Olay Gazetesi Bursa

Türkiye’nin Ay’a gitme hikâyesi

Çocukken, babaannemle (Döndü ana) harman yerinde yatardık… Biçilmiş, yığılmış, sürülmeyi bekleyen hasadı beklerdik. Birilerinin hırsızlık yapacağından değil, başıboş hayvanlardan korumak için. Zaten hiç hırsızlık olmazdı. Geceleri gökyüzüne bakma alışkanlığım o günlerden kalmış olmalı. At arabasının içine serilmiş kalın yün döşeğe uzanır, geceleri bozkırın soğuğundan korunmak için de yün yorgana iyice sarınırdık. Başımızı yastığa koyunca gözümüzün […]

Çocukken, babaannemle (Döndü ana) harman yerinde yatardık… Biçilmiş, yığılmış, sürülmeyi bekleyen hasadı beklerdik. Birilerinin hırsızlık yapacağından değil, başıboş hayvanlardan korumak için. Zaten hiç hırsızlık olmazdı.

Geceleri gökyüzüne bakma alışkanlığım o günlerden kalmış olmalı. At arabasının içine serilmiş kalın yün döşeğe uzanır, geceleri bozkırın soğuğundan korunmak için de yün yorgana iyice sarınırdık.

Başımızı yastığa koyunca gözümüzün önünde muhteşem bir gökyüzü… O gecelerde anladım sayılamayacak kadar çok yıldız olduğunu. Neden birbirlerine çarpmadıkları çocuk kafamı kurcalardı. Öyle yakın, hatta birbirinin üstüne çıkar gibiydiler. Adeta karanlığın içinde ışık saçarak oynaşıyorlar zannederdim. Binlerce, belki de milyonlarca ışık… Işıl ışıl yanan incecik bir ip gibi, gökyüzünden gözlerime değerdi.

Aya bakardım. Kimi zaman çok yakındaymış gibi gelirdi. Acaba, kasabanın her evinde mutlaka olan, 8-10 basamaklı ağaçtan yapılma merdivenlerin hepsini, birbirine eklesek, aya varabilir miydik?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023’te yani Cumhuriyet’in 100. yılında “Ay’a sert iniş yapacağız” müjdesini vermişti, 10 Şubat 2021’de…

Çok iyi bir müjdeydi, şüphesiz.

Ancak bu ‘sert iniş’ sözü kafama takıldı.

Neden sert bir iniş?

Tabii, dünya liderine sıradan, yumuşak bir iniş yakışmaz diye düşünmüş olmalı. Dünyayı sallayan bir adam belki içinden Ay’ı da sallamayı geçirmiş olmalı. Ortaokula başlayacağım yıl, Amerika Apollo 11’i içinde adlarını hiç unutmadığım, Neil Armstrong, Edwin Aldrin ve Michael Collins isimli üç astronotla aya göndermişti. Radyonun başında küçük yüreğimin kaldıramayacağı büyüklükte heyecanla beklerken, ayın yüzeyinde atılacak ilk adım için, “Benim için çok küçük ama insanlık için çok büyük bir adım” sözleri tarihe geçti.

Bu sözlerin üzerinden 55 yıl geçmiş. Teknoloji ve bilimde baş döndüren gelişmeler oldu. Armstrong’un sözlerini doğrulayan özellikle teknolojideki gelişme, insanlığa doğru adımları getirmedi.

Onca gelişmeye rağmen günümüz dünyasının birçok ülkesinde, nüfusun büyük bir çoğunluğu ağır yaşam koşullarından kurtulmuş değil.

Gökyüzünde sanki bir kızağın üstünde gibi usul usul süzülen Ay’ı takip ederdim gözlerimle… İyice alçalır, sonra dağların ardında kaybolurdu.

Çocukluk bu ya, Döndü anama sorardım, “Ay nereye gitti?” diye. O da “Ay yuvasına gitti” derdi. Sonra da “Madem Ay yuvasına gitti uyumaya, kapa gözlerini biz de uyuyalım” derdi… Usulca ona doğru döner, elimi de göğsüne sokar öyle uyurdum. En güzel gecelerim onlarmış meğer. En tatlı uykuları at arabasının üstündeki döşeğimde, yıldızların altında uyumuşum. Beni her şeyden koruyan, bana gelecek zarara karşı hep önümde duran, en güvendiğim, elimi göğsüne koyduğum babaannemin sevgisiymiş büyüten.

Ne yazık ki, Cumhurbaşkanımızın söylediği gerçekleşmedi, Ay’a sert iniş yapamadık. Bunun nedenini de açıklamadı. Zaten kimse de sormadı, sormazdı da…

Bu kez “Ay’a gitme” konusu Sanayi ve Teknoloji Bakanı’nın gündemindeydi. Bakan Mehmet Fatih Kacır “2026 Ay Misyonumuz için hazırladığımız milli uzay aracımızı tamamladığımız yıl olacak ve 2027’nin ilk aylarında inşallah Türkiye ay yıldızlı bayrağını Ay’a taşıyan bir ülke olacak” dedi.

Bakan, uzay aracının Ay’a sert mi yumuşak mı ineceğini söylemedi.

Çoğu zaman kimi bakan ve yetkililerin bir ilaç kullandıklarını düşünüyorum. Bu ilaç onları Türkiye’nin değil de başka bir ülkenin bakanıymış gibi hissettiriyor olmalı.

Yurdumun okullarında temizlik elemanı yok, emeklisi, işçisi, öğrencisi bin bir sorunla baş etmeye uğraşıyor. Milletin çoğu pazara gidemezken, Ay’a gitmek! “Bakan bizimle eğleniyor!…”