979-1980 mezunuyum. Babam kereste işi yapıyordu. 1985’te babamın yanında işe başladım. Uzun yıllardır piyasada olan firmamızın köhneleşmemesi amacıyla ne yapabilirim diye çok düşündüm. Sonunda yeni müşteriler edinmek, pazar payını büyütmek, bu arada piyasadan haberdar olmak için kafamda bir hedef belirledim ve tam yedi yüz elli iş yeri ziyaret ettim. Ziyaret ettiğim her yerden, her kişiden bir şeyler alıp onlara bir şeyler vermek enerji anlamında benim için çok değerli bir deneyim oldu. Hedefimi azimle sonuçlandırmak, olumlu neticelerini görmek genç yaşımda öz güvenimi müthiş yükseltti. O ziyaretlerden edindiklerim 1993’te babamdan ayrılıp üç ortak olarak “raf sistemleri şirketi”ni kurunca pek işimize yaradı. Epeyce bir zaman sonra iki ortak ayrıldı, onların hisselerini alıp tek kaldım. 2015’te eşim Sevgi Saygın ortağım oldu. Şirket tamamen profesyonel yöneticiler tarafından şeffaf ve sistemsel olarak yönetiliyor. 2020’de sektörümüzde Avrupa liderlerinden biri olan Avusturyalı “Umdasch- Gurup Gmbh” ile ortaklık anlaşması yaptık. Onların bizi tercih etme sebebi şeffaflığımız oldu. Almanlar gibi Avusturyalılar da çok kuralcılar, biz ise pratik çözümlerde daha iyiyiz, birbirimizden yeni şeyler öğreniyoruz, iyi gidiyor ortaklık. Ağustos 2025 itibariyle şu an 150 çalışanımız var. Üretilen malların % 71’i ihracat, % 29’u iç pazar. İhracat pazarında sırası ile Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı çalışıyoruz” dedi Raf Sistemleri Şirketi “Umdash Madosan”ın yönetim kurulu başkanı Vedat Saygın. Yaşı altmışlı yılların ortasına yaklaşan Vedat Saygın son derece fit bir görünüme sahip, sporu ihmal etmemeye çalıştığını, Cephanelik dışında Mihraplı Park’ta da yürüdüğünü ekledi.
“Eşim Sevgi Saygın üniversite mezunu, yıllarca profesyonel yöneticilik yaptı, yönetim kurullarında bulundu. Tüm kararlarda mutlaka onun da fikrini alırım. Bir kadın ve bir eş olarak çok değerli katkıları oluyor. Profesyonel iş hayatının dışında ayrıca sivil toplum kuruluşlarında da birçok görevi yürütmekte. Profesyonel firmaların yönetimlerinde mutlaka kadınlar olmalı diye düşünüyorum” derken eşine çok değer verdiğini farkettim.
“Son yıllarda yaşamış olduğumuz değişim baş döndürücü ve yorucu bir boyutta. Dünyada inanılmaz bir değişim var, bunu nasıl anlatmak lazım bilemiyorum. İnovasyon mu, değişim mi, dönüşüm mü her neyse önümüzdeki süreçlerde kendimizi bu gelişmelere daha yoğun bir şekilde adapte etmemiz gerekiyor. Tüm firmaların, kişilerin kendilerini bu konuda güncellemesi, resetlemesi lazım çünkü bunu başaramayan firmaları elenmek gibi bir son bekliyor. Gerçekten zor bir süreç geçiriyoruz ama mutlaka bunun arkasında daha güzel günler olacak zira dünyada yaşayan toplumların, insanların tüketimleri hiçbir zaman durmayacak, herkes yemeye içmeye, alışveriş yapmaya, almaya satmaya devam edecek belki alışveriş alışkanlıklarında değişiklikler olacak ama tümden yok olma gibi bir durum olamaz, olmayacak” dedi.
Vedat Saygın’ı dinlerken gözüm bir ara dolaplardaki küçük arabalara takıldı. Onunla dolapların yanına gittik, bazı arabaları elimize aldık, yarım kilodan az değildi ağırlıkları. Bazılarının kaputlarını, kapılarını, bagajlarını açtı, içindekileri gösterdi. 1940’lardan, 1950’lerden başlayarak geliyordu arabalar. “Doksan altı tane hepsi, benim hobim de bu araba koleksiyonu. Bunlar orijinal arabaların 1/18 ölçek oranında küçültülmüş versiyonları, ‘Die cast’ diye geçen model arabalar dünya genelinde ikinci el pazarı piyasası olan bir sektör. Aşağı yukarı altı buçuk seneden beri bu koleksiyonu biriktiriyorum” dedi.
Bursa-İzmir yolunda Hasanağa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki 1.600 metre karelik alanda kurulu fabrikadan ayrılırken Vedat Saygın’ı daha yakından tanımış olmaktan mutluluk duydum…