Olay Gazetesi Bursa

Veri egemenliği: Dijital çağın yeni petrol savaşı

20.yüzyılda petrolü kontrol eden, dünyayı da kontrol ediyordu. O zamanlar haritalar enerji hatlarına göre çiziliyor, savaşlar bile bu uğurda çıkıyordu. Bugünse yeni petrolümüz veri. Ve bu kez savaş, tanklarla değil, kablolar, uydular ve sunucular üzerinden veriliyor. Peki veri neden bu kadar önemli? Çünkü elimizdeki bütün yeni teknolojiler —yapay zekâ, kuantum bilgisayarlar, biyoteknoloji— tek bir yakıta […]

20.yüzyılda petrolü kontrol eden, dünyayı da kontrol ediyordu. O zamanlar haritalar enerji hatlarına göre çiziliyor, savaşlar bile bu uğurda çıkıyordu.
Bugünse yeni petrolümüz veri. Ve bu kez savaş, tanklarla değil, kablolar, uydular ve sunucular üzerinden veriliyor.

Peki veri neden bu kadar önemli?

Çünkü elimizdeki bütün yeni teknolojiler —yapay zekâ, kuantum bilgisayarlar, biyoteknoloji— tek bir yakıta muhtaç: veri.

Veri olmadan teknoloji, yakıtsız araba gibi: Ne kadar parlak görünse de ilerleyemez.

Görünmez bir yarış

ABD, Çin ve Avrupa Birliği; veri merkezleri, bulut sistemleri ve siber güvenlik stratejileriyle öne geçmeye çalışıyor.
Şirketler, ürettikleri veriyi altın gibi saklıyor.
Biz bireyler mi? Çoğumuz ürettiğimiz verinin değerini fark bile etmiyoruz. Telefonumuzdan, arabamızdan, kredi kartımızdan akan bilgiler başka ülkelerin sunucularına gidiyor.

Günlük hayatımızda veri nasıl akıyor?

e-Devlet: 65 milyondan fazla vatandaşın bilgileri burada. Doğum belgenizden vergi kaydınıza kadar her şey dijital. Bu sistemin güvenliği, artık nüfus kütüğünün kilidi kadar önemli.

Akıllı ulaşım sistemleri: İstanbul’da her gün milyonlarca araç ve yolcu verisi toplanıyor. Trafik kameraları, elektronik bilet sistemleri, köprü geçişleri… Tüm bunlar şehir planlamasından güvenliğe kadar onlarca alanda kullanılıyor.

TOGG: Sadece bir otomobil değil, sürekli veri toplayan bir “yürüyen bilgisayar.” Hangi şehirde ne kadar hız yaptığınızdan şarj alışkanlıklarınıza kadar birçok bilgi, yerli ekosistem içinde saklanırsa değerli; dışarıya giderse stratejik bir kayıp.

Bursa: Sessiz ama stratejik bir veri üssü

Bursa, savunma sanayi ve otomotivdeki üretim gücü sayesinde sadece parça üretmiyor, veri de üretiyor.

Bursa’daki otomotiv fabrikaları, her gün binlerce sensör verisini topluyor. Bu veriler üretim optimizasyonundan kalite kontrolüne kadar yüzlerce noktada kullanılıyor.

Savunma sanayine çalışan Bursalı firmalar, geliştirdikleri yazılım ve otomasyon sistemleriyle “yerli veri” üretiyor ve bunu Türkiye’deki merkezlerde saklıyor.

BTSO’nun öncülüğünde kurulan teknoloji kümelenmeleri, hem makine hem de yazılım tabanlı veri çözümlerini bir araya getiriyor.

Bursa, gelecekte yalnızca “Türkiye’nin otomotiv başkenti” değil, “Türkiye’nin veri başkentlerinden biri” olma potansiyeline sahip.

Türkiye bu yarışta nerede?

İyi haber: Türkiye’nin elinde 75 aktif veri merkezi var. Sekizi inşaat halinde, otuzu ise planlama aşamasında.
Bulut sistemleri kullanımı da artıyor. Şirketlerin neredeyse yarısı artık verilerini bulut ortamında saklıyor.
Ama sadece “veri depolamak” yetmez. Asıl mesele, o veriyi işleyip değer üretmek.

Dijital bağımsızlık neden şart?

Petrolü olup rafinerisi olmayan bir ülke ne kadar bağımsız olabilir?
Veri de aynı. Ham veriyi işleyemezsek, geleceğin en pahalı bağımlılığına yakalanırız.

Dijital bağımsızlık, sadece teknoloji şirketlerinin değil, hepimizin meselesi. Çünkü verisi başkasının elinde olan bir ülkenin, yarını başkasının kararlarına bağlı olur.

Son söz

Petrol savaşlarını kaybedenler onlarca yıl bedel ödedi.
Veri savaşını kaybedenler ise yalnızca para değil; kültür, teknoloji ve güvenliğini de kaybedecek.

Petrolü olmayan bir ülke yaşayabilir.
Ama verisini kontrol edemeyen bir ülke, kendi geleceğini başkasına teslim eder.