Olay Gazetesi Bursa

Düşürülemeyen enflasyon indirilemeyen faiz

17 Ekim Cuma, “Dünya Yoksullukla Mücadele Günü”ydü. Sanırım pek az kişi böyle bir günün varlığından haberdardır. Adlandırılan diğer günler gibi, pek bişey olmadan, bir gün önce nasılsa, 17 Ekim günü de aynıydı. Günümüz dünyasında sözcükler ifade ettikleri anlamı taşımıyorlar. İçleri boşaldığı için sadece söylemde kalıyor. Birleşmiş Milletler’in, 17 Ekim’i “Dünya Yoksullukla Mücadele Günü” olarak belirlemesindeki […]

17 Ekim Cuma, Dünya Yoksullukla Mücadele Günüydü.

Sanırım pek az kişi böyle bir günün varlığından haberdardır.

Adlandırılan diğer günler gibi, pek bişey olmadan, bir gün önce nasılsa, 17 Ekim günü de aynıydı. Günümüz dünyasında sözcükler ifade ettikleri anlamı taşımıyorlar. İçleri boşaldığı için sadece söylemde kalıyor.

Birleşmiş Milletler’in, 17 Ekim’i Dünya Yoksullukla Mücadele Günü olarak belirlemesindeki amaç, gittikçe bozulan gelir dağılımı ve artan yoksulluğun insani boyutları çok aşmasındandır.

Üzerinden çok zaman geçmeyen bir tespit; ABD’li 60 ailenin sahip oldukları varlık, dünya nüfusunun yarısının sahip olduğundan daha fazla olduğuydu.

60 kişi nerede, yaklaşık 4 milyar kişi nerede?..

Ozan Mahzuni Şerif’in dillendirdiği gibi. Dünya Zalımlar Dünyası türküsü boşuna değildi…

Büyük bir iştahla arsız ve doyumsuz dünya egemenleri dünya insanını adeta gıdasız, susuz ve sağlıksız bırakmak için ellerinden gelen ne varsa artlarına koymuyorlar.

Gelişmiş kapitalist ülkeler dışında kalan birçok ülke ekonomik krizler içinde debelenip duruyor.

Türkiye insanının da adeta kaderi oldu enflasyonla yaşamak…

Kısa süreli istisnalar dışında hep enflasyonla geçiyor insanımızın ömrü. Bir türlü düşük enflasyonla istikrarlı bir dönem göremedi ne yazık ki…

Geçenlerde yayımlanan bir haber, ülkemiz insanı için oldukça ilginç ve çok şaşırtıcıydı.

Haber şöyle: Japonya’da bir dondurma firması ürünlerinin fiyatını 25 yıl boyunca hiç artırmamış.

Ancak, bu yıl dondurmalarının fiyatını 60 liradan, 70 liraya çıkarmak zorunda kalıyor.

İlginç olanı ise bu küçük oranlı zammı firma yetkilileri açıklarken Japon halkından özür dilemeleri…

Bizim için hayal edilemeyecek bir saygınlık…

Düşünsenize, bizim firmalarımız da fiyat ayarlamalarını böyle duyurmaya başlasalar acaba nasıl olurdu…

Bütün gün zam haberi ve özür dileyen yöneticileri izlemek zorunda kalırdık.

Bir de, 25 yıl hiç değişmeyen fiyat!..

Hiç yaşamadığımız bir olgu…

2024 yılı verilerine göre dünyada ekonomik krizle mücadele sorunu yaşayan, enflasyon oranları en yüksek 10 ülke şunlar:

Venezuela (% 254), Sudan (% 138), Zimbabwe (% 104), Güney Sudan (% 91,4), Türkiye (%58), İran (%31), Sierra Leone (%28), Angola (% 28), Surinam (%16), Zambiya (%15).

Şimdi de enflasyonu en düşük 10 ülkeye bir bakalım:

İsviçre (%1,4), Finlandiya (%1,7), İtalya (%1,9), Fransa (%2,0), Danimarka (%2,1), Hollanda (%2,3), İsveç (%2,4), Avusturya (%2,5), Almanya (%2,6), Japonya (%2,6).

Dikkat ederseniz, enflasyonu düşük ülkelerde ondalık (virgülden sonra) oranları da yazdım. Çünkü çok düşük, oysa yüksek enflasyonlu ülkelerin oranlarında da virgül sonrası bir rakam var. Ancak oranlar o kadar yüksek ki, virgül sonrası rakamların bir değeri yok. Bu yüzden de yuvarladım.

Ne kadar acı ve ibretlik bir tablo!..

Yazık değil mi bu ülkenin insanına! Hep enflasyonla yaşamak zorunda olması onun kaderi mi?

İşbaşına gelen iktidarların hepsi, istisnasız ilk sıraya enflasyonla mücadele edeceklerini programlarına koymuşlardır. Söylemlerinin baş konusu da hayat pahalılığı olmuştur.

Gelin görün ki, pek değişen bir şey olmadı yıllarca.

Çok uzağa gitmeye gerek yok, AKP 23 yıldır iktidarda. İstikrarsa istikrar, yetki ise yetki…

Sonuç; bugün yaşadığımız zorlu koşullarla boğuşuyor olmak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran 2018 seçimlerine gidilirken, 24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra faizle, kurla, enflasyonla nasıl mücadele edilir görün, faizin, enflasyonun, dövizin belini kıracağım demişti.

Ne enflasyonun, ne faizin ne de dövizin beli kırılmadı. Ama enflasyon halkın belini kırdı. Faiz ve döviz de esnaf ve iş insanlarının belini epeyce büktü.

Enflasyonu düşük ülkelerin ortak özellikleri, uzun vadeli düşünmeleri, geleceği iyi planlama kültürünün olması. En başta güvene dayalı devlet-vatandaş ilişkisi. Rasyonel düşünme ve eğitime önem vermeleri. Kurallara uymak. Liyakata önem vermek ve emeğe saygı gibi temel kurallardan taviz vermemeleri.

Enflasyonu yüksek ülkelerin ortak yanları ise; kısa vadeli çıkar ve günü kurtarma alışkanlığının yerleşik olması.

Emeğe ve liyakata önem vermeyip, yerine sadakat ve kayırmacılık uygulamaları. Rasyonaliteden uzak ve kadercilik anlayışı. Kurumlara güvensizlik ve kamu yönetiminden uzak politikalar izlenmesi.

Dünyada hukukun üstün olduğu, güçlü olduğu, kurumlara güvenin tam, liyakatin esas alındığı yönetimlere sahip ülkelerde enflasyon yükselmiyor.

Bu kural artık herkesin bildiği bir alfabe gibi temel unsur.

Bir ülke bu kurallardan ne kadar uzaksa, enflasyonu da faizi de o kadar yüksek olması kaçınılmaz oluyor.

Eğer, toplumda haksızlık ve adaletsizlik kök salmış ise, bireylerin güven duygusu azalır. Üstelik bir de liyakatin yerine sadakat geçmiş ise, kurnazlık, kayırmacılık kabul görüyorsa, o ülkede enflasyonun düşmesini beklemek avuntu olur.