Giderek içine kapanıyor Türkiye kamuoyu.
Oysa can alıcı ya da can yakıcı sorunlarla karşı karşıya.
Bu yüzden içe kapanmak yerine, yaşadıklarını bir bir konuşma zamanı.
Bugün itibarıyla sahte içkiden, Ankara’da ölenlerin sayısı 63 kişi oldu. Son bir ay içinde 109 insanımızı kaybettik.
Bozulma sahte içki üretimiyle sınırlı değil.
Gıda, sebze ve meyvelerde de hileli ürünler çok fazla. İnsan sağlığını tehdit eden seviyeleri aşmış durumda.
Hileli ürünlerin en başında bal geliyor.
Denetim yetersiz olduğu için piyasada ne kadar hileli olduğunu da anlamamıza olanak yok.
Tarım ve Orman Bakanlığı, internet sitesinde bu tür ürünlerle ilgili daha sık listeler yayımlamaya da başladı. Bu elbet olumlu ancak yetersiz.
Listede et, süt ürünleri, bal gibi temel gıda maddeleri var. Bunun yanında enerji içecekleri ve şekerlemeler de yer alıyor.
17 Şubat gününün Cumhuriyet gazetesinde, İklim Öngel’in Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Yaşar Üzümcü ile yaptığı röportaj yayımlandı.
Gıda Mühendisi Yaşar Üzümcü, “Enflasyon önce ahlakı, sonra gıdamızı bozdu” diyor.
Artan kaçak ve sahte alkolden kaynaklanan ölümlerin, “metil alkol zehirlenmesi” olduğunu belirten Üzümcü, “Alkollü içecekler etil alkolden üretilir. Metil alkol ise insanlar için zehir etkisi gösterir, gıdalarda kullanılmaz, mobilya ve boya sanayi gibi yerlerde kullanılıyor” diye belirtiyor.
Alkollü içeceklerde vergi oranının yüzde 400’lere çıkması, insanları sahte ve kaçak içeceklere yöneltiyor anlaşılan. Bu oranın daha makul ve kabul edilebilir bir seviyeye inmesi en az denetim kadar zorunlu bir durum.
Yaşar Üzümcü, dünyada herhangi bir ülkede sahte alkolden ölümlerin yaşandığı haberini hiç duymuyoruz diye de belirtmiş.
Haftalık Oksijen gazetesinin 21-27 Şubat 2025 tarihli son sayısında, dünyanın önde gelen alkollü içki üreticilerinden Diageo’nun Türkiye Genel Müdürü Bahar Uçanlar’la yapılmış bir röportaj yayımlandı. Röportajda okuduklarım sahte içki konusunun ne kadar büyük bir pazar olduğunu gösteriyor.
Diageo Genel Müdürü Bahar Uçanlar “2023’te piyasaya 9,7 milyon litre etil alkol satıldı. Sayıştay’a göre aynı yıl tıbbi olarak ihtiyaç duyulan etil alkol miktarı sadece 1,5 milyon litre.”
Görüldüğü gibi geriye kalan 8 milyon litre etil alkol kayıp.
Bahar Uçanlar, sahte içkiden yıllık vergi kaybının 9 milyar TL olduğunu söylüyor. Sanırım hükümet, kayıt dışından doğan kaybı, kayıtlı olanlara kabul edilemez vergi oranları koyarak, kaybı azaltma yolunu seçmiş.
Vergi oranlarının yüksek olmasının yanında gıda enflasyonunun dünyada en yüksek olduğu ülke konumundayız. Hal böyle olunca insanımız bu tür ihtiyaçlarını en ucuz şekilde karşılama yoluna gidiyor.
Vatandaşın bu arayışına, sahte gıda üreticilerine fırsat yaratıyor. Merdiven altı, hijyenden uzak ve çok düşük maliyette ürettiği gıdayı piyasaya sürüyor.
İnsanımız da ucuzunu bulduğunu zannederek bunlardan alıyor. Böylece gıda sahtekârlarının tuzağına düşüp, ödediği parayla kendi sağlığını bozuyor.
Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Yaşar Üzümcü, insan sağlığı için çok önemli bu konunun çözümü için, “Hükümetin acilen enflasyonu düşürmesi gerek. Çünkü enflasyon önce ahlakı bozuyor, bu bozulma bizim yediğimize, içtiğimize yansıyor” diye vurguluyor…
Ülkemizde fırsatçılar, üçkâğıtçılar ve kısa yoldan zengin olmak isteyenler her dönem oldu.
Ama günümüzde bunların sayısı çok arttı. Artık yanı başımızda böyle tipler görebiliyoruz. Kimse üreterek, emek vererek uzun vadede yaşamını sürdürme çabasında değil.
Bir an önce ve en kısa yoldan hedeflerine varmak istiyorlar.
Çok tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız. Gözleri kararmış bu tipler için insan sağlığının, hiçbir önemi yok.
Ahlaken bozulmuş insan, sahte ilaç bile satıyor. Kanser hastalarına, bunu yapmaktan geri durmayanlara da tanık olmadık mı?
Sahte can yeleği bile ürettiler. Korsan kitap, lisanslı ürün sahteliği, bir konutu üç kişiye satanlara tanık olmak şaşırtmıyor artık bizi.
Toplumda gelir adaletsizliğini enflasyon bozuyor.
Uzun dönemler süren yüksek enflasyon ahlakı bozuyor.
Ahlak bozulunca, toplumda her şey bozuluyor.