Olay Gazetesi Bursa

Yapay zekâ işinizi almayacak… Ama onu kullanan alabilir

Bir gerçekle başlayalım… Yapay zekâ işleri elimizden alacak mı? Bu soru artık masa başı sohbetlerinin klişesi değil. Gerçek bir hayatta kalma meselesi. Özellikle de beyaz yakalılar için. Geçtiğimiz yüzyılın sonunda otomasyon mavi yakalı işçileri vurmuştu. Şimdi sıra ofis koridorlarında. Ancak bu kez tehdit sadece “robotlar” değil. Kodla yazılmış, veriyle beslenen zeki sistemler—yani yapay zekâ—bugün sunum […]

Bir gerçekle başlayalım…

Yapay zekâ işleri elimizden alacak mı?

Bu soru artık masa başı sohbetlerinin klişesi değil. Gerçek bir hayatta kalma meselesi. Özellikle de beyaz yakalılar için.

Geçtiğimiz yüzyılın sonunda otomasyon mavi yakalı işçileri vurmuştu. Şimdi sıra ofis koridorlarında. Ancak bu kez tehdit sadece “robotlar” değil. Kodla yazılmış, veriyle beslenen zeki sistemler—yani yapay zekâ—bugün sunum hazırlayabiliyor, sözleşme yazabiliyor, müşteri e-postalarını yanıtlayabiliyor.

Ama hemen paniğe kapılmayın. Bu yazının derdi korku pompalamak değil. Asıl mesele şu:

Yapay zekâ sizin işinizi değil, onu kullanmayanların işini alacak.

Gizli tehlike:

Yerinizde saymak

Bugün ChatGPT, Google Gemini, Microsoft Copilot ya da Claude gibi araçlar; rapor yazımı, pazar analizi, hatta stratejik planlamada bile kullanılabiliyor. Büyük firmalarda bu araçlar artık “deneme” statüsünden çıktı, günlük iş akışına entegre oldu.

Örneğin;

• Bir pazarlama uzmanı, kampanya fikirlerini yapay zekâ ile test ediyor.

• İnsan kaynakları yöneticisi, aday profillerini analiz ettiriyor.

• Satış ekipleri, e-posta metinlerini optimize ettirip dönüşüm oranlarını artırıyor.

Şirket içi verimlilik yarışında, bu araçları kullanan çalışanlar birkaç adım öne geçiyor. Kullanamayanlar? Ne yazık ki geri planda kalıyor. Sadece zamandan değil, rekabet avantajından da kaybediyorlar.

Küçük bir kırılma, büyük bir fark

Bu noktada şu örnek çarpıcı:

İki benzer CV’ye sahip iki ürün yöneticisinden biri, yapay zekâ destekli prototip hazırlıyor. Diğeri klasik yöntemle çalışıyor. Birinci kişi üç saatte ortaya bir fikir çıkarırken, ikinci kişi hâlâ sunumu yetiştirmeye çalışıyor. Hangisi terfiye daha yakın olur?

Cevap ortada. Yetenek artık sadece bilgi değil; teknolojiyle üretim gücüdür.

Korkulacak değil,

öğrenilecek bir dönem

Yapay zekayı dışlamak, interneti 2000’lerde “geçici bir heves” sanmaya benziyor. Oysa şimdi her iş onunla dönüyor. Aynı şey yapay zekâ için de geçerli olacak. Kısa vadede değil belki, ama birkaç yıl içinde bu araçları kullanmak, “Excel bilmek” kadar temel bir beklentiye dönüşecek.

İş dünyası hızla şu modele geçiyor:

“Çok çalışkan olmak” artık yeterli değil.

“Doğru araçlarla, akıllı çalışmak” ön planda.

Gelecek hazır, peki siz hazır mısınız?

2025 iş ilanlarında şu cümleleri daha sık göreceğiz:

• “Yapay zekâ destekli üretkenlik araçlarına hâkim”

• “Veriyle karar alma becerisi gelişmiş”

• “Otomasyon süreçlerinde deneyimli”

Yani mesele sadece yazılım bilmek değil. Mesele, düşünce tarzınızı dönüştürmek. Yapay zekayı bir tehdit değil, bir asistan gibi görmek.

Kimi işveren için bu, maliyet düşürmenin anahtarı olacak. Kimisi için ise büyümenin yakıtı. Ama her iki durumda da geride kalmamak için şimdiden bu dönüşümün bir parçası olmak şart.

Sonuç yerine:

Yeni nesil mesleki refleks

İşiniz tehdit altında değil.

Ama eski reflekslerle o işi korumanız zor.

Yapay zekâ sizin yerinizi almaz. Ama onu kullanan biri, yerinizi alabilir.

Tercih sizin:

Değişimin dışında mı kalacaksınız, yoksa değişimi yönetenlerden mi olacaksınız?